Kılıçdaroğlu'nun İdeolojiden Uzak Seçim Stratejisi


394 Görüntüleme

31 Mart yerel seçimleri, Cumhuriyet tarihimizin en enteresan seçimlerinden birisi olmaya aday, hatta kesin ve net. Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildikten sonra gerçekleştirilecek ilk yerel seçim olması seçimin önemini bir kat daha arttırıyor. 

Devlet Bahçeli’nin yaptığı açıklamalarda yaklaşan yerel seçimlerin aynı zamanda yeni yönetim sisteminin de bir savunusu olacağını beyan etmiş olması, diğer partilerin bu açıklamalara olumlu ya da olumsuz verdikleri tepkiler 31 Mart’ta gerçekleşecek seçimin etki alanını genişletti. 

Partiler seçimlere yönelik stratejisini bu etki alanını düşünerek hazırlamaya yöneldi. Yerel seçimler, çok farklı dinamikleri olmasına rağmen Cumhuriyet tarihinde genellikle genel seçim gibi yaşanmıştır. Bu seçimi diğerlerinden ayırt eden ise kullanılan dil dolayısıyla neredeyse bir “tamamlayıcı referandum”a dönüşmüş olması.

Devlet Bahçeli'nin, beka meselesi söylemi ile AK Parti ile girmiş olduğu milli ittifak ve diğer siyasi partilerin topyekun olarak açıktan ya da gizliden bir ittifak içerisinde hareket edecek olması, yerel seçimlere bir genel seçim anlamı yüklemesinin en belirgin göstergesi olmuştur.

Yerel yönetimleri idare edecek kadroları belirleyecek olan seçimler, başkanlık sistemini sağlamlaştıracak ya da bu sistemi sorgulayacak bir boyuta taşınmış olacak. O sebeple ilk defa bu kadar üst perdeden yürütülen bir yerel seçim kampanyası yürütülmektedir.


 Bu durum elbette siyasal yelpazenin bütün taraflarını etkiliyor ancak CHP’yi çok daha fazla etkiliyor. Çünkü yerel seçimler makro ölçekte bir tamamlayıcı referandum halini aldığı gibi CHP’deki Kılıçdaroğlu kliğinin sultası için de “tamamlayıcı seçim” halini almış durumda. Bir diğer deyişle belki de köprüden önce son çıkış. Referandum sonrasında yaşanan liderlik krizini atlatamayan CHP’nin önündeki son şans bu yerel seçimler.

Aday belirleme sürecinde yaşananlar, bu defa Kılıçdaroğlu'nun işinin hiç de kolay olmayacağını ortaya koymaktadır.

Buradan çıkacak olan olumsuz sonuç, içeride başgösteren rahatsızlığın iyiden iyiye gün yüzüne çıkacağını hatta, Kılıçdaroğlu siyasetinden rahatsız olan önemli isimlerin yerel seçimlerde, DSP'den aday olmaları da Kılıçdaroğlu CHP'sinin bugünlerde korkulu rüyaya girmelerine sebebiyet vermektedir.

HDP ile ittifak içerisinde hareket eden, hedefi yüzde 30 üzerinde oy olmak olan, AK Parti'nin biraz daha oy kaybetmesine odaklanmış bir stratejiyle hareket eden ve ideoloji partisi olarak bilinen CHP'nin ideolojisini tamamen kaybettiği bir stratejiye bürünmüş olması, parti içerisinde ciddi çatırdama ve ayrışmalara sebebiyet vermiş durumdadır.

CHP değilse bile Kılıçdaroğlu ve onu Genel Başkanlık makamında tutan koalisyon, 31 Mart'ta çok kritik bir virajı almayı deneyecek.

Bu denenecek olan kritik virajda hedef, mümkün olan en fazla oyu alarak varlığını devam ettirebilmek. İfade ettiğimiz gibi de, Deniz Baykal'ın 1990'larda oluşturmuş olduğu ideoloji tamamen alt-üst edilmiş olmakta. Bu stratejinin ideoloji partisi olan CHP için hiçbir ideolojik dayanağı yok.

Kılıçdaroğlu Ecevit'in dahi göze alamadığı bir şeyi göze almayı birazda zorunluluktan deniyor.

Liderliğinin iyiden iyiye sorgulandığı ve içeride rahatsızlıkların arttığı bir dönemde kendisine çıkar yol olarak bunu görüyor.

Bakalım 30 Mart yerel seçim sonuçları CHP için nasıl bir netice verecek.

Kılıçdaroğlu stratejisi başarılı olabilecek mi.

Yaşayıp göreceğiz..

Yazar

Erdinç Teğmen

0 Yorum:

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *