Yetişkin Çocuklar


1343 Görüntüleme

Ne zaman kavga eden,etrafa küfürler savuran, eşyaları oraya buraya fırlatan bir yetişkinden bahsedilse; onun çocukluğunu düşünürüm.Üç-beş yaşında sinirlenince anne babasına vuran, arkadaşlarıyla kavga eden; arkadaşlarının elinden zorla oyuncağını alan; istediği yapılmadığı zaman küsüp yemeğini yemeyen; okulda arkadaşının kafasına kitabı geçiren bir çocuk hayal ederim. Ya da sürekli inatlaşan, çekişen, insanlarla münakaşa eden, hep haklı olmak isteyen, kapris yapan, ortalığı terörize  eden bir yetişkin görsem; ya aşırı şımartılmış ya da önemsenmemiş bi küçük çocuk hayal ederim. Ne zaman bir danışanım evlilik sorunlarıyla gelse eşlerin şikayetlerine ve iletişim kalıplarına bakarım. Bazen annesinin yemek yesin diye peşinde gezdiği; her istediği yapılan küçük bir prens ya da prenses hayal ederim… Ne zaman ilişkilerde zayıf kalan ,ezilen bir yetişkin görsem; aşırı içe kapalı, kendini ifade edemeyen ya da söz hakkı tanınmamış bir küçük yaralı çocuk hayal ederim…

  Peki bunlar bizim için ne ifade eder? Neden hep çocukluk çağından bahsediyoruz? Çünkü çocukluk ve ergenlik; sağlıklı bir gelişim dönemi geçirip geçirmediğimiz hakkında fazlaca fikir verir. Bu bağlamda “yetişkin çocuklar”dan bahsetmek istiyorum. Neden bu konu bu kadar önemli derseniz; ben de derim ki: “Çünkü yetişkin olmak; çok önemli bir beceridir”.Yetişkin olmadığımızda; yaşamın bir çok alanında sorunlar yaşarız: Aile, evlilik, iş, eş, akraba, ebeveynlik, sosyal hayat. Bu alanların tümünde ciddi sorunlar yaşar ve yaşatırız. Birçok iletişim kazaları yaşarız.Bu saydığımız sorunlardan; yaşadığımız toplum da payını alır.

 Psikolojik ve sosyolojik açıdan bu kavrama bir bakmak lazım. Asıl soru şu: Biz kime yetişkin diyoruz? Yetişkin olmak demek; hayatın sorumluluğunu alabilen, kendi geleceği üzerinde kontrol sahibi olabilen, aileden bağımsız kararlar alabilen ve en önemlisi de kendini gerçekleştirebilen birey olabilmek demektir. Ayrıca bu yetişkinin en önemli özelliklerinden biri de sağlıklı bir bağlanma ve ayrılma duygularını oluşturmuş; olgun ve mantıklı davranabilen kişi olmasıdır. Bana inanın; aile terapileri sırasında karşılaştığımız sorunların çoğunun temelinde yetişkin olamamış kişiler vardır. En çok da yetişkin olmayan anne babalar vardır. Yani demem o ki; yetişkin olmayı beceremezsek; “büyümemiş çocuk (ergen)” olarak kalırız.

  Hani çevremizde biraz çılgın, biraz tutarsız, olgun olmayan birini görünce hemen deriz ya: “çocuk gibi”. Nedir o zaman ‘çocuk gibi olmak’? Kötü bir şey midir bu? Hani biz hep demez miyiz: “içinizdeki çocuğu öldürmeyin; ,içinizdeki çocuğu sevin…” diye. Şimdi diyeceksiniz ki hangisini yapalım? O zaman ben de derim ki; “çocuksu” kalmak sorun değil. Bize lazım olan şey çocukların coşkusu,yaşama sevincidir. Merakı,saflığı,temizliği ve neşeleridir. Yani; çocuksu olmak; bu açılardan dengede kalarak yetişkin olmaya engel değildir. Fakat büyüyememiş çocuklardan bahsederken başka kriterlere bakıyoruz. Yetişkin olabilmiş mi olamamış mı? Hani çocukken yeterince gelişmemiş, çelimsiz çocuklar vardır ya. Tabii ki daha çok fiziksel sebepler, hastalık , ilgisizlik vs.gibi şeylerden gelişememiş çocuklardan bahsediyorum. İşte yetişkin olup olamamak da biraz bunun gibidir: Çocukluktan itibaren yeterli psikososyal gelişimi gösteremeyen kişlere de ‘Yetişkin çocuk ( ya da büyüyememiş çocuk)’ diyoruz. Bu büyüyememiş  yetişkinlerin en önemli özellikleri nedir? Çocukluk çağlarında yaşadıkları olaylar, kişiler, ve travmaların etkisinden çıkamamış olmak. Çocukken edindikleri kişilik ve düşünce özelliklerinden sıyrılamamak; gelişememek. Yani bir bakıma çocukluklarındaki bir dönemde gelişmeler durmuş gibi; belli bir kalıptan çıkamamak.

 Aslında hepimiz çocukken birçok zorluklar yaşamışızdır, aile sorunları, yokluk,sefalet vs, ile uğraşmışızdır. Fakat önemli olan; bu hayat yolculuğunda”rağmen ilerlemek” değil midir. Hiçbirimizin ‘acıların çocuğu’ olarak sorumluluklarımız dan kaçma lüksü yoktur. bu arada sorumluluk almak da yetişkin olmanın şanındandır. zaten kim söyledi ki yetişkin olmak çok eğlenceli diye. ama haksızlık etmeyelim kendimize; hem yetişkin olup hem de içimizdeki çocukla gayet mutlu olabiliriz. Bu konunun biraz üzerinde durmak isterim.

 Şimdi bu açıklamayı yaptıktan sonra şöyle diyebilir miyiz:’18 yaşını dolduran her türkiye vatandaşı( ya da dünya vatandaşı yetişkindir!’ keşke bu kadar kolay olsa. Tekrar tekrar zihnimize oturtmalıyız ki; psikolojik açıdan ve toplumsal açıdan ‘yetişkin olmak’ sadece yaşla ilgili değildir. O zaman 50 yaşına gelmiş ama hala  7 yaş çocuğu gibi tepkiler veren yetişkinleri nereye koyacağız. Bu açıklamadan alarak onları tabii ki ‘yetişkin çocuk” statüsüne koyacağız. Büyümüş, gençlikten çıkmış, işini,aşını toparlamış; sağlıklı ilişkiler kurabilen, nerede ne yapması gerektiğini bilen kişiler lazım bize. Evini barkını ayırmış ama hala ailesine bağımlı; işe giden ama ekonomik özgürlüğünü kazanamamış, büyümüş ama sürekli başkaları tarafından yönetilen kişiler değil. Bu anlamda bazı anne babalar vardır kendileri çocuk; çocukları onların büyüğü gibidir. Tuhaf tuhaf davranan; düşünceleri, duyguları oturmamış yani bir açıdan “ergenliğini tamamlamamış” bireyler sorunlu bireylerdir. Böyle yetişkin çocuklardan ne tam anlamıyla ebeveyn ne eş ne de evlat çıkar. Çevrelerindeki kişiler, aileleri ve eşleri sürekli çocuk büyütür gibi büyütmek zorunda kalırlar böylelerini. bu çok yorucu bir süreçtir aileler için. Nice aile sorunları yaşanır sırf bu yüzden.

Sezen aksu’ nun ‘Küçüğüm ‘ şarkısında söylediği gibi

Küçüğüm daha çok küçüğüm

Bu yüzden tüm saçmalamam

Yenilmem bu yüzden

Bu yüzden kendime hala güvensizliğim…

  Bu şarkıda geçen duyguları hisseden “yetişkin çocuklar” olmak hiç de kolay değil. Hayatın zorluklarına göğüs gerecek güçte ve yetenekte yetişkinler olmak zorundayız. Önce kendimize ve sonra eşimize sonra da bizi yetiştiren anne babamıza bir de bu gözle bakalım. Bu gözle bakınca; kendimizi ve çevremizdeki kişileri daha iyi değerlendirebiliriz belki. Hem o zaman; yetişkin olabildik mi olamadık mı daha iyi anlayabiliriz.

 Bize sınırlarını çizebilen, olgun yetişkinler lazım.İstek ve kararlarını ifade edebilen yetişkinler lazım. Sağlıklı bir şekilde iletişim kurabilen yetişkinler lazım.Sorumluluk sahibi; duygu,düşünce,fikir ve inançlarından emin  yetişkinler lazım...Kısacası; psikolojik sağlığı yerinde olan, tam,olgun egosu olan yetişkinler...Bu sayılan özellikleriş kazanabilmişsek; yetişkin olabilmişiz demektir. Aksi takdirde; “yetişkin çocuk(ergen)” olarak, hem kendimizi hem de çevremizi mutsuz etmek içten bile değil. Sağlıklı bireylerden oluşmuş bir toplum dileğiyle...

Yazar

Gönül Nart

0 Yorum:

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *