YARI YOLDA KALMADAN…


577 Görüntüleme

YARI YOLDA KALMADAN…

Gün olur, alır başımı giderim,

Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.

Şu ada senin, bu ada benim,

Yelkovan kuşlarının peşi sıra.

Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;

Çiçekler gürültüyle açar;

Gürültüyle çıkar duman topraktan.

Hele martılar, hele martılar,

Her bir tüylerinde ayrı telaş!...

Gün olur, başıma kadar mavi;

Gün olur başıma kadar güneş;

Gün olur, deli gibi...

Orhan Velinin o içimizi kıpır kıpır eden yaşam enerjisini iliklerimize kadar hissettiğimiz dizeleriyle başlamak istedim sözlerime. En bunaldığınız zamanlarda yolculuklar çeker ya canımız olabildiğince sizi tanımayan insanlardan uzak. Yalnızlığın ruhunuza ekeceği tohumlara ikliminizi açarak beklersiniz. Yaradanın sınırsız güzellikler bahşettiği görsel hediyelerinde ruhunuzu dindirme telaşı yaşarsınız .Hayat, ertelemeleri, boşvermişliği, üstün körü sevgileri kaldıracak kadar uzun değil.Anı doyasıya yaşamak gerekirken gereksiz takıntılarla günümüzü mahvediyoruz.Gözümüzü kapatıp iş hayatı günlük yaşam stresi derken bakıyoruz kocaman günü haftaları ayları avuçlarımızda un ufak ediyoruz.Bunun yanı sıra hayatınızda geçici olacak tabiri caizse dış kapının mandalları olacak kişilikleri fazla ciddiye alıyoruz.Ve onlar bu kez kendilerine kocaman anlamlar yüklemeye başlıyor. Ben bu kadar önemli miyim ki diyerek olmadıkları kişilik altında eziliyorlar. Egoları fazla gelmeye başlıyor. Makam mevki hırs derken güç zehirlenmeleri ortaya çıkıyor. Kafasında bin türlü tilkilikleri,fesatlığı,fitneliği düşünecek kadar vakti olup plan yapabilme kapasitesine sahip kişilikler her şeyi kendinde hak görebiliyor.Politik ağzı çok rahat laf yapmak suretiyle insanları da çok rahat manipüle etme kapasitesine sahip oluyor. Doğruyu söyleyen dokuz köyden kovuluyor. Ve olaylar o kadar farklı boyuta kadar gidiyor ki siz yanlış olan ve şahsınıza yapılanları kabul etmediğiniz için aykırı ,sorun çıkaran, duyguları ile hareket eden kişi olarak etiketleniyorsunuz. Ve kendi içinize dönüp yorucu boğucu enkazları toparlama telaşına düşüyorsunuz. Sizinle kedinin fareyle oynadığı gibi oynamak istiyorlar.Buna izin vermediğiniz için dik durmaya çalıştığınız için omurgasızlık yapmadığınız için dışlanan taraf oluyorsunuz.Nereden nemalanacağını iyi bilen çıkarcı insanlar ,etrafında sırf insan toplamak için kancayı nereye atacağını o insanın zafiyetlerini o kadar iyi biliyorlar ki diğerleri eğlence adı altındaki ortamın sarhoşluğu ile  durumu çok geç farkediyor. Kendini ,değerlerini bilen insanlar kendi ile yetinmeyi en iyi bilenlerdir.Olması gerektiği kadar kişileri hayatında tutan gereken mesafeyi koyduğu zaman sınırlarınıza müdahale hakkı vermediğinizde en özgür insan siz oluyorsunuz emin olun.Verdiğiniz değeri taşıyabilenlere verin hayatta. İnsan varolmadığı değerin nankörüdür çünkü. Kendimizi ayna gibi gördüğümüzde karşımızdaki bize ne veriyorsa bizde karşımızdaki insanın aynadaki yansıması olmalıyız. Ruhumuzu hem madden hem manen yolculuklara çıkararak nefsimizin gözümüzü kör etmesine izin vermeden güzel uğraşılarla devam etmek en güzeli. Bırakın yolculuğunuza eşlik etmesi gerekenler olsun yanınızda… kuru kalabalıklar acabalar olmasın. Net olan duru bakan niyeti halis olan herkese hayran ve özlem duyan biri olarak, enerjinizin tıkandığı insanlardan yollarınızı ayırıp devam etmek taraftarıyım.

İnsanız yaralarımız berelerimiz, insanlarımız insancıklarımız olacak elbette.Yarı yolda kalmadan ilk önce kendimize tutunmanın önemini bilerek …

 Aynı yolu beraber yürüdüğümüzü sandığımız insanlar, aslında bize sadece gidecekleri yere kadar eşlik ediyor. -Mark Twain

 

 

Yazar

Ayşe Coşkun Algün

0 Yorum:

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *