ÖZGÜRLÜĞÜN YENİ ADI SURİYE…


103 Görüntüleme

Uzun yıllardır esaret altında kalan insanlık namına dünyanın gözünde hiç değeri olan ülke…Aslında bir çok ülkenin imtihanı oldu. Yaşananlar karşısında göstermiş olduğumuz tepkiler mercek altına alınması gereken durumları, ahlaki değerlerimizi sorgulamamıza neden oldu. Tam tamına 61 yıl Baas rejiminde yönetilen ülke resmen insanlık namına işkencelerin, esaretlerin yaşandığı kötü bir döngüden sonra muhalif grupların destekleriyle tekrar Türk bayraklarının himayesinde güven ve istikrar kazandı. Beşar Esad’ın Rusya ya sığındığı doğrulandı.2011 yılından bu yana kendi halkını katleden rejimin eylemleri son buldu bir devir daha böylece kapandı. Meydandan Beşar Esad’ın heykeli indirildi. Saraya girilmek suretiyle krallıkları son buldu. Ve bir çok hücre evi işkence odalarının kapıları da birer birer açılmaya başladı. Sednaya hapisanesinde Ekranlara yansıyan gözyaşları ,delirmiş insanlar ,işkence yapılarak öldürülen kişilerin cesetlerine ulaşıldı. Hayatta kalan kişiler serbest bırakıldı. Sednaya hapishanesinde hapis yatan Suriyeli kadın, "Bana Kur'an sesleri eşliğinde tecavüz ederlerdi. Bu olay, Kur'an’ı zihnimde bu korkunç anılarla bağdaştırdı. Artık Kur’an dinlemeye dayanamaz hale geldim. Mahkumlardan bazılarından 'Eğer belirlenen saat dışında su istersen sana idrar içirirler. Yalnızca onların su getirmesini beklemelisin' dediğini duyuyordum." Şeklinde ifade verdi. Ürdünlü Sednaya tutsağı Osama Al-Batayneh işkence hapishanesinde 38 yıl kaldıktan sonra hafızası silinmiş halde bulundu. Sednaya işkence hapishanesinden kurtarılan Abdulvahap Dadoş adlı genç mahkumun da Sünni Müslüman olduğu için hapse atıldığı ve uğradığı işkenceler sebebiyle aklını ve hafızasını kaybettiği belirtildi .Ve bunun gibi ne hayat hikayeleri…En çok etkilendiğim sahnelerden biri de hapishaneden kurtarılan kişilerin ilk sorduğu soru Beşar Esad öldümü sorusu oldu. Ve zaman kavramı kalmamış olmasıydı. Tabiri caizse sudan çıkmış balığa dönmüş vaziyetteydiler.

     Sessiz sedasız yürütülen operasyonlar ile ülkemizin savunma sisteminin aslında ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Sınırlarımıza kadar dayanan terör guruplarının köşe bucak kaçmasıyla sonuçlandı. Şuan ülkede istikrar ve sükunet kol geziyor. Ülkemizdeki bir çok Suriyeli tekrar ülkelerine iltica ettiler.Ne kadar eleştirilse de ille de vatanım diyen insanlar büyük gruplar halinde vatanlarına özgür Suriye ‘ye geri dönüyorlar. Umarım daha güçlü ülkesine sahip çıkan, daha çok kendisini bilim sanayi teknoloji anlamında geliştirerek örnek ülkeler arasına girmeyi başarır. Bu demek değil ki her şey bitti elbette ülkemize saldırmak için anı kollayan ülkelerle etrafımız sarılmış durumda. Bunun farkında olarak her an tetikte olmamız gerekiyor .Kafası güzel bir kesim için savunma sanayiine bu kadar masraf yapılması çok mu gerekli ki? Dertleri vatanı peşkeş çekmek olanlar için baltalamalar olacak elbette. Bu noktada maaşlarımızın ufak payının savunma saniyisine kesilmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Şu da bir gerçek ki üst düzey yetkililerden bakanlardan vekillerden bu oranın daha fazla kesilmesi. Kısacası bize düşen ilerde keşke dememek için en azından ufakta olsa ülkemizin güvenliğine korumasına katkı sağlamak olmalıdır. Unutmayalım bağımsızlık kolay kazanılmadı ne kanlar feda edildi ne şehitler veridi ve verilmeye devam ediliyor. Şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum. Suriye nin esareti mücadelesi en büyük örnek olmalı bizlere. Filistinin de özgürlüğüne kavuşmasına az kaldı Allahın izniyle o günü de dört gözle dualarla bekliyoruz. Özgürlüğü en çok hak eden ülkelerden birisi şüphesiz ki o …

 Kudüs’ü savunmak, gerçek bağımsızlığı savunmaktır. (Nuri Pakdil)

Yazar

Ayşe Coşkun Algün

0 Yorum:

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *