Yükleniyor
Yükleniyor
Öfke bizi zora sokan hoşlanmadığımız durumlara karşı verdiğimiz tepkidir. Öfke de varolan duygular arasındadır. Günlük hayatın periyodunda trafiğin sıkışması, komşumuzun geç saatlerde gürültü yapması, Kuaföre gittiniz en çok başımıza gelen durumlardan biridir; saçınızın bir parmak boyunda kesilmesini istediniz uçlardan alın dediğiniz halde bir bakmışsınız saçınız kısacık oluvermiş. Bu gibi durumlarda kontrol edemeyeceğinizi düşündüğünüz durumlarda tepkiniz ne olurdu?
Hepimizin zaman zaman öfkelendiği anlar oluyordur mutlaka. Buradaki sorun bunun sık sık olmasıdır. Öfke duyguların ifade edilmesi anlamında gereklidir. Karşımızdaki insanlara karşı hoşnutsuzluğunuzu ifade için verilmesi gereken tepkidir. Ancak yetersizlik bağlamında verilen öfke gereksiz ve yetersizliğin ifadesidi. Altında yatan bazı duygular öfkenin tetiklenmesinde belirleyici rol oynamaktadır. Değersizlik duygusu, haksızlığa uğrama, stres, çocuklukta yaşanan travmaların öfkeye yol açtığını biliyoruz. İletişim problemlerinin en büyük engeli şüphesiz ki yaşanan öfke nöbetleridi. Küçük küçük biriken stres konuları en olmadık bir tepki anında patlak verebili. Zamanında ifade edilmeyen üstü örtülen her şey öfke patlamaları olarak karşımıza çıka.
Ekşimiş bir içeceği çalkaladığınızda daha sonra kapağını açtığınızda kapak dışına doğru basınç yapıp açmaya çalıştığınızda patlayacaktır. Yani içine atıp susmak öfkede doğru olan davranış şekli değil tam tersi kar topunun yuvarlana yuvarlana büyümesidir. Günümüz çocuklarında ekranda izledikleri ya da oyun oynarken maruz kaldıkları savaş ve şiddet içerikli görüntüler de öfke kontrolsüzlüğüne yol açmaktadır. Özellikle sorun çözme becerisine sahip olmayan kişilerde kaçamak davranış şekli öfke nöbetleri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Öfke durumunda ortaya çıkan tepkiler:
İlerleyen durumlarda da ciddi hastalıklar içinden çıkamayacağımız sorunlarla yüzleşmek zorunda kalabiliriz. Bunun için en etkili yöntemler:
Ünlü bilge öğrencisine sorar:
-İnsanlar neden birbirine bağırır?
Öğrencisi bir süre düşündükten sonra cevap verir:
-Çünkü sakinliğimizi kaybettiğimizde birbirimize bağırırız.
Bilge tekrar sorar:
-Ama eğer o kişi tam yanında duruyorsa, bağırmaya ne gerek var ki? Söylemek istediğin şeyi yumuşak bir şekilde söyleyebilirsin.
Bu kez öğrenci dayanamaz kendi fikrini açıklar;
- İnsanlar birbirlerine kızdıklarında, kalpleri birbirinden çok uzaklaşır. Bu uzaklıkta seslerini karşılarındakine duyurmak için bağırmaları gerekir. Ne kadar çok kızgınlarsa o kadar kuvvetli bağırmak durumunda kalırlar.
Halbuki iki insan aşık olduğunda ne olur? Kalpleri yakın olduğu için birbirlerine bağırmazlar, yumuşak bir şekilde konuşurlar. Aralarındaki mesafe yok denecek kadar azdır.
Hayat mecramızda da böyle değil mi? Günlük telaşlarımız streslerimiz sevgimizin önündeki en büyük engel olarak karşımıza çıkıyor. Birbirimizi anlamak için zamanımız neredeyse yok. yüreğine dokunmak için çaba sarf ettiğimiz insan sayısı yok denecek kadar az. Bunlarda kalplerimizi zamanla uzaklaştırıyor. Çok geç olmadan birbirimizin farkında olup, hatalarımızı fark edip kendimizde o yüceliği gösterip yeri geldiğinde özür dilemeyi bilmek en büyük erdemdir. Öfkenin kibirli kanatlarına takılmadan kendimizi şefkatin, merhametin, insanca yaşamaya adayacağımız günlerde buluşmak en büyük dileğim…
''Herkes öfkelenebilir. Ne var ki doğru nedenle, hak eden kişiye doğru zamanda ve uygun sürece öfkelenmek zordur.''
Aristo
0 Yorum:
Yorum Bırakın