İnsan alıştığı kokuyu bir süre sonra hissetmeyince yalnızlık hisseder. O dünyanın en kötühissidir belki de. ..


383 Görüntüleme

Yorucu bir gün atlatmışsınız . Çok acıktınız .Kış ayı soğuk gergin bir günün sonunda evinize gidiyorsunuz Anahtarı tam çevirirken evin derinliklerinden burnunuza gelen o yanıksı kek kokusu…Anneniz size sürpriz yapmış. Apar topar üstünüzü çıkarmadan hemen dilimlediğiniz keklerden birini atıveriyorsunuz ağzınıza. Damağınızda o huzur veren geçmişte de çocukluğunuzun en özel anı karşılıyor sizi. Sıcak yuvanın huzurun koku ile kesinlikle ilgisi var. Özellikle insan ruhunda çok farklı etkiler oluşturan etkiye sahip olan kokular ile ilgili onun da kendi durumuna göre büyük enerjisi olduğunu söyleyebiliyoruz. Yediğimiz şeyler nasıl ki iştahımızı iştahımızı tetikliyorsa kokuların da insan hayatı üzerinde farklı psikoljik etkileri olduğu muhakkak. Koku geçmişimize, çocukluğumuza açılan bir ana, yolcuğa çağırır bizi. yıllar önce sevdiğimiz birinin kullanmış olduğu parfümü tekrar hissetiğimizde yaşadığımız dejavu anı. En mutlu olduğumuz zamanları hatırlayalım. Yapılan bir çok araştırma mutluluğun koku ile ilgisi olduğuna işaret ediyor .En mutlu olduğumuz kokular Taze fırından çıkan bin bir emekle ortaya çıkan ekmek kokusu, Taze yıkanmış temiz çarşaf kokusu, Çimen kokusu, yağmur sonrasındaki toprak kokusu, kitap kokusu, kahve kokusu olarak özetlenebilir. Yine yapılan bir çok deneyde ve terapide öğrenme hatırlama bilinçaltı ile ilgili kokular bir çok ipucu verebiliyor.

İletişim uzmanları iletişimde ilk 30 saniyenin önemine dikkat çekerler. İlk girdiğimiz ortamda bizi en çok etkileyen şey farkına varmasak ta o ilk izlenimi veren şey diğer duyu organlarımızdan çok koku duyarlılığımızdır. İnsanlar ile ilgili kişilik analizlerimizde de kokunun önemi büyüktür. Seçilen kokunun itici ya da çekici olma özelliği o kişi ile de bütünleşir bir anlamda.İnsan kokusu denilen kavram da azımsanmayacak kadar koku hassiyetimize dair önemli bir bulgu. Kişiye ait olan onun varlığını bize hissettiren. Düşünün ki en son ölüm anında en son duyusunu kaybeden organ koku…

Yine koku üzerine yapılmış olan Patrick Süskind’in “Das Parfüm” adlı romanının sinemaya uyarlaması olan „Koku: Bir Katilin Hikayesi“ adlı filmde koku duyusu çok gelişmiş yetenek timsali bir kişinin bu yeteneğini işlediği cinayetlerde kendisini göstermesiydi. Hayalinde tasarladığı kokuyu üretebilmek için katilin Soğuk kanlılıkla işlediği cinayetler konu ediniyordu. Bilinç altına itilen duyguların en içinden çıkılmaz etkilerinden biri koku aslında.Kötü bir koku tüm güzel gününüzü , anınızı berbat edebiliyor.Kişi ya da olaylara bakış açınızı dahi etkileyebiliyor.Kovid zamanlarında insanların koku duyarlılıklarını kaybettiklerinde hayattan ne kadar zevk alamaz durumda olduklarını hatırlayalım. Yediğiniz envai çeşit yemek te olsa tadını lezzetini alamadığınız zaman hiçbir anlamı yok.Bunun yanı sıra kokulu bitkilerin çok farklı amaçlar ile kullanıldığını da biliyoruz.İnsanın ruh hali üzerinde de olumlu etkileri olduğunu söyleyebiliriz. Mesela lavanta çiçeğinin depresyon huzursuzluk, sinirleri yatıştırmada ayrıca uyku bozukluklarında da etkisi yadsınamaz. Kısacası koku gerek geçmişimiz ,zihnimiz, duyularımızın en etkili unsurlarından biri. O olmadan hayatın tadı tuzu huzuru kalmıyor.

Bir çiçeğin kokusu ne ise bir insanın şahsiyeti de odur. C. W. Shwab

Yazar

Ayşe Coşkun Algün

0 Yorum:

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *