Yükleniyor
Yükleniyor
Kınamak, anlam olarak yapılan bir işi ya da kişiyi ayıplamak, çirkin görmek gibi manalara gelmektedir. Ancak günümüzde genel olarak kınama karşı tarafı küçük görme sebebiyle yapılan bir ameldir ki bu da kişinin kendisini, karşısında bulunan insandan büyük görmesi ve kibre kapılması demektir.
Aman bunu nasıl yapar, bu nasıl olur diye söylemek şöyle dursun, aklınızdan kınayarak geçirmeniz bile onu yaşamanızı sebep olur. Aman ha kınamayın!
İnsan olanın başına iş gelir. Beşerdir şaşar! Düşmez kalkmaz, şaşmaz yanılmaz bir Allah'tır... Cenab-ı hak hepimizin her günahına birebir şahit iken biz kullarını ettiği tövbe ile affedip, ona sayısız nimetler verip, sınırsız kapılar açarken, biz aciz kullar olarak nasıl da kibrin esiri oluyoruz değil mi?
Bir insan bile isteye kendi canını yakmayı, kendini üzmeyi, kendini ateşe atmayı ister mi? Tabiki istemez... Ama kul yanılır, şaşar, mühim olan hatasından geri adım atmasıdır, kendini onarmaya çalışmasıdır.
Hatta bununla ilgili bir Kızılderili atasözü der ki: "Benim hayatımı yargılamadan önce benim ayakkabılarımı giy ve benim geçtiğim yollardan, sokaklardan geç. Benim takıldığım taşlara takıl yeniden ayağa kalk ve aynı yolu tekrar git benim gittiğim gibi anca o zaman beni yargılayabilirsin."
Unutmayın; hiç birimiz sınanmadığımız günahın masumu değiliz, olamayız da! Biraz empati size iyi gelir. Kendinizi kınadığınız insanın yerine koyup, olaylara onun penceresinden bakınca daha mantıklı hareket edebilirsiniz...
Etrafınızda olanı, biteni, yaşanan olumsuzlukları sakın KINAMAYIN! Mazallah sonra kendinizi yada çocuklarınızı kınadığınızı yaşarken bulursunuz... Yol uzun ve sizin hikayeniz de devam ediyor! Yarın insana ne getirir, ne götürmez bilinmediği için sadece kendi hayatımızı yaşayıp, etrafa sürekli pozitif enerji göndermek bizide, etrafımızda yer alan insanları da daha mutlu edecektir. Saygıyla...
0 Yorum:
Yorum Bırakın