Yükleniyor
Yükleniyor
Kayseri MÜSİAD olarak geçen yıl Tunus ziyaretimizin ardından, bu dönemde Güneydoğu illeri, İskenderun, Hatay ve Suriye ziyaretlerinden sonra geçtiğimiz hafta da 4 günlük Adana ve Kıbrıs ziyaretleri gerçekleştirdik.
MÜSİAD şube ziyaretleri, insani yardım, B2B iş görüşmeleri şeklinde programlanan bu ziyaretler aynı zamanda üyeler arasında kaynaşma, birlikte iş fırsatları ve yatırımlara da imkan sunuyor.
Adana ve Kıbrıs ziyaret programları için 16 kişilik heyetle Perşembe sabahı erkenden yola çıkıldı. Adana MÜSİAD Şube Başkanı Burhan Kavak ve Yönetimi bizleri ATASEV Tesislerinde güzel bir kahvaltı ile ağırladı. Bu ziyaret programlarında görmüş olduğum ve oldukça memnuniyet duyduğum şey, daha önce birbirlerini hiç görmemiş olan iş insanlarının MÜSİAD çatısı altında sanki yıllardır tanıyormuş havası içerisinde diyalog içerisine girip kaynaşıyor olmaları. Bu da MÜSİAD kurumsallığı ve güven algısının getirmiş olduğu hoş bir durum. Başkan Burhan Kavak genç ve dinamik bir Adana yönetimi oluşturmuş, kendisi de genç ve heyecanlı bir arkadaşımız. Genel bir tanışma ve sohbetin ardından ikili ve verimli görüşmeler de yapılmış oldu. Adana ve Kayseri iki sınır ve önemli sanayi şehirleri. Bu yakınlığı ve ortak kaderi karşılıklı avantaja çevirme noktasında fikir birliğine varıldı. Şayet bu ziyaretten sonrasında ilişkiler karşılıklı canlı tutulursa çok önemli ortak işbirlikleri geliştirilebilir. Adana'ya gidilir de kebabından yenmez mi dedik ve Adana ziyaretimizi kebap ziyafeti ile sonlandırarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine hareket etmek üzere Adana Havalimanı'na geçtik. Heyetimiz Kıbrıs'a uçtu ama ben kaldım. Sebebini yazayım da Kıbrıs'a gidecekler benim yaşamış olduğum bu garip duruma düşmesinler. Malum Kıbrıs'a Pasaport şartı yok ve kimlikle geçiş yapabiliyorsunuz. Pasaportla da çıkış yaparsınız sorun yok. Pasaportla değil de kimlikle Yurt dışına çıkmanın keyfini yaşamak uğruna. sen kimlik alıyorum diye ehliyeti al yola çık. Kimlik diye verdiğim belgenin ehliyet olduğunu havaalanında bilet almak için verdiğim bayan tekrardan bana bu ehliyet, kimliğinizi alayım dediğinde farkedebildim.
Bayan kimlik istedi ama, kimlik de pasaport da Kayseri'de. Tabii ki Kayseri ile irtibata geçtim, kimlik arabanın içerisinde çilingir tarafından açıldı edildi ve akşam saatindeki uçağa son bir iki dakika kala yetiştirildi ve ben de gecikmeli olarak Kıbrıs'a hareket edebildim.
Arkadaşlarımız Lefkoşa'da Kıbrıs MÜSİAD Şube Başkanı ve yönetimi ile olan görüşme ve programlarını tamamlayıp Girne'de kalacağımız otele geçerlerken ben de otele ulaşmış oldum.
Kıbrıs benim 22 yıl önce askerlik görevimi yaptığım ve 1 yılımın geçtiği yer. Gazimağusa'da Hava Savunma Asteğmendim ve geçtiğimiz zaman diliminde bir bölümü ziyarete açılan Kapalı Maraş Bölgesinde orduevinde kaldım. Buraları karış karış bilirim ve 22 yıl sonra orada bulunacak olmanın da tatlı bir heyecanı vardı.
22 yılda Kıbrıs'da fiziksel olarak bazı değişiklikler olmuş elbette. Ama Kıbrıs'ın makus kaderinde çok fazla bir değişiklik mevzubahis değil.
1974 yılında Türk askeri Kıbrıs'a girmeden önce Rumlar Türklere baskı ve eziyetler ediyor, Bugün Filistin'de İsrail zulmüne maruz kalan müslümanların benzerini yaşıyorlardı.
Türkiye tarafından o dönemde yapılan görüşmeler netice vermeyince 1974'de Türk birlikleri Girne'ye sonra da Lefkoşa'ya, Mağusa'ya girdi. Uluslar arası baskı sonucunda ateşkes ilan edildi ve adanın %37'si Türklerin kontrolüne geçti. 170 bin civarında Kıbrıslı Rum kuzeyde bulunan evlerinden göç ettirildi. 50 bin Kıbrıslı Türk ve daha sonra da Türkiye'den gelen göçmenler bu evlere yerleştirildi.
2004 yılında Annan Planı olarak adlandırılan referandumda Kıbrıslı Türklerin kabulü, Rumların hayır oyları ile gerçekleşmedi. yapılan birçok girişimlere rağmen bugün Kıbrıs sorunu bir türlü çözüme kavuşturulamadı. Yıllardır hayalet şehir olarak bilinen ve o dönemde dünyanın en güzel tatil beldelerinden biri olarak inşa edilen Kapalı Maraş Bölgesinin yüzde 3.5 olan kısmı bugün ziyarete açıldı ama hala ne olacağı bilinmiyor. Yıllardır siyasi ve ekonomik ambargo uygulanan ve tek havalimanı olan Ercan Havalimanına Türk uçaklarından başka hiçbir ülkenin uçağı inmiyor. Ülke hiç bir dış ülke tarafından tanınmadığından, dış ticaret de yapılamıyor, sadece güney tarafından binbir zorluklarla cüzi şekilde olabiliyor. Türk tarafının istemesine rağmen Güney tarafının bir türlü yanaşmamasından kaynaklı çözümsüzlük Kıbrıs Türk halkını Türkiye'ye bağımlı ve desteğine muhtaç bırakıyor. Türkiye Kıbrıs'a önemli oranlarda ekonomik ve siyasi destek sağlıyor. Kapalı Maraş Bölgesinin bir kısmını da ziyaretlere açarak Rum tarafına ve destekçilerine önemli bir mesajı da vermiş oldu. 'Ya çözüme kapı açarsınız, ya da biz başımızın çaresine bakar kendimizce adımlar atarız' dedi.
KKTC'nin içme suyu deniz altından borularla Türkiye'den sağlanıyor. Sulama suyu da son dönemde Manavgat Şelalesi bölgesinden Kıbrıs'a ulaştırılıyor Kıbrıs'da alt yapı hazır olmadığı için şu anda tarımda henüz kullanılamıyor. Altyapı tamamlanıp sulama yapılabildiğinde KKTC bölgesinde elverişli tarım yapılabilecek. Verimli ama susuz Kıbrıs topraklarına can gelecek, Kıbrıs Türk halkı tarım yapıp ekonomisine katkı sağlayabilecek.
Geçim kaynağı turizm ve öğrenci olan KKTC'de pandemi bu kaynakları baltalamış. Ekonomik kaynakları kısıtlı olan ülkede son 1.5 yıl oldukça kötü geçmiş. Yaz sezonunda bir nebze nefes alabildik diyor Kıbrıs Türk halkı. Ziyaretlerimiz Başbakan, Büyükelçi, Ticaret ve Sanayi odaları nezdinde gerçekleşti. Başbakan Ersan Saner'le makamında görüşme gerçekleştirdik. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin siyasi ve ekonomik durumu hakkında bilgiler aldık. Azınlık hükümeti kurmuş olan Başbakan Saner, muhalefetten oldukça dertli. Ben de Türkiye muhalefetini hatırlattığımda, "bizde muhalefet Türkiyedekinden daha vahim durumda" dedi. Ticaret Odası ve Sanayi Odası Başkan ve yönetimleri ile görüşmeler yapıldı. Kıbrıs'da yatırım imkanları ile ilgili bilgiler alındı. Burada benim gördüğüm konu, 'siz bizim üretmiş olduğumuz hellim peyniri ve diğer ürünleri alın ancak bize satmayın' mantığı hep ön plandaydı. Bürokratik sıkıntılardan ve çözümsüzlükten kaynaklı sorunlar hep dile getirildi. Ülkeyi yönetenlerin ve İş dünyasının başında bulunanların bunu dillendirmeleri biraz da çaresizliklerini ortaya koymakta. Burada bir ince nokta da daha önce Türkiye'den oralara giden bazı yatırımcıların oluşturmuş oldukları mağduriyetler orada olumsuz bir bakış açısı da oluşturmuş. Orada yapılabilecek yatırımlar için bu durumların ortadan kaldırılması ve bürokratik bazı engellerin Türkiye tarafından da orada sağlanması gerekiyor. Oradaki insanların kafalarında oluşan kötü örnekler kaynaklı sorun nasıl çözüme kavuşur doğrusu onu da çok bilemiyorum.
Sonraki gün Girne'de Kıbrıs'lı iş insanları ile yapılan B2B iş görüşmeleri olumlu geçti. Heyetten bir kaç arkadaşımız bu görüşmelerde olumlu bağlantılar ve işbirliklerinin temellerini attılar. KKTC'de nüfus 360 bin civarı ve Kayseri nüfusunun dahi kat kat altında bir sayı bu ve adadaki çözümsüzlükten kaynaklı ve daha önce oraya yatırım ve iş amaçlı giden bazı kötü örnekler gibi olumsuzluklar önümüzde dururken, yapmış olduğumuz bu iş gezisi her şeye rağmen heyetimiz içerisinde olumlu görüldü.
Önümüzdeki dönemde yapılması planlanan bir kaç yurt dışı gezisinin de istişaresi orada yapıldıktan sonra yurda döndük.
Hayırlara vesile olması dileği ile.
0 Yorum:
Yorum Bırakın