Kayboluş Çağrısı


580 Görüntüleme
Dinlemek İçin Tıklayınız. 👉🏻

Hayat damarları kesiliyor binlerce yüreğin. İnsan kaç kapıdan geçer? Hak ettiğini düşündüğü, inatla üzerini arşınladığı yolların yorgunuyken, dizlerinin bağı çözülürcesine ilerlemelerin anlamı ne?

Gökyüzünü göğsümüze çekip sığdırmaya çalışırken yalnızlığın o zifiri buğusu çöküverir ansızın üstümüze. Ne gün alıp başımı gitsem kır çiçekleri hüznü ile bilinçsiz aykırı olma tutkusuyla…

Bu koşunun bir kazananı olmalı, inadına baharı arşınlamalı yüreğim. Yaralarım suskun bir şenliğin üzerinde yarışı bekleyen parıldayan, amansız gizlenen bir ölüm şarkısıydı. Yok öyle bir şey yok öyle pes etmek ansızın. Dalgın bir kadın bakışında, Hanımeli kokusunda armağan etmek tüm toprağın dolu dizgin köklerini. Ben zeytin ağacıyım. Gövdem barışa, mutluluğa, yaşama bel bağlamış. Dudaklarımda zıpkın gibi umut sözleri. Kelebekler uçuşuyor saçlarımda, bembeyaz köpükler uzakların çağrısını çoğaltıyor her sabah…

Hangi uçurum vatan olur ki, boynunda kanlı urgan taşıyanlara? Bölüştüğümüz yerden farkettik her şeyi derken biraz laf, sessizlik, kabulleniş…

Belki bir gün diyorum bir meltem esintisi okşarken ruhumuzu, ıssız şehri omuzlarcasına sevecen edayla omuzlarımıza şefkatin örtüsünü bırakıverir.Ellerimiz masum gülüşlerin anda bıraktığı tebessümüne kaybolup gitmekte.Tüm bozgunluğuna rağmen en narin susuşları sunuyorum yaşamın gözlerine.Bir kahveye girip sabahın çıtırtısında içimizin narlı haline bir odunda biz atalım.Yüreğimiz  insan yüklü duvar. Çekilentel örgülerin kanatırcasına yakan çığlıkları. Bir bataklıktan çıkmayı bekliyor gibi geçiyor günler. Otururken, kanarken şehrin en gürültüsüz hallerine.Ne ekmek kavgası ,ne güvercinlerden çaldığımız umut dolu süzülüşlerimiz…

Kapılar ardına kadar açılıyor güneşli bir yaşam kalıyor damağımızda.Pas tutan hangi puştluklar varsa tütsüleyip uzaklaştırıyorum hatıraların puslu sığınaklarını.

Tanıdık bir yüz geçmişten.Sen gidiyorsun tüm susuşlarını bırakarak yarınlara…Hatıraları mesafeleri, mavi kazağını tüm geçmişini…

Bir çocuk masumiyetiyle terkediyorsun kıyısından çekilip limanını.Korkularını sonsuzluğa hapsedip kaşlarını çatarak bir çemberin derinliğinde kayboluyorsun…

Yazar

Ayşe Coşkun Algün

0 Yorum:

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *