Yükleniyor
Yükleniyor
Yılın ilk karı yağdı bugün şehrime. Gönlümüzün en karanlık yerleri aydınlandı beyazlığı ile. Korkularımızla yüzleşmemizi sağladı. Kat kat beyazlara bürünürken tüm sokaklar ürkek gönüller üşüdü. Kar kimileri için fakirlik odun –kömür kaygısıyken bazıları için keyif manzaraları anlamına geliyor. Bir fincan kahvesini, çayını, salebini sıcacık avuçlarken pencere ardından seyre dalmak anlamına geliyor. İnsanların kişiliksiz değişimlerine ayak uydurmaya çok niyetli olmadan üşüten yalnızlıklara rağmen dimdik durabilmek. Bir nevi onur mücadelesi. Öyle bir an geliyor ki her değişim aslında varoluşumuzun, yeniden doğuşumuzun hikayesi oluveriyor. Güven bir kez kaybedildiğinde tekrarı çok zor. Yeni hikaye yazmak sil baştan çok zor gelse de o gücü kendinde bulabilmek, adım atmak hayli yorucu geliyor. Aslında fiziksel yorgunluklarımız değil yürek yorgunlukları insanın enerjisini kaybetmesine yol açıyor. Aydınlığa çıkmanın en kestirme yolu karanlıklardan geçip tünelin diğer ucuna ışığa ulaşmaktır aslında.
O yüzden umudu kaybetmeden her çirkinlerin aslında hayatımızda kazanım olduğunu bilmek yetiyor insana. Dilsiz beyazlıklarla süsleyip günlerimizi Mevlana Hazretlerinin söylediği gibi;
"Güvendiğiniz dağlara karlar yağdığında, en güzel çare, dağ ile karı baş başa bırakmak."
Sevdalısını bekleyen aşık gibi bekleten …
şehrin temiz halleri
Kar büyülü bir şarkının mısralarına dokunmak gibi
Söze başlarken sonsuz beyazlığın özgüvenini yüreğine nakşetmek.
Ürkütücü sessizliğine gömmek tüm sokağın cesaretli adımlarını
Dostça kardeşçe birbirimize sarılıp sarmalamak beraberlik sıcaklığını
Titrerken parmak uçlarımdan uzattığım dertli dokunuşları
Salkım saçak dağınık bir günü toparlamak çok ta kolay değil.
Sebebi derin hikayenin tamamını anlatmaya ya da yaşamaya tahammülüm yok
Huzuru dinliyorum sadece pırıltılı beyazlığın anımsattıklarını.
Yeter ki onursuz bakışlar onursuz sevgiler olmasın dünyamızda…
0 Yorum:
Yorum Bırakın