Daha seçim olmadan, aday dahi belirlemeden,"hesap soracağız, yargılayacağız, KHK'lıları (FETÖ ve PKK'dan) geri getireceğiz şeklinde tehtidler savuruyorlar.

Yöneteceğiz, huzuru sağlayacağız, büyük Türkiye olacağız, üreteceğiz, kucaklayıcı olacağız gibi bir vaad ortaya koyamıyorlar.

Bu anlayışla iç savaş ve huzursuz bir Türkiye meydana getirirsiniz.

Nerede vizyoner Türkiye vaadiniz?

Nerede güçlü Türkiye vaadiniz?

Nerede huzurlu ve büyüyen Türkiye vaadiniz?

Tam da Biden ve Avrupa'nın istemiş olduğu; kargaşa, huzursuz, üretmeyen, mücadele vermeyen, belirleyici olmayan, terörün yeniden kol gezdiği, bağımlı ve eski Türkiye arzusu.

20 yıldır iktidar yüzü görmeyen, konjonktürel hayat pahalılığının oluşturmuş olduğu olumsuzluklara rağmen gerçekçi ve güven sağlayıcı bir Türkiye vaadinde bulunamayan muhalefet hala önümüzdeki seçimi mutlak manada kazanmayı bırak hala Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın karşısına aday çıkarmakta tereddüt yaşıyor olmasının gerçek sebebi tam da bu.

Vizyoner yaklaşımdan uzak, hesaplaşma anlayışıyla kin ve nefret kusan, Türkiye düşmanlarıyla paralel söylemler sarfeden, terör unsurlarıyla arasına mesafe koyamaya, milli söylemler üretemeyen, siyasi anlayışını 20 yıldır büyük çogunlugun sandıkta tercih etmiş olduğu bir liderin gitmesi üzerine inşa eden, hiçbir zaman kendi ülkesiyle müttefik olmayı başaramamış ve her fırsatta içerimizden meydana getirmiş oldukları aktörler üzerinden darbeye kalkınmış olan ülkelerin güdümünde hareket eden bu siyasi anlayıs, büyük ve güçlü Türkiye anlamında ne gibi bir hedef ortaya koyabilirler?

Yeniden söz sahibi ve belirleyici olmuş bir Türkiye'nin açıktan önünü kesmek isteyen bir anlayışa hizmet ediyor söylemlerle, kazansalar, iktidar olsalar bile nasıl istikrarlı olabilecekler?

Bilmezler mi ki her darbeden ve yıkımdan sonra sandık önlerine geldiğinde bu kadim ulke insanı tercihini hep milli olandan yana kullanmıstır. 

Çeşitli bahaneler ve oyunlarla ihtilallere taşınan bu ülkenin yeniden ve tekrar toparlanıp ayağa kalabilmeyi başarmış Türk milletinin, sandık ortaya geldiğinde tercihinin milli olandan yana kullandıklarını göremiyorlar mı?

Birinci dünya savaşından sonra cephanesine el konan ve işgale kalkışan bu ülke insanının Başkomutanlık Meydan Muharebesi gibi büyük bir zaferle ki o zafer dünya tarihine altın harflerle kazınmış bir çok örnek mücadelesi varken, bu ülkeyi ve insanını bundan sonrasında da esir alamayacaklarını bilmiyorlar mı?

Millete rağmen siyaset yapmanın bedelini bugüne kadar ağır bir sekilde ödedikleri halde neden hala tercihleri bu yönde ve ısrar ederler ki...

Olmaz, yapamazsınız, yaptırmadık, yapamayacaksınız. 

Çabanız beyhude olur...

Tarihinde esareti kabul etmemiş, tüm imkansızlıklara rağmen canını dişine takmış, kanını bu topraklar için gözünü kırpmadan dökmüş bir milleti esir edemezsiniz...

Müsade etmemiş, etmez de...

BAŞARAMAYACAKSINIZ.

BAŞARAMAYACAKSINIZ...