Yükleniyor
Yükleniyor
Yıllar önce çalıştığım rehberlik ve aile biriminin sorumlusu olan beyefendi; bizim ekipten bir rapor istemişti. Bu rapor hem istatistik tutmak için sayıları tespit etmek adına hem de “patron sayı istiyor” kıvamında bir yaklaşımdı. Konu da: “Birim olarak kaç evliliği kurtardık? Kaç evlilik bizim sayemizde çözümlenen sorunlarla iyileşti?” idi. O zamanlar biraz da sıkı bir envanter çalışmasıyla ortaya bir sayı çıkarmıştık: Tam 250 çift, 250 evlilik bizim rehberliğimizde kurtulmuştu? Hiç de az bir sayı değil elbette. O zaman da ince ince düşünmüştüm; şimdilerde de hep düşünürüm bu konuyu. Ne de olsa bir aile danışmanı ve terapist olarak bizim de çalışma sahamız evlilik sorunlarını iyileştirme üzerine… Acaba biten evlilikleri kurtara bilirmiyiz?
Mesleğim gereği çiftlerle çokça çalıştığım için sık sık bana gelen bir danışmanımdan şu sözü duyarım: “Hocam evliliğimi kurtarın n’olur! Allah’ dan sonra size güveniyorum! Ümit, güven, çaba bir yere kadar iyi niyet…Lakin burada traji komik durumlar da oluşuyor. Kadın danışanım çoktan evliliği bitirip boşanma planları yaparken; eşinin beni özelden iletişime geçerek: “Hocam bizim hiçbir sorunumuz yok. Eşim evliliği bitirmek istiyor. Yardım edin!” gibi sözler söylemesi… Burada acı olan zaten bir evlilikte olması gereken iletişimin kalmamış olması ve çiftlerin ayrı ayrı sorumluluk almak yerine başka kişilerden sihirli değnekle sorunu çözmelerini beklemeleri. O zaman şu soru akla geliyor: bitmek üzere olan bir evliliği aslında kim kurtarır? Ya da ne kurtarır?
Bir evlilik boşanma aşamasına geldiğinde, iki taraftan biri isyan bayrağı çektiğinde neler olur? Genellikle bir taraf (Çözüme daha istekli, daha gayretli, sorunlarla yüzleşebilen, daha cesur) terapiye gelir. Eşe dosta bazen ailesine bile duyurmadan işi çözmeye çalışır. Tabii ki burada aile ve akrabaların etkis hem olumlu hem de olumsuz katkı sağlar. Aşırı işgüzar, müdahaleci, kraldan çok kralcı aile büyükleri devreye girer. Ya aile mahkemesi kurulur ya da baskı ve ikna yöntemiyle eşleri boşanmaktan vazgeçirme çalışmaları yapılır. Ama burada unutulan bir şey var: Bazen çoktan bitmiş,ölmüş,cenaze namazını bekleyen evlilik bile hiçbir sorun yokmuş gibi algılanır. Klasik telkinlerle ve iyi niyetli söylemlerle kurtarılmaya çalışılır. İş mahkemeye dayandığında da başka sancılı bir süreç başlar. Pazarlıklarla uzatmaları oynayan evlilik, can çekişe çekişe daha da yıpranır. Biz terapistler de terapi odasında bir çok vahim ve üzücü manzaralara tanık oluruz. Bazen eşler evlilik terapisti aracılığıyla; yaramazlık yapan eşini tabiri caizse dövdürmeye, adam etmeye, hizya getirmeye çalışır. Burada da diğer eş; zorla sürece dahil olduğu için; sorunu da, çözümü de, eşini de hatta terapisti de reddederek, direnç göstererek, inatlaşarak protesto eder. Ve işler daha da kötüye gider. Hatta danışan terapistine küser, asıl suçluyla yüzleşmek yerine terapistini suçlayarak seanslara son verir. Ortada çaresizlik ve hayal kırıklığı öylece kala kalır.
O zaman asıl soru şu: Evliliği kim kurtaracak? Terapistler mi? Çiftler mi? aile büyükleri mi? Avukatlar mı? Hakem heyeti mi? arkadaş tavsiyeleri mi? Çocuklar mı? Mahkemeler mi? dini telkinler mi? Cinci hocalar mı? Evlilik ve kişisel gelişim kitapları mı? Doktorlar mı? İlişki koçları mı? Tatile gitmek mi? Samimi cevap da şu belki: Herşey ama herşey evliliği kurtarabilir. Meşru ve mantıklı olan her şey açık ve gönüllü bir şekilde devreye girebilir. Çünkü her evlilik boşanmadan önce defalarca düşünmeyi, ve sayısız çaba göstermeyi ve diriltilmeyi hak eder! Ardından şu sorular gelmeli belki de: Her evlilik kurtulur mu? Dahası bazı evlilikler kurtarılmalı mı bitirilmeli mi? bu soruya da eşler cevap verecek. Biz uzmanlar açısından tabii ki evlilikte çözülebilir sorunlar, çözülmesi çok zor sorunlar olarak kategorize edilebilir. Bunlar genel olarak:
-Dış Sorunlar: Maddi, ailesel, çocuklarla ilgili, kariyer, iş, eğitim, taşınma, değişiklikler, sağlık sorunları,aile müdahaleleri, vs.)
-İç sorunlar: Eşlerin şiddetli geçimsizliği ve uyumsuzluğu, aşırı inatlaşma, kişilik sorunları, psikiyatrik sorunlar ve ruh hastalıkları, bağımlılıklar(içki,madde bağımlılığı, internet ya da porno bağımlılığı, kumar bağımlılığı vs), egosal sorunlar, tek kişilik evlilik, biz olamamak, ahlak dışı yaşam alışkanlıkları ve talepleri, adli suçlar, öfke kontrol bozukluğu ve şiddet gibi ağır durumlar; zor sorunlardır.
Bu konuda genel prensip; evliliği bitirme noktasına gelen sorunlarla yüzleşmek, ayrı ayrı çiftlerin kendi üzerlerine düşenleri yapma gayretleri ve sorumluluk almak olabilir. Ayrıca gerçekten istemek ve niyet etmek de önemlidir. Evlilik menfaatler için, çocuklar üzülmesin diye, toplumdaki statümüz ve kimliğimiz için, ya da ailelerin hatırına bir yere kadar devam eder. Çiftler artık birbirlerini istemiyorsa, nefret ve kin duygularıyla doluysa, sevgi,saygı ve bağlılık duygusu tükenmişse daha da önemlisi birbirlerine derin yaralar açmışsa çok zordur. tabii ki herşey tamir edilebilir belli bir oranda. tamir edilemediğinde de bu gerçeği kabul edip, sağlıklı bir boşanma sürecine girilebilir. kırıp dökmeden, daha da dönülmez yollara girmeden, sessizce kabul edip ilişkiden gidebilmek de bir olgunluktur.
Ben burada evliliği bitiren sebeplerden bahsetmek istemiyorum. Bunlar zaten boşanmayı düşünen çiftlerin her yerde duyup, okuyup hissettikleri konular. Ben onarmaktan bahsetmek isterim. Çözüm odaklı bir yaklaşım bizim mesleğimizin en önemli parçası. Evliliği bitiren şeylerin yanında evlilik kurtaran konular yok mu? Tabii ki var. Öyle duygular, tavır ve davranışlar var ki hayat kurtaran cinsten. Mesela: - ”Özür dilemek” Samimi ve gerçekten pişman olarak özür dilemek, hakkı teslim etmek, suçluluğunu kabul etmek, açtığı yaraların farkına varmak, kırdığı gönlü kazanmaya çalışmak evlilik kurtarır!
-”Merhamet duygusu”: Kıyamamak, acımak, kendinden önce eşini düşünmek, sahip çıkmak, yardım etmek,destek olmak,zayıf yanlarından vurmamak,başa kalkmamak evlilik kurtarır!
“Adalet duygusu”: Öfkelense, haklı olsa bile,haksızlık yapmamak; öfkelendiği zaman bile doğruları söylemek, hakkı teslim etmek, kızdığı zaman tüm iyilikleri silip yok etmemek, başa kalkmamak, belden aşağı vurmamak, zayıf yerlerini incitmemek evlilik kurtarır!
“Yüzleşme duygusu”: Kendi hatalarının da farkına varmak,eksik,gelişmeme,iyi yanlarını görmek, sorunların kaynağına inebilmek, ego savaşı yapmadan,olgunca analiz edebilmek, kişilik sorunu haline getirmeden bakabilmek, kendine düşenleri yapmaya ve değişime istekli olmak evlilik kurtarır!
-”samimiyet, iyi niyet,dürüstlük duygusu”: Yaptıklarının,söylediklerinin ve yanlışlarının arkasında durmak; başka şeylerin ardına sığınmamak,dürüstçe ve mertçe,açıkça iletişime geçmek evlilik kurtarır!
-”Biz duygusu”: Yeniden biz olmak, bireysellik yerine tüm aile adına karar vermek, bencillikten uzak eşin,çocukların ve ailenin hayrıne en doğru davranışı sergilemek evlilik kurtarır!
-”İletişim isteği”: Sağlıklı iletişim kurmak, istek arzu ve kararlarını en güzel şekilde ifade etmek, çirkinleşmeden konuşmak evlilik kurtarır!
-“Cömertlik duygusu”: Esirgenen şeylerin geri verilmesi(maddi konular,ilgi,zaman,güzel söz,hitap,takdir etmek,imkan sunmak,kaynak oluşturmak,katkı sağlamak, destek vermek) evlilik kurtarır!
“Yakınlık duygusu”: Eşler arasında önce var olan, sonra kaybolan yakınlığın yeniden kurulması,bağların hatırlanması,bir arada tutan aile değerlerinin ve anıların hatırlanması, çocuklar,torunlar ve akrabalık bağlarının sıcaklığını hissetmek, cinsel yakınlığın katkısını devreye sokmak, sohbet etmek, ortak paylaşımlar(çay-kahve-yemek-sinema, tv izlemek vs.) evlilik kurtarır!
-“Vefa duygusu”: Zamanında birbirleri için vazgeçtikleri şeyleri hatırlamak, birbirlerine verdikleri şeyleri hatırlamak, mahremiyet emanetlerini hatırlamak, bağlılık ve sadakatlerini hatırlamak, fedakarlıkları, birbiri için katlandıkları eza ve cefaları, hatta birlikte sürdükleri sefa ve refahı hatırlamak ve ihanet etmemek evlilik kurtarır!
Bir evliliğin bittiğine kim karar verir? Evlenirken nikahı kıyanlar( nikah memuru, imam, şahitler, davetliler, kanunlar) nikahın gerçekleştiğine, evliliğin olduğuna karar verip ilan ederler. Peki bir evliliğin bittiğine son kertede kim karar verecek, hükmü kim koyacak? Bu iş inananlar için Allah'ın indinde bitmeden bitmez mi denecek. Yoksa sadece resmi olarak bitince mi anlaşılacak? Ya da eşlerin rızası bittiğinde, birbirlerinden gittiklerinde, gönüllerinde öldüklerinde mi tam olarak bitecek? Psikolojik olarak bununla yüzleştiklerinde, terapi alıp kendilerine kabul ettirdiklerinde mi sonlanacak? Bu soruları da cevaplamak gerekmez mi?
Peki asıl evli çiftler, karı-kocalar evliliklerinin bittiğini nerden anlarlar? Bence kalplerinde, tüm benliklerinde hissederlerse, tefekkür ederlerse anlarlar ki; artık birçok şey de evlilikle birlikte bitmiştir… Sevgi bitmiştir, saygı bitmiştir, iletişim, yakınlık, hatta akrabalık bitmiştir. Yuvanın sıcaklığı da onlarla birlikte bitip gitmiştir. Duvarlar soğumuştur, odalar ya kavga ve gürültüden kalınlaşmıştır, ya da derin sessizlikten incinmiştir. Birbirlerine ayırdıkları alan, zaman, ilgi, para, emek bitmiştir. Birbirleriyle yaşadıkları güzel anlar, hazlar, zevkler, sohbetler, filmler, sesler, müzikler, ibadetler,dokunmalar, sarılmalar,ısınmalar bitmiştir. Birbirlerine karşı hissettikleri duygular, merak, ihtimam, heyecan hatta öfke bile bitmiştir. Enerji, heves,ihtiyaç bitmiştir…
Peki bu kadar “biten şeyi” yeniden yaşatmaya, diriltmeye, var etmeye kimin gücü yeter? Acaba ciddi bir yoğun bakım, ani bir kalp şokunun etkisiyle “çıkmamış canda umut” olsun için, son nefeslere yeter mi bu müdahaleler?
Ne yapmalı? Terapiste mi gitmeli? Hacı-hocaya mı gitmeli, muska mı yazmalı, bir bilenden tavsiye mi almalı, doktordan ilaç mı almalı? Çocukların hatırına son bir kez daha mı denenmeli? Bir din büyüğünden dua, aile büyüğünden nasihat mı alınmalı? Eşler son bir kez konuşup bir daha mı şifa için ayağa kalkmalı? Yoksa koşa koşa mahkemeye mi gitmeli? Gerekirse herşey yapılmalı, herşey denenmeli, mutlaka destek ve terapi alınmalı… Ama en önemlisi de eşler önce kalplerine, vicdanlarına danışmalı, sonra akıllarına başvurmalı, ince eleyip sık dokumalı ve son tahlilde vicdanlarıyla birlikte karar vermeli. Duygularından ilham ve destek alarak ne yapmak istediklerini bir daha düşünmeli… Çünkü tüm evlilikler kurtarılmayı hak eder!
0 Yorum:
Yorum Bırakın