EŞLER BİRBİRİNE NE BULAŞTIRIR?


134 Görüntüleme

 

İnsanların kafasını kurcalayan sorulardan biri de şuydu: “Eşler birbirine benzer mi?” Bu sorunun bilimsel cevabını bulmak için bilim insanları da çeşitli araştırmalar yaptı elbette. Önceleri eşlerin birbirine fiziksel özelliklerinin en önemlisi de yüzlerinin benzediği şeklindeki düşünce tartışıldı. Bizim atasözlerinde de bilinen sözler vardır: “üzüm üzüme baka baka kararır”, “Körle yatan şaşı kalkar”, “Kır atın yanında yatan ya huyundan ya suyundan”...Öncelikle yüzlerinin benzemesi konusuna bir mesnet bulmaya çalıştı bilim çevresi. En çok da aynı yaşamı paylaştığı için; çiftlerin bir süre sonra yaşam modeli, hayata bakış açısına, yeme içme ve sağlık alışkanlıklarına bağlı olarak ortaya çıkan benzerlik konuşuldu. Yüz benzerliği ile ilgili de bir teori ortaya atıldı: Çiftler sürekli birlikte olup, yüzyüze baktığı için ayna nöronlar aracılığı ile benzeşiyorlardı. Birbirlerinin ortak acıları, aynı olaylar karşısında benzer duyguları paylaştıkları için de yüz mimikleri benzemeye başlıyordu. Hatta nelere güldükleri, nasıl bir mizah anlayışları olduğuna bağlı olarak yüzlerindeki mimik çizgileri bile benziyordu. Siz de çevrenizde yüzleri birbirine benzeyen çokça çift görmüşsünüzdür. Hatta bazen sormuşsunuzdur:”akraba mısınız?” diye. akraba olmadıkları halde yüzleri ve fiziksel görünümleri bu kadar benzeyen çiftlere şaşırmışsınızdır.Bu arada bir dip not geçeyim. O da şu:birbirine çok yakın olan ve birbirlerine duygusal olarak da bağ kuran çiftlerin yüzlerinin de daha çok benzediği şeklinde gözlemler var. Şimdilerde bilimin ortaya çıkardığı gerçeğe göre bu yüz benzerliğinin dahi bizlerdeki algısal bir durum olduğu yolunda. Şöyle ki; çiftler çok uyumlu olunca( bu uyumluluk artı ve eksi yönde olabilir), insanlardaki algı da onların fiziken de benzediği şeklinde. Bir not daha geçip işin bilimsel kısmına ara vereyim: En son teorilere göre eşlerin yüzü,bedeni, huyu suyu benzemiyor; kişiler bilinçdışı olarak kendilerine en çok benzeyen eşleri bulup çıkarıyor. Tabii ki ben demiyorum bilim öyle diyor. Tabii ki bu da başka bir yazının konusu olarak kenarda dursun.

             Ben bu yazımda daha çok şu soruyu sormak istedim: “Eşler birbirlerine en çok ne bulaştırır?” öyle ya madem ki çok benziyorlar ya da benzedikleri için birbirlerine çekiliyorlar; o zaman bulaştıracak çok şeyleri de var demektir. İşte tam da konumuz bu: Yani bir “tencere-kapak” meselesi. Artı- eksi olarak çiftler birbirlerinden nasıl etkileniyorlar ve birbirlerine neler bulaştırıyorlar?

   Pandemi döneminde hayatımıza giren bir kavramdı “bulaş” kavramı. Eşler de yakın ilişki içinde olduklarından doğal olarak fiziki hastalığı da çokça bulaştırdılar. Yataklar ayrıldı, odalar ayrıldı, kısmi karantina evde de uygulandı. cinsel yolla bulaşan hastalıklarda bilirsiniz; çeşin biri gizli yaşamının sonucu olarak hastalık kapar ve masum eşine bulaştırır. Bel soğukluğu,frengi,aids,vs.hastalıklar işin tıbbi boyutunda oldukça trajik durumlara sebep oldu. Aynı evde,aynı odada,aynı yatakta yaşayan ve de hemdem olmuş çiftlerin fiziki bulaştırmaları kadar doğal bir şey yok. Bana göre eşlerin en çok birbirine bulaştırdığı konu duygu durumlarının bulaşması. Bu ortak bir ruh haline bürünüp evin genel havasını da etkileyen; çoluk çocuğa da sirayet eden bir durum olabiliyor. Nasıl ki anne babalar çocuklarına kaygıyı,güvensizliği, pimpirikli olmayı,nefreti, sevgiyi, takıntıları ve problemli düşünceleri bulaştırıyorsa; eşler de aynı.

             Peki eşler başka neleri birbirine bulaştırır? Normal şartlarda, güzel bir evlilikte birbirlerine sevgi ve aşk bulaştırmaları gerekir değil mi? lakin işler biraz farklı ilerliyor ve yılların sonunda birbirlerine nefret, kin, öfke,kızgınlık,kırgınlık ve de ego savaşlarını bulaştırıyorlar. Bir çok duygu ve düşünce bulaşıcıdır. d,sevgi de neşe de; öfke de, gerilim de, kaygı da, ümit de. Fakat olumsuz duygu,düşünce ve davranışlar daha fazla etkili olduğu için daha yüksek tonda hissedilir. bulaşma oranı da daha fazla olur.aynı viral enfeksiyonlardaki bulaş gibi. Kişilerin bağımlılık, bağlılık, psikolojik dayanıklılığına göre de etkilenme oranı artar ya da eksilir. eşlerin de en çok kişiliklerinin benzemesi hayata bulamayı arttırır. İkisi de cimri ise; vermemeyi bulaştırırlar. ikisi de tembel ise sorumsuzluğu bulaştırırlar. İkisi de hırslı ise egolarını çarpıştırmayı bulaştırırlar. ikisi de kıskançsa; güvensizliği ve şüpheyi bulaştırırlar. İkisi de sert ve disiplinli ise özellikle çocuklarına hoşgörüsüzlüğü bulaştırırlar. İkisi de sevgisizse; çocuklarına insanları eleştirip yargılamayı,kınamayı, hor görmeyi,aşağılamayı bulaştırırlar. birbirlerine bulaştırıp taşıdıkları özellikler ebeveyn olarak ikisini de negatif yönde etkiler. Çocukları için daha zor, daha sevgisiz, daha sabit fikirli, daha inatçı, daha ilgisiz bireylere dönüştürebilir. Öyle ki bulaş için ikisinde de aynı özellik olmasa bile bir eşte olan baskın özellikler diğerine geçebilir.Bazen iki eş de tencere-kapak gibi uyumlu hale gelebilir ve çevrelerindeki herkes için aynı zararları verebilir. Toksik kişilere dönüşerek istenmeyen kişiler olabilir. Kötülükte de birbirlerinden rol çalarak aynı olumsuzluğu ikiye katlayabilirler. Aynı tarz konuşmalar; akraba ve aile içinde aynı çeşit ego savaşları, aynı tür üstünlük ya da aşağılık kompleksleri ile zararlı kişilere dönüşebilirler. Savunma mekanizmaları, üste çıkma biçimleri, insanlara mobbing uygulama, baskı yapma biçimleriyle çifte kavrulmuş akrabalar olabilirler.

             Eşler kendi mahrem hayatlarında da, birbirleriyle ilişkilerinde de nice olumsuz davranış kalıbını pekiştirebilirler. Cimrilik, kavgacılık, hatasını kabul etme ya da etmeme, belden aşağı vurma, köşeye sıkıştırma, aile kartlarını açma,başa kakma, inkar etme, suçlama, iftira atma, şantaj, psikolojik şiddet gibi daha birçok konuda yarışır hale gelebilirler. Yani biri cimri ise ötekinin harcamalarına da bulaştırabilir. .hatta hayır-hasenat yapmasını, yatırım yapmasını, hediye almasını, ikramda bulunmasını dahi etkiler. Birbiriyle sorun yaşayan çiftler; benzeşerek, ortak savaşma stratejileri bulaştırabilirler. Hatta bir süre sonra bu stratejiye bağlı olarak düşünme biçimleri bile aynı olmaya başlar. Aynı yerden birbirlerini yaralar; aynı yerden vururlar. Aynı zayıf yerlere ateş ederek acıyı da, intikam duygusunu da, acımasızlığı da, merhametsizliği de, gaddarlığı da bulaştırırlar. En çok da küslüğü bulaştırırlar. Sırt sırta dönülen,günlerce,aylarca hatta yıllarca konuşulmayan cümleleri havaya karıştırır,aynı sevgisiz havayı solumaya başlarlar. Aynı şekilde havayı koklayıp; kurnazlığı,tetikte olmayı,bazen sinsi davranıp zayıf anını kollamayı bulaştırırlar. Dikkat ederseniz bu tür bulaşmalar savaş tamtamları dır. İki kişide de benzer nefsani ,kötücül, zararlı kalıpları aktarmaktır. Üstünlük, bilmişlik taslamayı bulaştırır ve bitmek bilmeyen nizahların kapısını açarlar. Küfür, hakaret, aşağılama, alay, küçümseme ifadelerini bulaştırıp ahlakı ve saygıyı zedelerler. İkisi de birbirine benzemeye başlar. Bu sefer de “al birini vur ötekine” durumu oluşur. Bu bulaşmadan tabii ki evdeki çocuklar, yakındaki akrabalar ve geniş aile de nasibini alır.Beraber küsülür, beraber tavır alınır, beraberce saldırılır, beraberce kin tutulur, çetele tutulur ve beraberce sır küpü olunur. Yani gördüğünüz gibi tüm ilişkileri bozacak ne kadar olumsuz kalıp varsa itinayla bulaşır.farkına bile varılmaz. Çiftler en çok da siyaset, inanç, fikir konularında bulaşma sağlarlar. Aynı partiyi birbirlerine bulaştırıp güçlü bir ittifak cephesi oluştururlar. Yakın çevrelerine de ortak bir propaganda ile adeta bir partinin,dinin temsilcisi gibi can siperane mücadele ederler. bazen de takım tutuar gibi bir partiti, bir fikri, bir adamı tutarak fanatikliği de bulaştırırlar. Evlilikte dil,din,siyaset, hedef, değerler birliği çok önemlidir elbette. lakin olumsuz davranış kalıpları ve söyleme geçtiğinde iki çifti de başkalarının gözünde aşağı çekecek durumlar oluşturabilir. Denge, itidal, olgunluk önemli hale gelir.

            İki eşin evlilik ve nikah birliği ile hayat arkadaşı olması en yakın ilişkilerden biridir. .bu yakınlıktan sebep eşler her şekilde birbirlerini etkileme gücüne sahiptir. İşte bu gücü olumlu bulaşmalarla büyütebilsek ne kadar güzel aileler oluşur değil mi? Etrafınıza bakınca siz de örneklerini görürsünüz. Bazı evliliklerde taşıyıcı bir kolon gibi eşler vardır. Sevgiyi bulaştırır, cömertliğ.ç bulaştırır. İnceliği bulaştırır. Nezaketi ve letafeti bulaştırır. Bazı evlere bir gelin gelir kalite yükselir. Bir damat girer inanç ve samimiyet yükselir. cömert bir eş evin rızkını etkiler; ikramda bulunmayı, misafir ağırlamayı, hediye almayı, sürpriz yapmayı ve daha nice güzel davranışlarla aile bağlarını güçlendirir. İşte eşler birbirlerine böyle şeyleri bulaştırırsa aile yükselir, toplum yükselir. Bilgili, kültürlü bir eş diğerine eğitim aşkını bulaştırırsa evdeki bilinç artar. Daha inançlı, daha ahlaklı eş güzel amelleri ve ibadetleri yaparsa inancın coşkusunu bulaştırır. Koşulsuz sevgi besleyebilen bir eş, çocuklarına, akrabalarına muhabbeti bulaştırır. ,İlişkiler güzelleşir, samimiyet artar. Neşeli ve pozitif bir eş şakalaşınca evdeki esnekliği bulaştırır, gülmey, herşeyi çok da kafaya takmamayı bulaştırır. hayat daha umutlu ve hafif olur. Sorumluluk ve yardım duyguları yüksek olan bir eş, destek olarak “biz” duygusunu bulaştırır, aile birliği güçlenir. “Hallederiz,üzülme” diyen bir eş diğerine özgüveni, umudu, başarma duygusunu, dayanıklılığı, sorun çözme becerisini bulaştırır. Kibar, nazik, hassas duyguları olan eş eğer kalp kırmadan temsil edebilirse eşine saygıyı bulaştırır.  Yani eşler birbirine koruma duygusunu, sevgi duygusunu, bağlılık, vefa, sadakat, güven, diğergamlık ve empati duygusu gibi birçok duyguyu da bulaştırır. Hadi o zaman heybemize bir bakalım. Elimizde neler var? Ya da neler kaldı? Şimdi ve her zaman yeniden paylaşabiliriz, tüm güzel hasletleri aile içinde, eşlerimize bulaştırıp yeniden filizleyebiliriz. Bu mümkün, bu güvenli, buna izinliyiz değil mi?

Yazar

Gönül Nart

0 Yorum:

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *