ABD bugün yalnız ve çaresizdir


393 Görüntüleme

Andrew Brunson iki yıl önce Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile bağlantıları ve 15 Temmuz 2016 darbe girişiminde rolü olduğu gerekçesiyle tutuklanmıştı. 

4 ay önce Amerikan Başkanı Trump’ın Twitter paylaşımıyla gündeme gelen ve Trump ekibinin devam eden Twitter paylaşımları ile sonrasında dolar kuru üzerinden yaptırımların başlamasıyla iki ülke arasında siyasi bir krize neden olan gerginlik, Türkiye'nin ABD'ye satmış oldugu ürünlere uygulanan vergiler ile farklı bir boyuta taşınmış oldu.

Yaklaşık 2 yıldır tutuklu bulunan Brunson'un neden 4 ay önce ABD başkanı ve yardımcıları tarafından üst düzeyde bu denli önemsendiğinin zamanlamasına baktığımızda, cevabın Amerikan iç siyaseti ile ilgili olduğunu anlamakta güçlük çekmeyiz.

 Başkan yardımcısı Pence ile Brunson’ın her ikisinin Hristiyanlığın Evanjelist yorumuna bağlı kiliselerin üyesi olmaları, dahası Amerikan nüfusunun dörtte biri ve seçmeninin üçte birinin Amerika’daki Evanjelist kiliselere bağlı olması Brunson’ı Trump için iç siyasette sonraki seçimlerde olumlu ya da olumsuz bir sonuç yaşatacağını anlayabiliyoruz.

Brunson vakasının bir krize dönmesinin tutukluluğun üzerinden aylar geçmesinden sonra gerçekleşmesi, seçimlerde Trump ekibinin siyasi bir malzeme olarak kullanma düşüncesini ele vermektedir.

Oysa ki Türkiye son yıllarda ABD'nin hem Suriye konusunda tutunduğu tavır, PKK ve YPG'ye vermiş olduğu sınırsız destek, 15 Temmuz darbe girişiminden direk olarak sorumlu olması, darbe girişimi ardından FETÖ'cü firarilere açmış olduğu kucak, FETÖ elebaşını teslim etmemekte ortaya koyduğu tavır gibi daha bir çok  konu üzerinden maruz bırakıldığı tüm haksızlıklara rağmen bugüne kadar sorumlu davranmış, kriz çıkarabilecek söylem ve eylemlerden kaçınmıştı.

PKK ve FETÖ konularındaki haklı taleplerini diplomatik teamüllere uygun olarak ve arada hala bir müttefiklik ilişkisi varmış gibi yumuşak bir tonda sunmaya devam etmiştir. Sonuç olarak bu krizin müsebbibi Türkiye değil, ABD, bir diğer deyişle Trump’tır.

Türkiye, TL’nin dolar karşısındaki hızlı değer kaybını durdurmak için adeta seferber olmuşken, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ekonomi Bakanı Albayrak bu konuda açıklamalar yapıp piyasalara güven telkin etmeye çalıştıkları dakikalarda ABD Başkanı Trump Twitter üzerinden bir tehdit daha savurup yeni yaptırım kararını duyurmuştu.

Türkiye, ABD'nin ajan Brunson üzerinden dolar yaptırımına boyun eğip taviz vermiş olsaydı, Amerikan çıkarlarını korumak için kendi çıkarlarından geri adım atan ülke konumunda olacak, benzer yaptırımlar PKK konusunda, Kıbrıs meselesi konusunda, S-400 konusunda, önümüzdeki İran yaptırımları konusunda da karşımıza çıkması mutlak olan daha ağır yaptırımların önünü açmış olacaktı.
Türkiye er veya geç bu tehdit ve yaptırımlarla yüzleşecekti ve müttefiki sandığı ABD’den ilk yaptırım darbesini yediği anda dik durarak belki de bundan sonra karşımıza çıkacak daha ağır yaptırımların önünü almış oldu.

TL’nin Dolar karşısındaki değer kaybı enerjide dışarı bağımlı, cari açığı yüksek olan bir ülke için ciddi maliyet ortaya çıkardı, bu inkar edilemez. Ancak unutmayalım ki bu kriz ABD’ye de ciddi zarar verdi. 

ABD’nin sergilediği bu güç gösterisi, bu şov Türkiye’nin Amerikan dayatmasına boyun eğmemesi ile son buldu. Brunson belki bir süre sonra serbest kalır belki ceza alır, ama buna Türk mahkemeleri karar verecek, bunu Amerika da acı bir şekilde öğrenmiş oldu. Tüm dünyayı yaptırımlarla dize getireceğini düşünen ABD, oldukça kapsamlı olarak uygulayacağı İran yaptırımlarından önce, yaptırımların gücünü dünyaya göstermesi gerektiği bir anda bu dış politika enstrümanının inandırıcılığını kaybetti.

Bu krizin sonucunda ABD tüm dünyada yalnız kaldı. Bu hamlesi de boşa çıkan ABD, bundan sonra yapacağı hamleler karşınında diğer dünya ülkelerine, kendilerine ABD tarafından yapılabilecek yeni hamlelere karşı bir cesaret uyandırdı. Bunu sağlayan ülke Türkiye ve Türk milleti olmuştur. İşte ABD'yi bugün çılgına çeviren konunun arka planında bu gerçek yatmaktadır.

Türk milletini bu milli duruşundan dolayı içtenlikle tebrik etmek gerekir. Zor durumlarda devletinin arkasında dim dik durmanın başarı hikayesidir bu duruş.

İşte bu duruş büyük devlet ve millet olmanın en önemli göstergesidir. ABD'nin bundan sonrasında bu benzer başarısız hamlelerine şahit olmaya devam edecek ve tüm dünyaya bunu defaatle göstermeyi ülke olarak sürdüreceğiz.

 

Yazar

Erdinç Teğmen

0 Yorum:

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *