Uzmanı Uyardı: Yemek Yerken Ortaya Çıkan Şiddetli Ağrıya Dikkat

Trigeminal nevralji hastalarının yemek yerken, konuşurken, mimik yaparken bile şiddetli ağrı duyduklarını belirten Doç. Dr. Muhammet Arif Özbek, “Trigeminal nevralji her yaşta görülebilmesine rağmen en sık 50 yaş üzerinde rastlanır. Genetik kökenli olduğu düşünülüyor. Yüksek tansiyon, tümör, multiple skleroz risk faktörleri arasında kabul ediliyor. Trigeminal nevraljide ağrı; zonklayıcı, şimşek çakar tarzda, aralıklı olarak seyreder. Zamanla bu ağrı atakları sıklığı artar” dedi.


420 Görüntüleme

Medipol Mega Üniversite Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Bölümünden Doç. Dr. Muhammet Arif Özbek, Türkiye’de yılda 4 bin hastaya trigeminal nevralji tanısı konulduğuna dikkati çekerek önemli uyarılarda bulundu. Doç. Dr. Özbek, trigeminal nevraljinin yüzdeki duyu hissini beyne taşıyan trigeminal siniri etkilen kronik bir hastalık olduğunu belirtti ve “En sık nedeni beyinciği besleyen damarın beyin tabanında trigeminal sinir ile temasıdır. Bu temas zamanla damarın atımları ile beraber hatalı sinyal gönderimine neden olur. Diğer bir neden ise sinir kılıfını etkileyen rahatsızlıklardır. Bunların en başında Multiple Skleroz gelir. Trigeminal sinire baskı yapan iyi veya kötü huylu tümörler de bu rahatsızlığın ortaya çıkmasına neden olabilir. Trigeminal nevraljinin görülme sıklığı dünyada yılda 100 binde 5’tir. Türkiye nüfusunu 80 milyon olarak değerlendirirsek yılda 4 bin trigeminal nevralji vakası görülmektedir” diye konuştu.


 

KADINLAR 2 KAT DAHA FAZLA RİSK ALTINDA


 

Trigeminal nevraljinin kadınlarda görülme sıklığının erkeklere göre 2 kat fazla olduğuna değinen Doç. Dr. Özbek, şöyle devam etti:


 

“Her yaşta görülebilmesine rağmen en sık 50 yaş üzerinde rastlanır. Genetik kökenli olduğu düşünülüyor. Ailesel olarak damar yapısının anormal olması sinire irritasyon yapabiliyor. Yüksek tansiyon, tümör, multiple skleroz risk faktörleri arasında kabul ediliyor. Trigeminal sinirin 3 dalı mevcuttur. Bu dalların gittiği bölgeler alın, göz, yanak, üst ve alt çene bölgeleridir. Trigeminal Nevralji bu dallardan sadece birini tutabilirken birkaçını da tutabilir. Genellikle tek taraflıdır. Tutulan sinir boyunca ağrı; zonklayıcı, şimşek çakar tarzda, aralıklı olarak seyreder. Zamanla bu ağrı atakları sıklığı artar. Trigeminal nevraljide muayene ve hastanın anlattığı hikaye çok önemlidir. Anlattığı sinir bölgeleri, o bölgelerin hassasiyeti ve verdiği tepkiler ile ön tanı oluşturulur. Tümör, multiple skleroz veya damar basısı olup olmadığını saptanmak için özel serilerde Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR) yapılması gerekir. Bazen MR Anjio ile damar yapısı daha detaylı olarak incelenebilir.”


 

CERRAHİNİN BAŞARI ORANI YÜZDE 65 İLA 85 ARASINDADIR


 

Doç. Dr. Muhammet Arif Özbek, trigeminal nevraljide ilk tedavi yönteminin genellikle medikal ilaç tedavisi olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi:


 

“Bu yöntem ile hem tedavi edilmiş hem tanı almasına yardımcı olunur. Tedavi düşük dozlarda başlanır ve hastanın yanıtına göre dozu yükseltilebilir, farklı ilaçlar ile kombine edilebilir veya değiştirilebilir. Medikal tedaviden fayda görmeyen hastalara birçok ek tedavi yöntemi mevcuttur. Eğer bir damar basısı saptanmış ise mikrovasküler dekompresyon denilen ameliyat ile tecrübeli ellerde başarılı olarak tedavi edilebilir. Cerrahinin başarı oranı 5 yıl içerisinde yüzde 65 ila 85 arasında değişir. Güncel yaklaşımlarda Radyofrekans ve Gamma Knife tedavilerinin gelişmesi ile beraber uygun vakalarda ağrıyı gidermek için son yıllarda popüler olmuş uygulamalardandır. Cerrahiye göre daha minimal invaziv olması ve başarı sonuçlarının giderek artması bu yöntemlere olan ilgiyi artırıyor.”


 

ANKSİYETE VE DEPRESYONA SÜRÜKLEYEBİLİR


 

Doç. Dr. Özbek, değerlendirmelerini şu şekilde sürdürdü:


 

“Trigeminal nevralji için akupunktur, bitkisel tedaviler, aromaterapiler, fitoterapiler denenmiş olup literatüre anlamlı katkı sağlayan bir sonuç şu anda bulunmamaktadır. Stresi azaltma, enflamasyonu azaltma, psikolojik etkileri ile fayda sağlayabilmektedir. Trigeminal nevralji hastaların günlük yaşantısını çok büyük ölçüde etkileyen bir rahatsızlıktır. Hastalar günlük hayatta tıraş olmakta zorlanma, yemek yerken şiddetli ağrı, konuşma ve mimik hareketlerinde bile ağrı duyduklarını belirtir. Bu hastalarda hastalığın ilerleyen süreçlerinde yaşam kalitesinde düşme, uyku problemleri, yapılan işlerden keyif almama gibi etkiler ile anksiyete, depresyon gibi psikolojik bozukluklar görülebilir.”

Yazar

ertehaber.com

0 Yorum:

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *