Yükleniyor
Yükleniyor
Dünya Hipertansiyon Günü her yıl 17 Mayıs’ta hipertansiyona dikkat çekmek için kutlanıyor. Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selami Demirelli, bu vesileyle açıklama yaptı. Her 100 hastanın 42’sinin hipertansiyon olduğundan habersiz olduğunu belirten Demirelli, “Dünyada her yıl yaklaşık olarak 7.6 milyon insanın ölümüne neden olan hipertansiyon maalesef ülkemizde de her 4 ölümden birinin nedenini oluşturmaktadır. Ülkemizde yapılan çalışmalarda erişkinlerde her 3 kişiden birinin yüksek tansiyonunun olduğu görülmektedir. Son yıllarda artan farkındalık çalışmalarına rağmen, toplumda farkındalık düzeyi oldukça düşüktür. Maalesef çoğu zaman insanlar kalp krizi veya felç geçirdikten sonra bu acı gerçeği öğreniyor. Ancak çok yüksek değerlere ulaştığında baş ağrısı, burun kanaması, kulaklarda çınlama, halsizlik, yorgunluk ve çarpıntı gibi şikâyetlere neden olabiliyor. Hastalık sinsi bir şekilde ilerlediği için, 18-40 yaş aralığında riskli bireyler ve 40 yaş üstü tüm bireylerin her yıl tansiyon değerlerini ölçmesi gerekmektedir. Tansiyon olarak bilinen kan basıncının normal değeri; sistolik (halk arasında büyük tansiyon) için 130 mmHg, diyostik (halk arasında küçük tansiyon) 80 mmHg’ nın altında olmalıdır. Ancak bu değerin140/90 mmHg’nin üstüne çıkması hipertansiyon olarak kabul edilir” diye konuştu.
‘HİPERTANSİYON NASIL OLUŞUR’
Hipertansiyonun başlıca risk faktörünün sağlıksız beslenme olduğunu vurgulayan Demirelli şu ifadelere yer verdi. “Sağlıksız beslenme (aşırı tuz tüketimi, doymuş yağ ve trans yağlarda yüksek bir diyet, düşük meyve ve sebze alımı), fiziksel hareketsizlik, tütün ve alkol tüketimi ve fazla kilolu veya obez olmak değiştirilmesi mümkün olabilen faktörlerdir. Ailede hipertansiyon öyküsü, 65 yaş veya üzerinde olmak, diyabet ve böbrek hastalığı gibi eşlik eden hastalıklara sahip olmak ise hipertansiyonun için diğer risk faktörleridir. Ailede hipertansiyon öyküsü, 65 yaş veya üzerinde olmak, diyabet ve böbrek hastalığı gibi eşlik eden hastalıklara sahip olmak ise hipertansiyonun için diğer risk faktörleridir.”
HİPERTANSİYON NASIL ÖNLENİR VE TEDAVİ EDİLİR?
Hipertansiyonu önleme ve tedavisi hakkında da bilgi veren Demirelli, “Tuz alımı azaltılmalıdır. 1 çay kaşığı tuz yaklaşık olarak 4 grama karşılık gelir ve bu bizim günlük tuz ihtiyacımızı karşılar. Günlük tuz tüketimimizi 1 çay kaşığı ile sınırlamalıyız. Daha fazla mevsimsel meyve ve sebze tüketmeliyiz. Düzenli fiziksel aktivite yapmalıyız. Egzersiz tansiyon değerinde düşmeye, kiloyu kontrol altında tutmaya, günlük stresi yönetmeye ve sağlık sorunlarını en aza indirmeye yardımcı olur. Bunun için en az haftada 5 gün 30 dakika tempolu yürümek gerekir. Ülkemiz için ciddi bir sağlık sorunu haline gelen obezitenin kontrolü sağlanmalıdır. Birey kendisi için uygun olan kiloyu hedeflemelidir. Normal şartlarda verilen her bir kilo için 1 mmHg kan basıncı düşüşü sağlanır. Sigara ve diğer tütün ürünlerinin kullanımından kaçınılmalıdır. Alkol tüketimi azaltılmalıdır. İlave olarak günlük stresimizi en aza indirmeli, yeterli ve düzenli uyku alışkanlığı edinmeliyiz. Tuzsuz yemek ve kilo vermek çok önemlidir.
Hipertansiyon tedavisi yalnızca ilaç kullanımından ibaret değildir. Yaşam biçiminin düzeltilmesi; tuzsuz diyet, sigara ve alkolün bırakılması, düzenli spor yapılması, fazla kilolu kişilerin kilo vermesi, her hipertansiyon hastasının mutlaka uyması gereken önlemlerdir. Sadece tuzsuz yemek ile veya kilolu adlandırılan bir hastanın 10 kilo vermesiyle bile, bir hipertansiyon ilacının etkisi kadar kan basıncında düşüş sağlanabilir. Dolayısı ile bu önlemler yabana atılmamalıdır. Önlenebilir bir hastalık olan ve erken tanı sayesinde hayat kurtarıcı tedavi şansına sahip hipertansiyonda eşik farkındalıktır. Hedefimiz elbette bu hastaların tamamının tanısının vaktinde konması ve uygun tedavilerinin yapılarak ülke düzeyinde riskin minimuma indirilmesidir” şeklinde konuştu.
0 Yorum:
Yorum Bırakın