Yükleniyor
Yükleniyor
Konferansta konuşan Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Kemal Olçar, terörizmle mücadelenin kapsamlı bir mücadele olduğunu söyleyerek "Sahada taktik seviyede mücadeleyi güvenlik kuvvetleri yapıyor. Ama diğer taraftan ilgili bakanlıkların, kurumların sorumlu olduğu birtakım çalışmaların olması gerekiyor" dedi.
Beykent Üniversitesi taraından 6'ncı Uluslararası Terörizm ve Güvenlik Konferansı yapıldı. Üniversitenin Taksim yerleşkesinde düzenlenen sempozyuma Rusya’dan, Polonya'dan, İsveç'ten, İspanya'dan ve Somali'den 7, Türkiye’den ise 6 akademisyen konuşmacı olarak katıldı. Konferans 5 oturumdan ve farklı konu başlıklarından oluştu. Katılımcılar, ülkelerin güvenliğini tehdit eden unsurlarından bahsederek güvenliğin farklı boyutlarına ve ihtiyaçlarına odaklanıp kendi görüş ve tecrübelerini aktardı.
Konferansta konuşan Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Kemal Olçar, terörizmle mücadelenin kapsamlı bir mücadele olduğunu söyleyerek şu ifadeleri kullandı:
“Sahada taktik seviyede mücadeleyi güvenlik kuvvetleri yapıyor. Ama diğer taraftan ilgili bakanlıkların, kurumların sorumlu olduğu birtakım çalışmaların olması gerekiyor. Finansal kaynakların kurutulması, illegal gelir kaynaklarının ortadan kaldırılması ya da eleman devşirme süreçlerinin hem psikolojik hem sosyolojik tarafları konusunda çalışmaların yapılması gerekiyor. Kendini farklı hisseden grup insanların genel toplumun dışında tutulmaması gerekiyor ve bu toplumla entegrasyonunun sağlanması gerekiyor. Bu tür gerekçelerle ortaya çıkan terörizm var ve bu kaynaklar buradan besleniyor. Bütün bu koşulların ve iklimin ekosistemin buna göre tekrar dizayn edilmesi gerekiyor. Terörizm ve terörist örgütlerle mücadele etmek için bu söylemiş olduğumuz sektörlerin hepsiyle hibrit ya da holistik şekilde mücadele etmek zorundayız. Hem sahada hem finans sektöründe hem toplumsal seviyede hem de politik alanlarda. Dolayısıyla bu gittikçe derin bir mücadeleyi gerektirecek bir konsept haline dönüşüyor.”
Terörizm konusunun önemli güvenlik konularından bir tanesi olduğunu belirten Dr. Olçar, "Biz bunu şöyle söylüyoruz; silahlı devlet dışı aktörler bunlar suç örgütleri, terörist örgütler ve diğer birtakım etnik ve dinsel uçta konumlanmış gruplar. Bunlar arasında geçişkenlikler olabiliyor. Yani etnik bir grup legal bir şekilde bir noktada kümelendiğinde arkasından bazı girdiler yapıldığında bir kriminal örgüte, suç örgütüne dönüşebiliyor. Ya da bir suç örgütü daha iyi organize olup arka planda küresel bir güçten destek alarak bir terörist örgüte dönüşebiliyor. Aslında dünyada terörizmle ilgili gittikçe evrilen bir süreç var. Bunun dışında narko terörizm var. Ayrıca yine insan kaçakçılığını koordine eden birtakım örgütler var, bunlar terörist örgütler. Din kaynaklı terörist örgütler, etnik kaynaklı motivasyon örgütler, sosyal patlama ve çalkantıları baz alan örgütler var. Çok çeşitli örgütler var. Bunların da nereye evrileceğini öngörmek çok kolay değil" dedi.
Anglosakson geleneği kültürünün birkaç güvenlik konusunu ortaya çıkarttığını da ifade eden Dr. Olçar, “Tırnak içerisinde dayattı diyelim; Ekonomik güvenlik, toplumsal güvenlik, siyasi güvenlik konuları çevre güvenliği konuları ve askeri güvenlik konuları gibi. Bu 5 tane güvenlik konusu biraz derinleştirildi ve genişletildi. Derinleşme de ulusal, bölgesel ve küresel güvenlik şeklinde gerçekleşti. Tahıl ve gıdanın ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz. Özellikle üretici ülkeler gittikçe tekelleşiyor. Ukrayna ve Rusya Federasyonun tahıl konusunda tekelleşmesi özellikle Afrika ülkelerine ve Asya ülkelerine karşı ciddi bir tehdit olduğunu gördük. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti olmasa belki de bir orta yol bulunamayacaktı. Bu tahıl, Ukrayna'nın ve Rusya'nın elinde kalacak, özellikle yoksul ülkelere aktarımı sağlanmayacaktı. Şu anda sağlıklı bir şekilde gittiğini görüyoruz. Fakat bana göre önümüzdeki günlerde Rusya Federasyonu bu tahıl krizini enerji kriziyle beraber yeniden gündeme getireceğini düşünüyorum. Bu tür güvenlik konuları 21’inci yüzyılda ön planda" diye konuştu.
0 Yorum:
Yorum Bırakın