'Tarımı bekleyen riskler, depremle birlikte maksimuma çıktı'

Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Demir, "Uzun yıllardır yaşadığımız küresel iklimin etkisi, yoğun kuraklık ve ülkemizdeki tarımsal üretimini yaz aylarında bekleyen ciddi riskler, bu depremle beraber maksimuma çıkmış durumda" dedi


243 Görüntüleme

Depremlerin yaşandığı bölgelerdeki tarım potansiyelinin ülke geneline oranla yüksek olduğunu söyleyen OMÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Demir, "Acımız büyük fakat yeniden ayağa kalkma zamanı. Yaşam mücadelemize devam edeceğiz. Depremlerin yaşandığı bölge önemli bir tarım bölgesi. Türkiye'nin yaklaşık yüzde 13'lük tarım potansiyeli o bölgede. Gerek tarımsal gerekse bitkisel üretim açısından ciddi bir tarımsal potansiyele sahip bir bölgemiz. Adana Çukurova'dan başlayıp, Şanlıurfa Harran Ovası'na kadar geçen bir alanı kapsayan; Türkiye'nin çok önemli badem, ceviz, Antep fıstığı gibi bitkisel üretimini büyükbaş- küçükbaş hayvan varlığımızın yaklaşık yüzde 13-15'ini barındıran bir bölge. Aynı zamanda da tarımsal hasılamızın yaklaşık yüzde 15-16'sını o bölgeden temin ediyoruz. Uzun yıllardır yaşadığımız küresel iklimin etkisi, yoğun kuraklık ve ülkemizdeki tarımsal üretimini yaz aylarında bekleyen ciddi riskler, bu depremle beraber maksimuma çıkmış durumda. O nedenle bir an önce çalışmalara başlanması lazım" diye konuştu. 

Depremlerin yaşandığı bölgelerin, ülkedeki toplam çiftçi varlığının yüzde 13'ünü barındırdığını da dile getiren Prof. Dr. Demir, "Yaklaşık 270 bin kayıtlı çiftçimiz var. Köylerimizde çok ciddi yıkımlar var. Bölgeden ciddi anlamda göç başladı. İnsanlar doğal olarak evlerini kaybettiler. Hem kırsaldan hem şehir merkezlerinden ki şehir merkezlerinin de kırsalla bağlantısı devam ediyor. Evleri yıkılmış insanlar, doğaldır ki yaşam mücadelesi veriyor. O bölgedeki tarımsal alanların durumunu ortaya koymamız lazım. Şubat ayı bitiyor, mart ayı geliyor yani tarımsal faaliyetlerin aktif hale geldiği döneme giriyoruz. Çiftçimiz tohum bulacak, gübre bulacak, ilaç bulacak. İnsanlar can ve mal derdinde, evi yıkılmış, traktörünü kullanamıyor. Böyle bir durumda o bölgenin ekilip dikilmesi lazım. Hayvansal varlığımızdaki kayıp nedir, onların barınaklarındaki durum nedir bunları bilmiyoruz. Buğdayımız, arpamız ekildi, neredeyse bir karışı geçti. Bunları nasıl ilaçlayacağız, gübreleyeceğiz, sulama durumumuz nedir bunların tek tek ele alınması lazım. Ayrıca o bölgede çok ciddi su kaynakları ve su kaybımız var. Bunların da çalışmalarının yapılması lazım. Dolayısıyla bir yandan şehirlerimizi imar ederken bir yandan da bunların tespit edilerek mutlak surette çözüme kavuşturulması lazım" dedi. 

'ASBEST TOZU OVALARA TAŞINDI'

"Bölgedeki çiftçilerimin ekeceği dikeceği alanlarla ilgili tedbirleri almazsak önümüzdeki süreçte yaşayacağımız sıkıntılar daha büyük olur" diyen Prof. Dr. Demir, “Hem o bölgedeki insanlarımızın, çiftçilerimizin, halkımızın gıda ihtiyacının karşılanması hem de ülkemizin tarımsal üretimi açısından, potansiyelinin değerlendirilmesi açısından bunu çok önemli görüyorum. Bir diğer tedbir de çevre kirliliği. Şehirler yıkıldı, çok ciddi bir asbest tozu ovalara, bölgedeki çevre tarımsal alanlara doğru rüzgarın da etkisiyle kaydı. Bunların çevreye etkileri nedir, tarımsal ve bitkisel üretime etkileri nedir, insan ve hayvan sağlığıma etkileri nedir çok hızlı bir şekilde araştırılması lazım" açıklamasında bulundu. 

Yazar

ertehaber.com

0 Yorum:

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *