Yükleniyor
Yükleniyor
KIRKLARELİ'de, geçen yıl meydana gelen sel felaketinde 'Sisli Vadi' bungalov evlerinde tatil yapan 6 kişinin ölümüne ilişkin görülen davada tutuklu sanık tesis sahibi Bülent Bayrak'ın tahliye talebi reddedildi. Reddihakim talebinde bulunulan duruşmanın ardından adliye koridorunda ölenlerin aileleri ile sanık yakınları arasında yaşanan gerginliği, polis önledi.
Demirköy ilçesi İğneada beldesinde 5 Eylül 2023'te kuvvetli yağış nedeniyle 'Longoz Ormanları'ndaki Sisli Vadi'de turistik bungalov evlerin olduğu bölgede sel meydana geldi. Dere içinde kurulan bungalov evlerde tatil yapan Dr. Selman Bağışlar ve eşi Mihriban Bağışlar, Suna Duman, emekli öğretmen Raile Şimşek, eşi Ahmet Baki Şimşek ile tesis müdürü Ümit Solmaz, sele kapılıp yaşamını yitirdi. Olayla ilgili yürütülen soruşturmada, 'Sisli Vadi' adıyla kurulan ve sele kapılan 18 bungalov evin, ruhsata aykırı olarak inşa edildiği ortaya çıktı. Özel İdare tarafından mühürlenen işletme için de yıkım kararı verildi. Ancak yıkım kararına rağmen 'Sisli Vadi' adı altında sosyal medyada tanıtımı yapılan bungalov evlerin, vergi levhasında faaliyet alanı 'karma çiftlik' olarak gösterildiği tespit edildi. 'Bitkisel veya hayvansal üretim konusunda uzmanlaşma olmaksızın üretim' adıyla faaliyet yürüttüğü belirlenen tesislerin tanıtımının, sosyal medya hesaplarından, 'Doğada uyanmak, doğaya uyanmak', 'Oksijeni bol, stresi az' ifadeleriyle yapıldığı saptandı.
Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın sürdürdüğü soruşturmada, tesis sahibi Bülent Bayrak hakkında, 'Taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma' suçundan gözaltı kararı verildi. Keşan'da yakalanan Bayrak ile tesis yöneticileri Sevcan Ulutürk ile Cenan Aydın, tutuklandı. Ulutürk ile Aydın, daha sonra avukatlarının itirazı üzerine tahliye edildi.
Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın olaya ilişkin hazırladığı iddianame, Kırklareli 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede, tutuklu Bayrak ile Büşra Gökgöz, Cenan Aydın ve Sevcan Ulutürk hakkında, 'Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ve yaralanmaya sebep olma' suçundan 3 yıldan 22 yıl 6'şar aya kadar hapis cezası istendi.
'YIKIM KARARINA RAĞMEN İNŞAATLAR RUHSATSIZ YAPILDI'
Sanıkların yargılandığı Kırklareli 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nin olay yerinde bilirkişi heyeti ile keşif yapılmasına karar vermesinin ardından bölgede 28 Haziran'da oluşturulan heyet keşif yaptı. Bilirkişi heyetindeki İstanbul Teknik Üniversitesi'nden inşaat mühendisi-mimar Doç. Dr. İsmail Dabanlı, meteoroloji mühendisi Doç. Dr. Elçin Tan, inşaat mühendisi Dr. öğretim üyesi H. Emre Alçiçek ve jeoloji mühendisi Dr. Orhan Yavuz'un hazırladığı rapor mahkemeye sunuldu. Olay yerinin krokileri ve fotoğraflarının da yer aldığı 21 sayfalık raporda, tutuklu sanık Bülent Bayrak, tutuksuz yargılanan Cenan Aydın, Büşra Gökgöz, İl Özel İdaresi ve DSİ, 'asli kusurlu' bulundu. Sevcan Ulutürk ise 'kusursuz' bulundu.
Raporda, yapılar için Kırklareli Valiliği'nin Tarım ve Orman Bakanlığı'na başvurusunda bakanlığın olumsuz görüş verdiği ve imar plan sürecinin sona erdiği belirtilerek, bütün ruhsatsız yapılar hakkında yıkım kararı verildiği kaydedildi. Yıkım kararına rağmen inşaatların ruhsatsız olarak yapıldığı, turizm amaçlı yapıların inşaat ruhsatı ve yapı kullanım izni belgesine ulaşılamadığı kaydedildi.
REDDİHAKİM TALEBİ
Kırklareli 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde bugün görülen 3'üncü duruşmaya tutuklu sanık Bülent Bayrak, ölenlerin yakınları ve tarafların avukatları katıldı. Duruşmada Gizem Solmaz'ın avukatı Şahin Gökbulut, Kırklareli Adliyesi personelinin Sisli Vadi'de piknik yaptığına dair basında haber ve fotoğrafların yer aldığını ve davanın görüldüğü 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hüseyin Gedik'in de piknik yapanlar arasında fotoğrafının bulunduğunu söyleyerek, "Haber ve habere konu olan fotoğrafın incelendiğinde, adliye personellerinin suça konu tesiste etkinlik düzenlediği görülmesi üzerine sayın mahkeme başkanı hakim Hüseyin Gedik'i reddetme zorunluluğu hasıl olmuş, bunu ilişkin gerekçeli dilekçeler de daha önce dava dosyasına sunulmuştur" dedi.
'11 AYDIR TUTUKLUYUM, TAHLİYEMİ İSTİYORUM'
Talep üzerine mahkemeye 15 dakika ara verildi. Aranın ardından mahkeme başkanı reddihakim talebinin değerlendirilmek üzere 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesi kararı verildiğini söyledi. Aranın ardından söz verilen tutuklu sanık Bülent Bayrak, tahliyesini talep ederek, "11 ay 4 gündür tutukluyum. Bütün deliller toplandı, olay yerinde keşif yapıldı. Tahliyemi talep ediyorum" dedi.
Bayrak'ın avukatları da bütün delillerin toplandığını, olay yerinde keşif yapıldığını ve hazırlanan raporda müvekkilleri lehine de değerlendirmelerin bulunduğunu belirterek tahliyesini istedi.
GERGİNLİK YAŞANDI
Verilen 15 dakikalık aranın ardından savcı, sanık Bayrak'ın tutukluluk halinin devamını istedi. Mahkeme, Bülent Bayrak'ın tutukluluk halinin devamına karar verip duruşmayı 8 Ağustos'a erteledi. Tarafların avukatları duruşma gününe itiraz etmeleri üzerine mahkeme başkanı salonda avukatların dışında olanların dışarıya çıkmasını istedi. Salon boşaltıldıktan sonra koridordan Bayrak ailesinin davada vekaleti bulunmayan kadın avukatın salona girmek istemesi üzerine gerginlik yaşandı. Selde kızı Mihriban Bağışlar ile damadı Selman Bağışlar'ı kaybeden Safiye Yaşa, içeriye girmek isteyen avukata tepki gösterdi. Adliye koridorlarında yaşayan tartışma ve gerginlik, polisin araya girmesi ve tarafları adliye dışına çıkarmasıyla sonlandırıldı. Bu arada mahkeme başkanı ile avukatların yaptığı görüşmede, duruşma günü 2 Ağustos olarak belirlendi.
'KİMSE ADALETSİZ KALMAMALI'
Aileler, duruşmanın ardından ellerinde kaybettikleri yakınlarının fotoğrafları ile Kırklareli adliyesi personelinin Sisli Vadi'de piknik yaparken çekilen fotoğraflarını taşıdı. Aileler adına konuşan Safiye Yaşa, bilirkişi raporunda Bülent Bayrak ile birlikte 3 sanığın, DSİ ve Özel İdare'nin 'asli kusurlu' bulunduğunu söyledi. Adaletin sağlanması için reddihakim talebinde bulunduklarını söyleyen Yaşa, "Diyorlar ki; davayı uzatmak için yapıyor. Hayır, biz adaleti tesis etmek için, adaletin sağlanması için yapıyoruz reddihakimi. Bülent Bayrak'ın kendine ait evin önünde piknik yapan adliye heyetinden başsavcı tayin oldu Yargıtay'a. Savcı Muzaffer Lekesiz, yani soruşturma savcısı Van'a gitti. Burada biz mahkeme başkanı Hüseyin Gedik'in de tarafsız olmadığını düşünüyoruz. Bunun birçok sebebi var. İçeride avukatımız bu sebepleri okudu ve reddihakim yaptı. Davayı uzatmak içinmiş. Niye davayı uzatalım? Biz istiyoruz ki bir an evvel dava sonuçlansın ama gerçek manada hak ettikleri cezayı alarak sonuçlansın istiyoruz. Tabii ki de hak ettikleri cezayı almadan sonuçlanacak bir davayı istemiyoruz. İsterse uzun, isterse kısa sürsün. Bu yanlış Hüseyin Gedik mahkeme başkanıyken düzelmiyorsa değişmesi lazım. Bizim bu hakkımızdı, bunu yaptık, süreyi uzatmıyoruz. Karşı tarafın haklı taleplerini kabul ederken mahkeme başkanı, bizim 6 canı kaybetmiş olan müteveffa yakınlarının avukatlarının haklı taleplerinin hepsini reddetti. Tarafsızlığına gölge düşürmedi, artık tarafsızlığını ayan beyan ilan etti Hüseyin Gedik. Şahsına son derece saygılıyım çünkü çok beyefendi duran bir insan ama onun mahkeme başkanı olmasına karşıyız, hepimiz karşıyız. Mahkeme uzayacakmış. O zaman uzatmayın. Biz yine de umutluyuz, çünkü gerçekten Allah'tan vicdanlı bilirkişilerle karşı karşıya kalmışız, yine vicdanlı adalet mensupları da var. Ben inanmıyordum ama artık inanmaya başladım. Adalet Bakanlığı'na inanmaya başladım, inşallah gerçek adaletin tecelli ettiğini gördüğümüz gün, biz diyeceğiz ki; 'Ben evlatlarım için gereken vazifeyi yaptım ama bu ülkenin evlatları için de gereken vazifeyi yaptım'. Çünkü bu ülkede adalete benim 50 yaşında ihtiyacım oldu, benim kızımın 27 yaşında ihtiyacı oldu, damadımın 28 yaşında ihtiyacı oldu. İşte bu ihtiyaçlar karşılanmalı ve hiç kimse adaletsiz kalmamalı. Kızımın ses kayıtlarından küçük bir video oluşturdum, şimdi size kızım seslensin istiyorum" dedi.
ÖLEN KIZININ YAPAY ZEKA İLE HAZIRLANAN SES KAYDINI DİNLETTİ
Safiye Yaşa, olayda ölen kızı Mihriban Bağışlar'ın yapay zeka ile hazırlanan ses kaydını dinletti. Mihriban Bağışlar, kayıtta, "Ben Mihriban Bağışlar. Beni ve eşimi, en mutlu olduğu anda ölüme terk edenler ve öldürenlere göz yumanlar adaleti engellemeye çalışıyorlar. Sadece gerçek adaletin sağlanmasını ve suçluların kim olursa olsun, gerçekten hak ettikleri cezaları almalarını istiyorum. Eşimle ben artık konuşamıyoruz. Ailem gerçek adalet için mücadele veriyor. Sizler de bizi hiç tanımadığınız halde sadece gerçek adalet için bizlere destek veriyorsunuz. Bunun için sizlere teşekkür ederim" ifadeleri yer aldı.
CİDDİ TEHDİTLER ALIYORUM'
Safiye Yaşa, kızının sesini dinlettikten sonra, "Bu gerçekten benim kızımın sesi. Yapay zekayla üretildi, ben bunu bütün gün boyunca dinliyorum. Bütün gün boyunca aynı nakaratı dinliyorum. Dinliyorum, çünkü evladımı çok özlüyorum. Hala bize adaleti geciktirmek istiyor diyorlar. Bu devlet borçlu, benim evlatlarıma borçlu. Bana borçlu. Borcunu ödeyecek bu devlet. Biz nasıl devletimize borcumuzu ödüyorsak, bu devlet bize olan borcunu ödeyecek. Devlette kastım, devletin adalet mercileri bunu ödeyecek. Ödemiyorlarsa da mahkeme başkanlığı da kendi asaletleriyle vazgeçsinler. Geçmezlerse de peşini bırakmayacağız. Hiçbir şekilde adaleti engelleyen hiç kimseye taviz vermeyeceğiz. Biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde yaşıyoruz. Bizim devletimiz çok güçlü, içerisinde çürük elmalar çıkıyor, çıkacak ama niye peşindeyiz bunların biliyor musunuz? Bundan sonra korksun çürük elmalar. Ben 50 yaşındayım, kaç sene yaşayacağımı bilmiyorum. Ciddi tehditler alıyorum. Kızımın kabri başında, Kurban Bayramı günü 2 araç barikat kurmuştu, tehdit edildim. Ben savcıdan da tehdit aldım, korkmuyorum. Yaşadığım müddetçe bundan sonra başka Safiye anneler, başka anneler ağlamasın, başka evlatlar annesiz kalmasın diye elimden geleni yapacağım, örnek bir dava olmasını sağlayacağım" diye konuştu.
'ARTIK ASLİ KUSURLULAR BELLİ'
Selde eşi Suna Duman'ı kaybeden kızı ve kendisi yaralı kurtulan Hüseyin Duman, ilk bilirkişi raporunun kendi lehlerine olduğunu, sanık avukatlarının istediği ikinci bilirkişi raporunun da kendi lehlerine olduğunu söyledi. Duman, Tarım ve Orman Bakanlığı'nın bölgeye tesis kurulmasına izin vermediğini belirterek, "'Burada Eko Turizm yapacağım' diyorlar. Bakanlık izin vermiyor, 'Yapamazsın' diyor. Olay buradan başlıyor. Sene 2020. Sonra tutuyorlar, Vali Osman Bilgin var ya, onun marifetiyle tekrar yazı yazıyorlar İl Özel İdare'ye, 'Bunu yapın' diyorlar. Tarım Bakanlığı yine 'Yapamazsınız, engelleyin' diyor. Sonra rafa kalkıyor artık, 'Bu ruhsat olmayacak' diyorlar ama adam durmuyor. 2021'de 6 tane olan yapıya 21 tane yapmak için inşaata başlıyor. İnşaata başladığı için mimari, fizik, jeoloji, kimya hiçbirisine uymadan kendi kafasına göre ahşap evler yapmaya devam ediyor. Oysaki devletin hiçbir birimi buna izin vermiyor. Sonra dönüyor diyor ki Özel İdare; 'Burayı mühürleyin' diyor artık. Sonra gidip mühürlüyorlar. İçeride yalan söylüyorlar, 'Bize tebliğ gelmedi' diyorlar. Hatta gelen para cezasına itiraz edip Edirne Mahkemesi'ne yürütmeyi durdurma davası açmışsın. Madem sana tebliğ edilmedi de sen hangi kafayla gidip, para ödememek için Edirne Mahkemesi'ne başvurdun. Yani kocaman bir yalan. Ben mahkeme başkanı yerinde olsam atarım dışarı bunları. O zamanki vali mahkeme kararını rafa kaldırıyor ve bu adamlar ondan aldığı güçle hukuka uymayarak, yapıların hepsine devam ediyor. Burada insanların öleceğini biliyorsun, buna herkes itiraz ediyor ama sen hala yapı yapıyorsun. Yani diyorsun ki, 'Ben burada hukukun üstünlüğünü değil, üstünün hukukuna uyarım' diyorsun. Valinin gücüne uyarak, satın aldığın İl Özel İdaresi'ndeki insanları kullanarak yola devam ediyorsun. Neticede ne oldu? Yavrular öksüz kaldı, anneler evlatsız kaldı, 6 tane ölü var. 10 aydır da burada tiyatro çeviriyorlar. Artık asli kusurlular belli oldu. Buradan kaçış artık yok. Üçüncü veya dördüncü bilirkişiye gidelim falan, öyle oyun kuralını bozup da bize tekrardan zaman kaybettirmeyin diyoruz" dedi.
0 Yorum:
Yorum Bırakın