Yükleniyor
Yükleniyor
Düzce’de meydana gelen ve çevre şehirlerde de hissedilen 5,9’luk depremin ardından İstanbul’da beklenen büyük depreme hazır olup olmadığımızla ilgili tartışmalar yeniden gündeme geldi. İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu konuyla ilgili Demirören Haber Ajansı’na önemli açıklamalarda bulundu. İstanbul’da son 5 yıldır yeni yapılan veya güçlendirilen hastaneler ile depreme dayanıklı bir sağlık sistemi kurulduğunu belirten Prof. Dr. Memişoğlu, "Deprem konusunu özellikle farklı çalışıyoruz. Bununla ilgili sağlık sistemi esasında tamamen hazır. Bütün hastanelerimiz, ilçe sağlık müdürlüklerimiz, 112'miz dahil hepsinin afet planları her sene yenilenir, kontrol edilir ve bunlarla ilgili güncel tatbikatlar yapılır. Ayrıca İstanbul'daki hastanelerimizde izolatör dediğimiz deprem esnasında bina ve içindekilerin herhangi bir zarar görmemesini sağlayacak yapılar oluşturduk. Kartal (Lütfi Kırdar), Göztepe (Süleyman Yalçın), Okmeydanı (Cemil Taşçıoğlu), Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastaneleri ile Çekmeköy'deki hastanelerimizin ve Başıbüyük'teki (Asaf Ataseven) hastanemizin hepsi izolatörlü binalar. Aynı zamanda helikopter ulaşımına da uygun" dedi.
"DEPREMDE İLK 8 SAAT ÇOK ÖNEMLİ"
Depremin üst ast ilişkisinin olmadığı, herkesin spontane hareket etmesi gereken bir durum olduğuna da işaret eden Prof. Dr. Memişoğlu, “Biz, depremle ilgili ilk andan itibaren ne yapılacağını otomatik hale getirmeye çalışıyoruz. Çünkü deprem öyle bir şey ki ast üst ilişkisinin olmadığı, herkesin spontane hareket etmesi gereken bir zaman dilimi. Esasında ilk 8 saat çok önemli. Bu ilk 8 saatte spontane olarak kendiliğinizden hareket etmeyi öğrenirseniz ve başarırsanız, çok fazla insanın hayatını kurtarma şansınız var. Personelimizin üçte biri zaten her halükarda çalışır vaziyette olacak, gece veya gündüz fark etmiyor. Bizim sağlık personelimiz olağanüstü durumlarda (çağrı beklemeden) hemen kendi hizmet alanına dönme alışkanlığına sahip. Bunu pandemide de en son Taksim'deki patlamada da gördük. Biz ayrıca sağlık çalışanlarının aileleri için de eylem planı hazırladık, toplanma alanları vb konularda. Çünkü insan önce kendi ailesini düşünüyor, sağlık çalışanlarımızın ailelerinin toplama alanları da dahil hepsini planladık. Bununla ilgili de tatbikatlarımızı yaptık, örneğin 3 ay önce Heybeliada'da AFAD, UMKE ve 112'nin de dahil olduğu, hava ve deniz ambulanslarını da içine alan büyük bir tatbikatımız oldu ve olası eksiklerimizi görüp revize ettik. İstanbul'daki sağlık altyapısı ve sağlık tesisleri, insan gücü ile ve planlamasıyla her şeyiyle deprem gibi bütün afetlere hazırız" dedi.
"İSTANBUL’DA NÜFUSUN 1 MİLYONU SAĞLIK SEKTÖRÜNDE"
Türkiye’nin sağlık sisteminde ileri düzey personel ve teknolojik açıdan da gelişmiş sağlık tesisleri ile artık merkezi bir yapıda olduğuna değinen Prof. Dr. Memişoğlu, Türkiye'nin de sağlık açısından bu merkezi yapısının en önemli ilinin İstanbul olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “İstanbul bütün bölgenin kavşak noktası. Dünyanın kavşak noktası. Son 5 yılda 28 tane hastane açıldı ve bu hastanelerin her birine baktığımızda, fiziki anlamda kamu altyapısının çok geliştiğini görüyoruz. 17 milyonluk bir şehir var ama yaklaşık 1 milyona yakını sağlık sektöründe 600 bini sağlık hizmetleri ile alakalı nüfus, diğer 400 bini de sağlığın ilaç kısmı, destek, lojistik vb kısımlarında hizmet veriyor. Sağlık büyük bir sektör İstanbul'da. En ileri teknolojilerin, en iyi insan gücünün ve altyapının olduğu bir şehir. Bütün uç işlemleri yapabilen, sağlık hizmetinin en iyisini sunabilen insan gücüyle, bir problem olduğunda her bölgenin yardımına koşabiliyor. Bugün maden kazası olsun, zehirlenme vakaları olsun, diğer olaylara baktığımızda; hastalarımıza büyük hizmet veriyoruz. Örneğin maden kazasında yüzde 90 yanıkla gelen ağır yaralıların kliniğini bile çok iyi şekilde manipüle edip yönetebilen bir sağlık gücünden bahsediyoruz. Bombalamada bakıyorsunuz, 6 tane yaralımız oldu kritik yaralılara çok iyi bir müdahale ile ekiplerimiz büyük bir özveri ile bilgi birikimiyle her türlü teknolojik altyapı ile müdahale ederek, onların yaşama tutunmalarını sağladılar."
"SAĞLIK ÇALIŞANLARI DEVLET MEMURU GİBİ DEĞİLDİR"
Sağlık sisteminin pek çok sektörden farklı olarak çok özel bir yapıya sahip olduğunun da altını çizen Prof. Dr. Memişoğlu, bu sistemin acil durumlara alışkın bir personel yapısı ile çalıştığını söyledi ve sağlıkçıların bu şekilde 24 saat görevde olduğunu belirtti. Prof. Dr. Memişoğlu, “Sağlık sistemini devlet memuru gibi, 657'ye tabi şekilde görmememiz gerekiyor. Bu şekilde çalışmaz sağlıkçılar. O nedenle İstiklal'deki patlamada, olayı duyar duymaz personellerimiz kendi hastaneleri ve yakında olan hastanelere otomatik olarak gittiler bizden herhangi bir talimat dahi beklemeden. Hatta ben Taksim İlk Yardım Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne ilk gittiğim zaman, patlamadan 30-40 dakika sonra oradaydım, onlarca sağlık personelimiz o gün nöbeti olmadığı halde kendi hastanesine gelmişti koşarak. Bizim talimatımızı beklemeden oldu bu. Bütün sağlık çalışanlarına minnet duyuyorum bu anlamda, onlara şükranlarımı sunuyorum ve toplumun da onların kıymetini bilmesini bekliyorum" diye konuştu.
ACİL DURUM HASTANELERİ ESKİ KONUMUNA DÖNÜŞEBİLİR
İstanbul'un doğal afet anlamında en büyük riskinin deprem olduğuna işaret eden Prof. Dr. Memişoğlu, pandemi döneminde açılan Acil Durum Hastanelerinin şu anda normal sağlık hizmeti veriyor olmasına rağmen herhangi bir afet deprem vb olağanüstü durumda tekrar eski konumuna dönüştürülebilecek şekilde organize olduğunu belirterek şunları söyledi: “Acil durum hastanelerinde şu anda günlük acil hastaları kabul ediyoruz. Onun yanında normal hastane fonksiyonlarını da devam ettiriyorlar. Tabii acil bir afet vb durumu olduğu zaman, oraların yoğun bakım yatak sayısı kapasitesi çok yüksek olduğu için, böyle bir ihtiyaçta hemen devreye sokabileceğiz. Bize büyük salgınlarda ya da büyük travmalarda, afetlerde destek verebilecek yapıları var"
ANADOLU YAKASINA ÜÇÜNCÜ ŞEHİR HASTANESİ
İstanbul’daki yeni sağlık yatırımlarından da bahseden Prof. Dr. Memişoğlu, şu bilgileri vererek sözlerini noktaladı: "Yeni projelerimiz de devam ediyor. Örneğin Haydarpaşa ve Siyami Ersek hastanelerinin yenilenme projesi var. Fatih Sultan Mehmet Eğitim Araştırma Hastanesi'nin 1200 yataklı yenileme projesi var. Kartal Lütfi Kırdar'da onkoloji için ilave bir blok yapıyoruz. Göztepe ve Okmeydanı yani Süleyman Yalçın ve Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastaneleri’nin de ilave ikinci etaplarının projelerine ve inşaat çalışmalarına başlıyoruz. Aynı zamanda Sancaktepe'de İstanbul için ikinci bir şehir hastanesi çalışması var. Ayrıca Maltepe Başıbüyük'teki Marmara Üniversitesi'nden afiliye olduğumuz, bizim işletmesini yaptığımız Sağlık Bakanlığının bir hastanesi var. 600 yataklı, acil hizmetlerini vermeye başladı. Bunu da Maltepe'deki vatandaşlarımızın bilmesini isteriz. Buraya rahatlıkla gidip hizmet alabilirler. Çünkü küçük bir hastanemiz vardı orada, şimdi ona ilave olarak (Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi) Asaf Ataseven Hastanesi tam kapasite çalışmaya başladı."
0 Yorum:
Yorum Bırakın