Yükleniyor
Yükleniyor
Türk Eğitim-Sen, öğretmenlerin mevcut eğitim sistemi ve uygulamaları hakkında düşüncelerini, yaşanan sorunları ortaya koymak amacıyla ‘Ekonomiye, Mesleğe, Eğitim Yönetimine ve Öğretmenlik Meslek Kanunu’na Yönelik 24 Kasım Öğretmenler Günü Raporu’ konulu anket gerçekleştirdi. 10 ayrı internet sitesi üzerinden 14-18 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilen ankete 21 bin 412 eğitim çalışanın katıldığı belirtildi.
‘ÜCRETLER TEMEL GİDERLERİ KARŞILAMADA YETERSİZ’
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, ankete ilişkin DHA’ya yaptığı açıklamada, ankette öğretmenlerinin yaşadığı sorunları açık bir şekilde ortaya koyan çarpıcı verilen elde ettiklerini söyledi. Geylan, “Ankette yer alan bir konu, öğretmenlerimiz maalesef ekonomik açıdan gerçekten hayat standartlarını yakalayabilecek koşulda yaşayamıyorlar. Öğretmenlerimize şunu sorduk; ‘Ay sonu geldiğinde almış olduğunuz maaşta cebinize ne kadar para kalıyor?’ Yüzde 87,50’si ‘ay sonunda cebimde maalesef para kalmıyor’ cevabını vermiş. Bu aldığını ücretle ay sonunu getiremiyor demektir. Yüzde 42,70’i ‘aylık kredi kartı borcumun tamamını ödeyemiyorum’ cevap vermiş. Bu da ciddi bir rakamdır. Almış olduğu ücreti giyim, barınma, ısınma, gıda masraflarında ‘hangi kaleme daha çok harcıyorsun’ diye sorduk. Yüzde 86’sı ‘ücretimin yüzde 86’sını gıdaya ayırabiliyorum’ cevabını vermiş. Neredeyse öğretmenlerimiz aldığı ücret ile ancak beslenmesini karşılayabiliyor. Gerçekten öğretmenlerimizin ücretlerinin temel giderlerini karşılamada yetersiz kaldığını anket sonuçları ortaya koyuyor. Öğretmenlerimizin yüzde 39,50’si kirada oturduğunu belirtmiş. ‘Kendi evimde oturuyorum’ diye meslektaşlarımızın yüzde 47’si de ‘kredi çektim, kredi borcumu ödüyorum’ diyor. Yüzde 14’lük bir kısımda mesleklerinin dışında ek iş yaparak maaşlarının eksik kalan yönlerini tamamlamaya çalıştıkları ifade ediliyor. Bu da önemli bir sonuç olarak gözükmektedir” diye konuştu.
‘ÖĞRETMENE DEĞER NOKTASINDA TOPLUMU DUYARLI OLMAYA DAVET EDİYORUM’
Başkan Geylan, ankette öğretmenlerin sadece ekonomik değil eğitim süreçlerine dair tespitlerinin de yer aldığını ifade ederek, “Öğretmenlerimizin yüzde 80,30’u toplum nezdinde öğretmenlik mesleğinin hak ettiği değeri görmediğini ifade ediliyor. Buradan topluma çağrıda bulunuyorum; öğretmene verdiğimiz değer aslında çocuklarımıza verdiğimiz kıymettir. Çocuklarımız, öğrencilerimiz ailesinden daha fazla öğretmeni ile vakit geçiriyor. Çocuklarımızın yetişmesinde, akademik ve karakter gelişiminde, kişilik oluşmasında öğretmenin rolü tartışılmazdır. ‘Gelin öğretmenlerimize hak ettiği değeri verelim.’ Öğretmene değer noktasında toplumu daha duyarlı olmaya davet ediyorum” dedi.
‘ÖĞRETMENLERİMİZ BU KONUYLA İLGİLİ ÇOK RAHATSIZ’
Geylan, öğretmenlere ankette ‘mesleğinizi ifade ederken en çok hangi olumsuzluğu yaşıyorsunuz’ şeklinde soru sorduklarını belirterek, “Yüzde 46,50’si özellikle eğitim yöneticileri tarafından objektif, adil davranmadığı yandaş ve kayırmacılığın maalesef hala devam ettiğini en önemli sorun olarak ortaya koymuşlar. Öğretmenlerimiz bu konuyla ilgili çok rahatsız. Bu konuyla ilgili de eğitim ve kamu yöneticilerine sesleniyorum; ‘bakın öğretmenlerimiz bir tespit yapmış, siyasal, sendikal ya da sosyal başka nedenlerle ayrımcılığa müsaade etmeyin. Bu öğretmenlerimizin motivasyonunu ve çalışma huzurunu bozan temel bir etken olarak anketimizde ortaya çıkmıştır. Bu noktada kamu ve eğitim yönetimine de büyük görev düşüyor diye düşünüyorum” diye konuştu.
‘BÜYÜK BİR KISMI ÇOCUKLARININ DA ÖĞRETMEN OLMASINI İSTEMİYOR’
Geylan, ankete katılanların yüzde 42,10’unun tekrar meslek seçme imkânı olsaydı öğretmenliği kesinlikle seçmeyeceği ifade edildiğini kaydederek, “Bunun nedeni de hakikatli değer görmemesi, ekonomik açıdan öğretmenlerimizin insani bir yaşam standardını sürdürebilecek bir gelirden mahrum kalmalarıdır. Bu noktada hükümetimize çağrıda bulunuyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 2023 bütçesi tamamlanmak üzere. Ay sonunda gelen kurula gelecek. ‘Gelin, yılbaşından itibaren bütün öğretmenlerimizin, eğitim çalışanların ve hatta kamu çalışanlarının insanca yaşayabileceği standartta bir gelire kavuşması noktasında tedbirleri ivedilikle hayata geçirelim.’ Ayrıca ankete katılan öğretmenlerin büyük bir kısmı çocuklarının da öğretmen olmasını istemiyor. Maalesef yüzde 71,40’ı ‘çocuğumun öğretmen olmasını istemiyorum’ demiş. Bunun nedeni öğretmenlik mesleğine karşı sempatinin yok olması değil. Öğretmenlerimizin bugün yaşamış olduğu ekonomik ve sosyal problemlerin çözüme kavuşturulmadan her geçen gün artarak devam etmiş olması. Şu an yaşadığı ekonomik ve sosyal sıkıntıların çocuklarının da yaşamasını istemedikleri için bu cevabı vermişler” dedi.
‘ÖĞRETMENLERİMİZİN YÜZDE 85,30’U KANUNUN BEKLENTİLERİ KARŞILAMADIĞI İFADE ETTİ’
Geylan, 3 Şubat’ta kabul edilen 14 Şubat’ta resmî gazetede yayımlanıp yürürlüğe giren Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu hatırlatarak, şunları söyledi:
“Türk Eğitim-Sen olarak Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılmış olmasını bir mevzi ve olumlu bir adım olarak görüyoruz ve destekliyoruz. Ancak şunu ifade ediyoruz; Öğretmenlik Meslek Kanunu içeriği itibariyle öğretmenlerimizin beklentilerini karşılamaktan uzak kalmıştır. Nitekim bu konu bizim anketimize de yansımıştır. Ankete katılan öğretmenlerimizin yüzde 85,30’u kanunu olumlu bulmakla birlikte kanunun beklentileri karşılamadığı ifade edilmiştir. Adı, Öğretmenlik Meslek Kanunu olan kanunumuzun öğretmenlerimizin muhatap olduğu bütün süreçleri ve mevzuatı tek çatı altında toplaması gerekiyordu. Maalesef kanunumuz bu anlamda eksik kalmıştır. Birkaç hususla alakalı düzenleme getirilmiştir. Onun dışında öğretmenlerimizin istihdamı, yetiştirilmesi, atama usulleri, nakilleri, izinleri, elveriş koşullarda çalışan öğretmenlerimize birtakım ilave tedbirlerin getirilmesi, şiddete yönelik alınacak tedbirler bakımında eksik kalmıştır. Şimdi sıra Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun eksiklerinin giderilmesi noktasında Millî Eğitim Bakanlığı’nın ve yasa koyucunun atacağı adımlara gelmiştir. Biz Türk Eğitim-Sen olarak önümüzdeki haftalarda Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun içeriğine dair ‘ne olmalı, neler ihtiva etmeli’ noktasında bir çalıştay yaparak hem Millî Eğitim Bakanlığı’na hem de yasa koyucuya bir projeksiyon sunacağız. Bu noktada beklentimiz 2023 yılı içerisinde yürürlüğe giren Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun içeriğinin öğretmenlerimizin beklentileriniz karşılayacak şekilde doldurulması noktasında adım atılması olacaktır. Bu noktada bir her türlü katkıyı vermekten imtina etmeyeceğiz.”
0 Yorum:
Yorum Bırakın