Yükleniyor
Yükleniyor
Arkadaşları Onur Yaser Can'ın hayat dolu, neşeli bir insan olduğunu ve polis tarafından gözaltına alınmasından sonra 3 hafta içerisinde psikolojisinin bozulduğunu söylediler. Kardeşi Ezgi Sevgi Can duruşma sonrasında yaptığı açıklamada, "Bu bir ailenin örgütlü bir işkence neticesinde tek tek yok edilmesi davasıdır demeye, hepinizi tekrar çağırıyorum" dedi.
İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün görülen duruşmaya, tutuksuz yargılanan Hakan A., Onur Ü. ve Yunus B. Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Şikayetçi Ezgi Sevgi Can ile tarafların avukatları da duruşmada hazır bulundu. Duruşmaya ayrıca CHP İstanbul Başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP Milletvekili Mahmut Tanal ve TİP Milletvekili Ahmet Şık da izleyici olarak katıldı.
ARKADAŞLARI DİNLENDİ
Duruşmada, Onur Yaser Can'ın arkadaşları tanık olarak dinlendi. Onur Yaser Can'ın üniversite arkadaşı olduğunu söyleyen tanık Baki Burak Acıl, "Ev arkadaşlığı da yaptık. Benim gibi hayat doluydu. 3 hafta içerisinde nasıl o hale geldi şaşkınım anlayamadım. Gergindi. Takip edildiğini söylüyordu. Her buluşmamızda bakışları yardım dileyen şekildeydi. Çaresizdi. Uzun yıllardır tanıyorum arkadaşımı, psikoloji 3 hafta içinde nasıl bozuldu biz gerçekten anlamadık. Muhbir yapılmak istendiğini söyledi. Beni satıcı mı, muhbir mi yapmaya çalışıyorlar anlamıyorum demişti" dedi. Onur Yaser Can'ın yakın arkadaşı olduğunu söyleyen tanık Mustafa Çiçek, "Üniversitede tanışmıştık. Olay öncesinde çalıştığı işten memnun, neşeli, hayat dolu bir insandı. Olgun bir insandı. 3 hafta içinde görüştüğümüzde tekrar ifadeye çağrıldığını söyledi. Ailesinin haberdar olmasını istemiyordu. Çok durağanlaşmaya başladı, bu gittikçe ilerledi. 'Bu mevzu nedir neden seni bu kadar sıkıştırıyor' dedim. İkinci haftadan sonra yüzünü göremedik zaten. İkinci defa ifadeye çağrıldığını biliyordum" dedi.
"ÜÇÜNCÜ KEZ ÇAĞRILDI"
Emrah Özgül de, "Yaser üniversite arkadaşımdı. Hayat doluydu. Müzik yapıyordu, spor yapıyordu, sanatsal etkinliklerde bulunuyordu. İstanbul'da iş bulduktan sonra ev arkadaşı olduk. Araçtan indiği an duvara yaslamışlar. Emniyete götürülüp ifadesi alındı. Gece yarısı eve geldi. O gün alındığında çırılçıplak soyulmuş. Yüzü duvara döndürülmüş çömelip kalkması istenmiş ve sözlü hakaretlere uğramış. Tekrar Yaser'i tutanakta tarih hatası olduğu gerekçesiyle emniyete çağırdılar. Bir tutanağın altına imza atması istenmiş. Loş bir ortamda tam okuyamamış. Birkaç plaka ismi görmüş. Sonraki günlerde takip edildiğini söylemeye başladı. Polisin eve baskın yapacağından korktuğunu, iş yerinin ve ailesinin duyacağından korkuyordu. Böyle bilinmek istemiyordu. Polis tarafından üçüncü kez çağırıldı" diye konuştu.
Tanık Aziz Köse ise polis tarafından yakalandıktan sonra Onur Yaser'in değiştiğini, şoku atlatamadığını belirterek "Her ifadeye gittiğinde yaşadığı korku ve yılmışlık çok yüksekti. 2 kere gittiğini biliyorum. Üzerinin aranması ve çıplak aranması onu çok etkilemişti ve yan nezarethaneden gelen 'yapmaaa' şeklindeki bağrışmaların onu çok etkilediğini biliyorum. Rızası dışında yazmadığı şeylere imza attırıldığını, tutanakta yazan plakaları bilmediğini söyledi bize" dedi.
"İNTİHARA SÜRÜKLEMEDEN DE SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULSUN"
Tanık ifadelerinin söz verilen Onur Yaser Can'ın kardeşi Ezgi Sevgi Can ise "Bu davanın konusu evrakta sahtecilik evet ama polislerin bu suçun ne amaçla işlediklerinin sorulmasını istiyorum. Burada bir amaç olduğu kesin. Kötü muamele suçunu gizlemeye bir amaçtır bu sahtecilik suçu. Bir tehdit ve baskı aracına dönüşmüştür. Bu çocuğun 15-20 gün boyunca üzerinde baskı yapmışlardır, 'Bize istediğini vermediğin takdirde seni satıcı olarak bile gösterebiliriz' demişlerdir. Ölümüne kadar takip etmişlerdir. İşkence, kötü muamele, intihara sürükleme, delil karartma ve sahtecilik suçlarından suç duyurusunda bulunmasını istiyorum. Bunlar hayat dolu bir çocuğu intihara sürükleyen bir suç örgütü. Ağabeyim hayattan vazgeçecek bir insan değildi. Hayatla derin bağları vardı. 28 yaşında hayatının baharında bir insandı. İnanılmaz yetenekli bir mimardı. Aklı başında bir insandı" dedi.
TANIK BEYANLARI TAMAMLANINCA DOSYA MÜTALAAYA GÖNDERİLECEK
Mahkeme heyeti, tanık beyanları tamamlandıktan sonra dosyanın mütalaaya gönderilmesine karar verdi. Sanıkların tutuklanması taleplerinin reddine karar veren heyet, duruşmayı erteledi.
EZGİ SEVGİ CAN: "MÜCADELEMİZİ KARARLILIKLA SÜRDÜRECEĞİZ"
Duruşma sonrasında basın açıklaması yapan Onur Yaser Can'ın kardeşi Ezgi Sevgi Can, üçüncü duruşmanın yapıldığını belirterek "Mahkeme evrakta sahteciliği münferit şekilde değerlendirmeye devam ediyor maalesef. Bunun bir işkence davası olduğunu tam olarak kabul etmiş değil, fakat biz mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz" dedi. Can, "Herkesi buraya desteğe bekliyorum. Bu bir işkence davasıdır demeye. Bu bir ailenin örgütlü bir işkence neticesinde tek tek yok edilmesi davasıdır demeye, hepinizi tekrar çağırıyorum" diye konuştu.
OLAYIN GEÇMİŞİ
ODTÜ Mimarlık Fakültesi mezunu Onur Yaser Can'ın, 2 Haziran 2010 tarihinde, İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde narkotik polisleri tarafından gözaltına alınmıştı. İfadesi alındıktan sonra serbest bırakılan Can, 2 gün sonra tutanaklarda eksiklik olduğu gerekçesiyle yeniden karakola çağırmış, 23 Haziran'da karakola gitmiş ve aynı gün intihar etmişti. Onur Yaser'in annesi Hatice Can, oğlunun cebinde gözaltındayken kötü muamele gördüğü ve çıplak aramaya maruz kaldığını anlatan bir not bulmuştu. Ardından polisler hakkında şikayetçi oldu. Anne Hatice Can, oğlunun ölümüne dayanamayarak 4 yıl sonra 2014 yılında intihar etmişti. Baba Mevlüt Can ise 2019 yılında sağlık sorunları nedeniyle hayatını kaybetmişti. İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinde 2 polis hakkında 'evrakta sahtecilik' suçundan dava açılmış, yargılama sonucunda 2 polise 2'şer yıl 6'şar ay hapis cezası verilmişti. Yargıtay'ın bu cezayı bozması üzerine 2 polis yeniden yargılanarak 6'şar yıl 5'er ay 15'er gün hapis cezasına çarptırılmıştı.
17'ŞER YIL HAPİS CEZASI İSTENİYOR
İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi, ayrıca 4 polis ve 1 bilirkişi hakkında da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuştu. İstanbul Valiliği soruşturma izni vermemiş, Onur Yaser'in kardeşi Ezgi Sevgi Can, istinafa başvurarak valiliğin kararını kaldırmıştı. Temmuz 2021'de valiliğin 'soruşturma izni verilmemesi' kararının kaldırılmasının ardından 4 polis ve 1 bilirkişi hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca dava açıldı. 4 polis ve 1 bilirkişi hakkında 'Resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme', 'Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği' suçlarından toplamda 6 yıl 6'şar aydan 17'şer yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması isteniyor.
0 Yorum:
Yorum Bırakın