Obezite sıklığı 30’lu yaşlarda artış gösteriyor

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerine göre, dünya genelinde 1 milyardan fazla aşırı kilolu veya obezite hastası bulunurken 2035’te bu sayının 4 milyarı aşacağı tahmin ediliyor. Obezite yaş dağılımına göre incelendiğinde ise 30’lu yaşlarda obezite sıklığı artarken 45-65 yaşları arasında zirve yapıyor. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde obezitenin her geçen gün artış gösterdiğini kaydeden uzmanlar Avrupa Obezite Günü kapsamında açıklamalarda bulundu.


1090 Görüntüleme

vrupa Obezite Günü dolayısıyla açıklamalarda bulunan Medicana Sağlık Grubu hekimleri, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre; dünyada 1,9 milyar fazla kilolu ve 650 milyon obez birey bulunduğunu; 18 yaş üstü yetişkin nüfusta Türkiye, yüzde 32 obezite görülme oranıyla Avrupa'da ilk sırada yer aldığına dikkat çektiler. Türkiye’de her üç kişiden birinin (20 milyon birey) obez olduğunu; kadınlarda obezite görülme sıklığı yüzde 40 iken, erkeklerde bu oranın yüzde 20 olduğunu söylediler. Yaş dağılımına göre incelendiğinde obezite sıklığının 30’lu yaşlarda arttığı, 45-65 yaşları arasında zirve yaptığı görüldüğünü belirttiler ve obezite ile ilgili bilgiler verdiler.  


 

HALK SAĞLIĞINI TEHDİT EDİYOR 


 

Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı açıklamalara göre 2035 yılında 4 milyardan fazla insanın obez olacağı ihtimalinin çok ürkücü olduğunu belirten Medicana Ataşehir Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Babek Tabandeh, “Obezite dünyada ve ülkemizde giderek artan ve halk sağlığını tehdit eden sağlık sorunları arasında üst sıralarda yer alıyor. Tıp teknolojilerinin her geçen gün gelişmesi ile kronik birçok hastalıkta olduğu gibi obezite tedavilerinde de yüz güldüren sonuçlar aldığımız yöntemler var artık. Diyabet, kalp ve damar hastalıkları, nörolojik rahatsızlıklar hatta kanser gibi pek çok sağlık sorununa sebep olabilen obeziteye son vermek için kullanılan yöntemler arasında obezite cerrahisi de yer alıyor” dedi.  


 

OBEZİTE CERRAHİSİNDE ROBOT KULLANIMI ÖNEM TAŞIYOR 


 

Laparoskopik ve robotik cerrahi ile yapılan ameliyatların hastanın normal yaşamına dönüşünde ve devam eden süreçte önemli bir konfor oluşturduğunu belirten Op. Dr. Tabandeh, “Robot yardımlı cerrahi olarak da tanımlanan bu yöntemde ameliyatı robot değil doktorun kendisi robotun kollarını kontrol ederek yapmakta ve diğer yöntemlere göre çok daha hassas bir şekilde ameliyat yapabilmektedir” diyerek obezite cerrahisinde robotun önemini şöyle açıkladı:  


 

“Obez ve hatta süper obez (aşırı şişmanlık sorunu olan) bireylerin ameliyatları sırasında karın içindeki alanı şişirerek genişletmek daha zor olabiliyor. Basıncı çok arttırmak ise anestezi üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Dar alanda kısıtlı çalışma ve hareket zorluğu ile birlikte enstrümanlara fazladan binen karın duvarı ağırlığı da ilave olduğunda uygulamada zorluklar ortaya çıkar. Buna büyük ve yağlı organlar, büyük karaciğerin alanı daraltması ve organların esnekliklerindeki azalma da ilave olması ile zarif işlemlerin yapılması özellikle mide ve bağırsaklar arasında yeni yolların inşa edilmesi daha zor ve riskli hale gelmektedir. Robotun kullanımı ile daha dar alanda hareket kısıtlamalarının azlığı, karın duvarı ağırlığının etkisinin robotla ortadan kalkması ve aletlere yük binmemesi ile bu zorluklar önemli ölçülerde aşılmaktadır. Birçok branşta doktorların faydalandığı bu robotik cerrahi sisteminin teknik özelliklerinden kısaca bahsedecek olursak 3 boyutlu ve yüksek çözünürlüklü kamerası cerrahi alanı 10 kata kadar büyütebilmekte, bu sayede doktora çıplak gözle gördüğünden daha fazlasını sunmaktadır. 1 cm’den küçük (8mm) kesiler ile yapılan bu cerrahide kullanılan enstrümanlar doktorun el hareketlerini birebir yansıtmakta, 540 derece dönüş kabiliyeti sayesinde de doktorun kendi eliyle ulaşamayacağı dar alanlarda rahatça çalışabilmesini mümkün kılmaktadır. Ayrıca, minimal invaziv obezite cerrahisinde en sık kullanılan aletlerden olan ve dokuların birbirinden ayırmak için kullanılan stapler yani dokuları keserek otomatik olarak kapatan (zımbalayan) aletin robotik cerrahide kullanılan formu saniyede 1000’den fazla ölçüm yaparak doku kalınlığına uygun akıllı bildirimlerle doktorun daha sağlam ve güvenilir bir doku hattı oluşturmasını sağlamaktadır.” 


 

UZUN SÜRELİ VE KRONİKLEŞEN AĞRILAR 


 

Obezitenin başta tip 2 diyabet olmak üzere, hipertansiyon, kalp hastalığı, yağlı karaciğer hastalığı gibi birçok kronik hastalığa da beraberinde getirdiğinin altını çizen Medicana Çamlıca Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Erdal Dilekçi, “Fazla kilo vücut ağırlığımız taşıyan omurga, kalça, diz ve ayak bileği eklemlerinde aşırı yük binmesi nedeniyle oluşan aşınma sonucunda kireçlenme, kas ve yumuşak dokularda yapı değişikliklerine, kas gücü azalmalarına neden olabilmektedir. Kas-kıkırdak-eklem yapılarının olumsuz etkilenmesi ve ağrılar sonucu obez kişilerin yürüyüşleri bozulmakta, fiziksel aktivitelerini yapamaz hale gelmekte ve kişileri eklem kıkırdaklarının harabiyet meydana gelmektedir” dedi.  


 

Dilekçi açıklamasının devamında, “Fazla kilo nedeniyle tendinit denilen tendon iltihapları, ayak bileklerinde incinme, sıkça topuk dikeni ve düz taban gibi rahatsızlıklar nedeniyle uzun süreli ve kronikleşen ağrılar görülmektedir. Diğer taraftan obezite vücutta düşük enflamasyona yol açtığı için eklem sıvılarında iltihaplanma, romatizma hastalıklarında semptomların ağırlaşmasına neden olmaktadır. Bunula birlikte fazla ve/veya aşırı kilo fiblomiyaljiyi de tetiklemektedir. Fiziksel olarak aktif, esnek ve güçlü olamadıklarından dolayı normal kilolu fibromyalji hastalarına göre daha fazla uyku problemleri çekerler, daha fazla kulunç adı verilen tetik noktalara, kronik boyun - sırt ağrılarına, daha fazla anksiyete ve depresyon bulgularına sahip olurlar ve hastalığı çok daha şiddetli hissederler” dedi.  


 

Günümüzde obezitedeki artış nedeniyle dizlerde kireçlenmelerinde yaştan bağımsız artış görüldüğünü belirten Doç. Dr. Erdal Dilekçi, “Son 30 yılda da bu oranın artmasındaki en önemli neden obezite, yani şişmanlık. İnsanlar gittikçe kilo alıyor, dünya obez hale gelmeye başladı. Kireçlenmenin yanı sıra duruş ve yürüyüş bozukluklarını da çok sık görmeye başladık. Yapılan çalışmalar obez kişilerin yürüyüş karakterinde normal kilolulara oranla ciddi değişikliler olduğunu göstermiştir. Adım aralığı kısalırken, yürüme hızı ve tek bacak üzerinde durması süresi ile bacağa yüklenme miktarı artmaktadır. Yürüme sırasında veya ayakta yapılan aktivitelerde obez kişilerin ayak tabanına binen yükte ciddi artış olduğu bilinmektedir. Kilo ve hareketsizliğe bağlı gelişen bu bozuk yürüyüş tipi, kas-kıkırdak-eklem yapılarının olumsuz etkilemesi ve ağrılar, fiziksel aktivite yapamayacak hale getirmektedir. Diyet ve egzersiz dışında obez hastalar maruz kaldıkları kas-eklem-tendon ve bağ rahatsızlıklarının tedavisinde fizik tedaviden faydalanabilirler. Ayrıca diz kalça ayak bileği gibi eklem kıkırdaklarının tamir mekanizmalarını harekete geçiren hyalüronik asit, PRP, ozon gibi eklem içine yaptığımız enjeksiyon tedavilerinden yarar görebilirler” dedi.  


 

YAŞAM SÜRESİNİ KISALTIYOR 


 

Çağımızın en büyük toplum sağlığı sorunlarından biri olduğunu belirten Beslenme ve Diyetetik Uzmanı Dyt. Maria Tanoğlu Abdülmesih ise" Obezite ile mücadelede en önemli konulardan biri, yeterli ve dengeli beslenmektir. Dengeli beslenme sağlığı korumak, geliştirmek ve yaşam kalitesini yükseltmek için vücudun gereksinimi olan besin öğelerini yeterli miktarlarda ve uygun zamanlarda almak için bilinçli yapılması gereken bir davranıştır" diye konuştu. 


 

Çağımızın hastalığı olarak kabul edilen obezitenin insan yaşam süresini belirgin olarak kısalttığını dile getiren Abdülmesih, "Obezite; insan vücudunda yağ kütlesi miktarının kemik, kas ve su gibi diğer bileşenleri içeren yağsız kütleye göre aşırı miktarda artmış olması durumudur. Diğer bir tanımla, vücut kütlesinin boy uzunluğuna göre çok daha fazla olması olarak belirtilebilir" ifadelerini kullandı. 


 

Obezite ile mücadelede en önemli konulardan birinin yeterli ve dengeli beslenmek olduğuna dikkat çeken Abdülmesih, "Dengeli beslenme, sağlığı korumak, geliştirmek ve yaşam kalitesini yükseltmek için vücudun gereksinimi olan besin öğelerini yeterli miktarlarda ve uygun zamanlarda almak için bilinçli yapılması gereken bir davranıştır. Maalesef obezite problemi olan hastalarda beslenme süreci tamamen değişmekte ve dengesiz beslenme alışkanlıkları gün geçtikçe artmaktadır" şeklinde konuştu.   


 

Dyt. Maria Tanoğlu Abdülmesih, obezitenin, duygu durum bozuklukları ve depresyonu da ileri derecede tetiklediğini belirtti. Artık ilerleyen teknoloji ile birlikte obezite ile mücadelede çok etkin ve kısa sürede güzel sonuçların kolaylıkla alınabildiğini vurguladı. 

Yazar

ertehaber.com

0 Yorum:

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *