Numan Kurtulmuş: ‘Helalleşelim’ Demek Ucuz Bir Siyaset Bezirganlığından Öteye Geçmez

AK Parti Genel Başkanvekili Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, “Türkiye’de sosyal barışın sağlanması bakımından ve yapılan hatalardan arınmak anlamında bir helalleşmeden bahsediliyorsa bunun CHP’ye yarar sağlayacağı kanaatindeyim. Helalleşme samimiyetle ortaya konulacaksa önce samimiyetle bir özür dilenmesi şarttır. Kuru kuruya ‘helalleşelim, bu işi kapatalım’ demek ucuz bir siyaset bezirganlığından öteye geçmez” dedi.


461 Görüntüleme

 

AK Parti’li Numan Kurtulmuş, Samsun'da basın mensuplarıyla bir araya geldi. Türkiye gündeminin oldukça yoğun olduğunu ifade eden Kurtulmuş, “Türkiye’nin ikinci partisinin genel başkanının gündeme getirdiği helalleşme meselesi var. Biz insanların samimiyetini sorgulama makamında değiliz ama samimiyetle helalleşmenin yapılması isteniyorsa, yani seçime dönük bir oy kazanma kaygısı değil gerçekten Türkiye’de sosyal barışın sağlanması bakımından yapılan hatalardan arınmak anlamında bir helalleşmeden bahsediliyorsa bunun CHP’ye yarar sağlayacağı kanaatindeyim. Ancak bu helalleşmeyi asla ortaya çıkan yanlışlardan özür dilemeden, geçmiş dönemde yapılan vahim hataların halkın gönlünden ve zihninden silinmesi için açıkça özür dilenmeden Türkiye’de helalleşme olabileceği kanaatinde değilim. ‘Sen hakkını bize helal et’ demek yeterli değildir. CHP’nin, toplumun çok değişik kesimlerinden hiç öykünmeden özür dileme sürecinin içine girmesi zorunludur. Önce 1960 darbesinin öncesi ve sonrasındaki CHP’nin davranışları noktasında herhalde Kılıçdaroğlu’nun partisinin kurumsal kimliği adına özür dilemesi gerekir. Yine Türkiye’nin çok yakın dönemde yaşadığı bir travma var. 28 Şubat süreci dolayısıyla da CHP’nin özür dilemesi zorunludur. Helalleşme samimiyetle ortaya konulacaksa önce samimiyetle bir özür dilenmesi şarttır. Kuru kuruya ‘helalleşelim, bu işi kapatalım’ demek ucuz bir siyaset bezirganlığından öteye geçmez” diye konuştu.

‘TÜRKİYE, İKİDE BİR SEÇİMLERİN TEKRARLANDIĞI DÖNEMLERİ GERİDE BIRAKTI’

Numan Kurtulmuş, “Türkiye’de muhalefet partileri, legal ve meşru gösterilerle hükümetin yerine kendilerinin iş başına gelmesi için her türlü siyasi faaliyeti yapabilir. Bundan da memnun oluruz, çünkü asıl olan sokakların zehirlenmeden demokratik taleplerin yerine getirilmesidir. Ancak zamanlama itibariyle bazı konuların çok manidar olduğunu belirtmek isterim. Türkiye’nin ikinci partisinin, bugün ne yazık ki cezaevinden atılan twitlerle ya da terör örgütünün gölgesindeki siyaset merkezlerinden dile getirilen fikirlerle üst üste örtüşen adımlar atması manidardır. Irak ve Suriye tezkeresiyle ilgili olarak terör örgütünün karar mercilerinden gelen ‘bu tezkereye hayır denmesi gerekir’ görüşünün hemen arkasından Türkiye’nin ikinci partisi, tezkereye hayır oyu vermedi mi? Bu süreçte muhalefet tabii ki hükümetin iş başından uzaklaşmasını ister. Bugün CHP, hiçbir plan ve projesi olmayan bir partidir. Milletimiz her seçimde sandıkta CHP’ye sittin sene haddini bildirmiş ve ona iktidar yüzünü göstermemiştir. Ben milletimizin aynı feraseti önümüzdeki dönemde de ortaya koyacağı kanaatindeyim. Türkiye, ikide bir seçimlerin tekrarlandığı, hükümetlerin 18 ayda bir değiştiği dönemleri çok geride bıraktı. Türkiye, bu yanlış tecrübelerden çıkardığı dersle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçti. Bundan sonra da seçimleri vaktinde yapmak noktasında yoluna devam edecektir, onun için muhalefet her gün miting yaparak, ‘seçim istiyoruz’ diyebilir ama Türkiye’de seçimler 2023 yılında yapılacak” dedi.

‘ÖNCELİK MESELESİNE GÖRE VATANDAŞLARIN TALEPLERİ KARŞILANIR’

EYT’yle ilgili de açıklama yapan Kurtulmuş, “Vatandaşların talepleri dinlenir, bunlar içerisinde meşru olanlar eldeki imkanlarla değerlendirilir. Milletimizin konuştuğu ama hükümetimizin bilmediği hiçbir konu olamaz. Bunların hepsi konuşulur ve tartışılır. Eldeki imkanlar, rasyonel şartlar ve öncelik meselesine göre en makul şekilde vatandaşların talepleri karşılanır. Ekonomi sadece bir paralele bakılarak değerlendirilemez, çok yönlü ve kapsamlı bir konudur. Faiz, dolar, yatırım, istihdam, enflasyon da bunlardan bazılarıdır. Bizim tezimiz şudur: Türkiye ekonomisinin şu an geneline baktığınız zaman ekonominin hangi yönelimini tercih ettiğinizle ilgilidir. Biz Türkiye’de üretimi, istihdamı, ihracatın ve yatırımın olduğu bir ekonominin çok daha refah olduğunu düşünüyoruz. Bugün dünya üzerinde kişi başı milli gelirin 40 bin dolar, 50 bin dolar seviyelerinde olan çok zengin ülkeler var. Bu ülkelerin hiçbirinin dünya ekonomisinde ismi okunmaz, paraları olmadığı için değil bu, ülkelerin dünya pazarlarında ürettiği mal sayısı az olmadığı içindir. Türkiye, bu yolda ilerliyor. Bugün Türkiye, birçok makine teçhizatı, elektronik aletler üretiliyor. Örneğin, Samsun’dan 1 milyar dolara yakın ihracat yapıldı. Bu devasa bir şeydir. Şimdi F-35 tartışmaları yapıyoruz. F-35 meselesi, biliyorlar ki Türkiye bu şekilde devam ederse çok kısa bir süre sonra uçak motorunu yapabilecek bir ülke olacaktır. Artık Türkiye bugün geldiği potansiyel itibariyla kendi hava savunma sistemini kurabilecek ülkelerden birisi haline gelmiştir. Tüm bunlar güçlü ülke emareleridir. Evet, zor bir dönem geçiriyoruz, hayat pahalılığı yaşıyoruz ve bunu telafi etmek için dar gelirli vatandaşlarımıza destek veriyoruz. Elimizdeki imkan neyse seferber ediyoruz” diye konuştu.

Yazar

ertehaber.com

0 Yorum:

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *