Yükleniyor
Yükleniyor
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir; Dışişleri Bakanlığı’nın 2022 yılı Bütçesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldığı konuşmasında; “Uzun zamandan bu yana ticari savaşlar, toplumsal hareketlilikler, rejim değişiklikleri, enerji ve ekonomik krizleri, sınırı aşan göçler, salgın hastalıklar, terör eylemleri, kaybolan devlet otoritereleri gibi çok farklı konu başlıkları doğrudan yahut dolaylı olarak ülkeleri etkilemeye başlamıştır.” dedi.
DÜNYA ÇOK KUTUPLU BİR DÖNEMİN İÇERİSİNDEDİR
Artık Dünya’da tek bir ülke yahut kesimin egemen olmadığı ancak yükselen ve gelişen yeni güç merkezleriyle çok kutuplu bir dönemin içerisinde yer aldığını belirten Özdemir; “Yaşanması giderek daha fazla mecbur hâle gelen bu dönüşüm, yeni koşullara en hızlı şekilde adapte olabilen refah, huzur ve istikrara dayalı politikalarda en makul şartları sunabilen, diğer yandan oluşan yahut oluşabilecek risk ve tehditlere karşı rekabet gücü yüksek ülkelerce şekillendirilecektir. İşte, bu şartlarda ülkemizin sahip olduğu potansiyeli geliştirmesi önem arz ederken siyasi ve ekonomik istikrarımızı koruyup dünyanın geri kalanına da kendi yöntemlerimizle yeni düzene dair uygun şartları vaat edebilmemiz büyük önem taşıyor.” açıklamasında bulundu.
2021 YILI DIŞ POLİTİKAMIZ BU GÜNDEMLERLE ŞEKİLLENMİŞTİR
Türkiye’nin 2021 yılındadış politikası açısından yaşadığı bazı gelişmeleri ifade eden Özdemir; “Suriye ve Irak merkezi yaşadığımız terör ve göç sorunları, Doğu Akdeniz'deki egemenlik haklarımız, Kıbrıs meselesinde garantörlük hakkımızın gereklerini yerine getirme iradesi, Karabağ'da Ermenistan işgalinin son bulması ve Azerbaycan'ın hakkı olanı geri almasıyla birlikte Kafkaslarda barış ve istikrar ortamını hâkim kılmak için gayret ettiğimiz, Türk dünyası ülkeleriyle 21'inci yüzyıl gelecek vizyonumuz çerçevesinde müşterek gündemleri oluşturabilmek için beraberce çok ciddi mesafe katettiğimiz, Libya'nın huzura ermesi ve toprak bütünlüğünü muhafazası için katkı sağlamayı sürdürdüğümüz, Afrika'da hâlâ hâkim olmaya çalışan sömürgeci anlayışa karşın beraberce hareket edilmesi, başta Kudüs-ü Şerif olmak üzere Orta Doğu bölgesinin kanayan yaralarına yönelik insani yaklaşımımızla örnek ve öncü olduğumuz dönemi yansıtmıştır.” dedi.
FETÖ TERÖR ÖRGÜTÜYLE MÜCADELE AYNEN DEVAM ETMELİDİR
Türkiye’yi tehdit eden çevreler ve gelişmelere karşı teyakkuzda olma mecburiyeti olduğunu ifade eden Özdemir şöyle devam etti: “FETÖ terör örgütüyle mücadelede sergilenen diplomatik gayretler aynen devam etmeli, bu terör örgütünün bulunduğu ülkelerde başta finans sistemleri olmak üzere suç teşkil eden eylemlerine dikkat çekilmelidir. Yunanistan'ın gerek Adalar denizinde, gerekse Doğu Akdeniz'de ülkemizin hak ve menfaatlerini çiğneme girişimleri uluslararası hukuk ile ikili anlaşmaları yok sayan, bölgede tansiyonu yükseltme eğilimi taşıyan tutumlarına müsaade edilmemelidir.”
EGEMENLİĞİMİZ TARTIŞMA VE MÜZAKEREYE AÇIK DEĞİLDİR
Özdemir, Avrupa Birliğinin gerek Doğu Akdeniz gerekse Kıbrıs meselesinde uluslararası hukuku görmezden gelerek sürekli Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ni göz önünde bulundurarak haddi ve hakkı olmayan tutum benimsemesinin karşılığının olmadığını ifade ederek, “Egemenliğimizin hangi meseleyle ilgili de olursa olsun asla tartışma ve müzakereye açık olmadığı hassasiyeti korunmalıdır. Amerika Birleşik Devletlerinin PKK ve FETÖ terör örgütlerine destek vermeyi sürdürmesi müttefiklik ilişkileriyle bağdaşmadığı gibi, bugünlerde demokrasi kılıfına büründürülen bazı sözde vakıf, oluşum ve projelerle Türkiye'nin doğrudan hedef alınması ise asla kabul edilemeyecektir. Kirli amaç ve maksatların tamamı elbette bertaraf edilecek, Türkiye yolundan döndürülemeyecektir.” açıklamasında bulundu.
ORTAKLIKLAR STRATEJİK BAKIŞ AÇISIYLA GELİŞTİRİLMELİDİR
Karadeniz çevresinde nükseden gerginlik sıcak çatışma ihtimalini yükseltirken Türkiye’nin millî çıkarlarının ve bekasının sadece bu bölgede değil, diğer gelişmeler de dikkate alındığında müttefik kesimlerce değer görülmemeye devam etmesi hâlinde aynı oluşumların karar ve politikalarına riayet etme mecburiyetinin olmadığı gerçeğiyle yüzleşilmesi gerektiğini ifade eden Özdemir; “Karabağ'da elde edilen zafer sonrası Türk dünyasıyla canlanan ilişkilerimizin seyri 2040 vizyonu çerçevesinde ele alınırken enerji, ekonomi, askerî ve siyasi gündeme dayalı ortaklıkların stratejik bakış açısıyla geliştirilmesi son derece önemli olacaktır.” dedi.
TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi Özdemir,Çift başlı Selçuklu kartalının Türk Devletleri Teşkilatıyla anlamını bulurken Doğu ile Batı arasındaki küresel dengenin tesisinin yanında barışa ve istikrara katkı sunması açısından değerli sonuçlar da yaratabileceğini vurgulayarak, “Türklüğün yükselen güneşi, insanlığın insana yaraşır bir nizama ulaşmasını tesis edebilecek güç, erdem ve her türlü birikime sahiptir. Bu cihetle yükselen Türklük şuuru yeni yüzyılın hiçbir çevre nazarında yok sayamayacağı kudret ve itibara erişmeye adaydır. Sözlerime son verirken diplomasi alanındaki kahraman şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, hariciye teşkilatımızın çok muhterem mensuplarına başarılar diliyor, Türkiye'nin hak ve menfaatlerinin korunması hususunda üstün vazife şuuruyla gayret gösteren Dışişleri Bakanlığımıza tebrik ve teşekkürlerimi sunuyorum. Cenab-ı Allah yâr ve yardımcıları olsun.” ifadelerini kullandı.
0 Yorum:
Yorum Bırakın