Yükleniyor
Yükleniyor
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, TBMM Genel Kurulu'nda partisinin grubu adına 2022 mali yılı bütçesinin tümü üzerinde konuştu. Ekonomiyle ilgili hareketlenme sürecinde hükümetin verdiği sözleri yerine getirdiğini belirten Kurtulmuş, asgari ücreti işaret etti. Kurtulmuş, "Önümüzdeki süreçte de yeni yılla birlikte, geçen sene yapılan toplu görüşmeler sırasında elde ettikleri haklarla, memur kesiminin de inşallah bu yeni durumdan ortaya çıkan farklarının da hakkaniyetli bir şekilde verileceğini biliyoruz, ümit ediyoruz. Böylece çok geniş bir memur kitlesinin de yılbaşından itibaren daha rahat bir noktaya geleceğini tasavvur ediyoruz" dedi.
'SERBEST PAZAR EKONOMİSİ KURALLARINDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ'
Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve büyüme eksenli ekonomi politikasından asla vazgeçmeyeceğini belirterek, "Bunun için de bütün kaynaklarımızı seferber ederek yolumuza devam edeceğiz. Ancak bunu yaparken kimilerinin söylemeye çalıştığı gibi asla serbest pazar ekonomisinin kurallarından vazgeçmeyeceğiz. Türkiye sosyal politika donanımlı, gerçekten etik kurallarla çevrilmiş bir serbest pazar ekonomisi istikametinde yürüyüşünü sürdürecektir. Bunun altını kalın çizgilerle çiziyorum" diye konuştu.
'OHAL HADDİ AŞILMIŞ BİR LAF'
Kurtulmuş, bazı çevrelerce dile getirilen, 'ekonomik buhran' sözlerine katılmadığını söyledi. Ekonomik OHAL'den bahsedenlerin, haddini aştığını kaydeden Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kimilerinin, kıyıda köşede ekonomik OHAL'den bahsetmiş olması Türkiye'de ve Türkiye'yi dışarıdan takip eden çevrelerde önemli birtakım endişeleri ortaya çıkardı. Bir kez daha çok net bir şekilde söylüyoruz. Ekonomik OHAL gibi bir laf haddi aşan bir sözdür, kimsenin aklından geçmesin. Türkiye serbest pazar ekonomisi şartları içerisinde hareket ediyor. Ama şunu gördük, bir laf ortaya atıldı, özellikle sosyal medyada kimler kimler arkasından takıldı gitti. Dolayısıyla bunun altını çizerek ifade etmek istiyorum."
Kurtulmuş, yeni ekonomi politikalarına ilişkin, "Hukukun üstünlüğüyle işleyen bir piyasa düzeni, ekonomi modelimizin vazgeçilmez unsurlarındandır. Ekonomik kalkınma tezlerine baktığınız zaman, bazıları ekonomik kalkınmayla demokrasiyi birbirinin karşıtı gibi ortaya koyarlar. Türkiye'nin ekonomi tarihinin içerisinde ve bugün AK Parti hükümetlerinin geldiği noktada ekonomiyle demokrasi yan yana yürümek zorundadır. Asla İkinci Dünya Savaşı öncesinde gördüğümüz gibi, faşist Almanya'sında gördüğümüz gibi ekonomik gelişmeyi temin etmek için demokrasiden birtakım kısıtlamalara gidilmesi asla ve asla düşünülemez. Bunun için biz hem demokratik standartları yükseltmek hem de ekonomik olarak kalkınmayı sağlamak zorundayız. Bu da bizim ikinci temel çizgilerimizden biridir" değerlendirmesinde bulundu.
DIŞ ÇEVRELERİN MÜDEHALESİ
Dış çevrelerin, Türkiye ekonomisi üzerinde yaptığı yorum ve eleştirilere tepki gösteren Kurtulmuş, "Başta IMF olmak üzere, ekonomik gibi görünen ama siyasi vesayet düzenekleri kuran uluslararası kurumların ne söylediklerine asla itibar etmeyeceğiz. Sürdürülebilir bir kalkınma için mutlaka ve mutlaka Türkiye'de yüksek teknolojili ve katma değeri yüksek alanlardaki üretime önem vereceğiz. Bu yoldaki yürüyüşümüzü sürdüreceğiz çünkü biliyoruz ki yüksek teknolojiler aslında özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkeler, kalkınmakta olan ülkeler için büyük bir nimettir. Yüksek teknolojileri özellikle son on beş yılda çok iyi kullanan bir ülke olarak gelişmiş ülkelerle aradaki teknoloji açığını kapatıyor ve yolumuza devam ediyoruz. Bu çerçevede, hükümetlerimizin bundan sonraki ekonomi yürüyüşünde de temel özelliklerinden birisi mutlaka ve mutlaka yüksek teknoloji ve katma değeri yüksek alanlardaki yürüyüşü sürdürmektir" açıklamasında bulundu.
Kurtulmuş, politik yeni ekonomik adımlardan sürdürülebilir yeşil ekonomiyi ve bu anlamda yeşil ekonomik dönüşümü de merkeze alarak yola devam edeceklerini söyledi.
'HEPİMİZİN PARTİSİ BAŞKA OLSA DA HEPİMİZİN ORTAK PAYDASI TÜRKİYE'DİR'
Kurtulmuş, ekonomik gelişmelere vurgu yaparak, bu süreçte iktidar ve muhalefetin dayanışma içinde bulunması çağrısı yaparak şöyle dedi:
"Toplumda kaybedeceğimiz en önemli şey, toplumsal dayanışma ruhudur. Bu ruhu kaybetmemek için hep beraber çok güçlü bir dayanışma sergilememiz lazım. Birbirimizi eleştirebiliriz, birbirimize karşı sözler söyleyebiliriz. Sizin baktığınız yerden görülen, bizim baktığımız yerden başka görünüyor. Bu anlamda, dayanışmayı ortadan kaldıracak, hele hele husumet ve sokakları karıştırma anlamına gelecek sözlerden herkesin imtina etmesi lazım. Çünkü hepimizin partisi başka olsa da hepimizin ortak paydası Türkiye'dir, hepimizin vatanı Türkiye'dir. Bu süre içerisinde Türkiye'de de çok güçlü dayanışmalar ortaya çıktı. Öncelikle Türkiye'nin kadınlarını, Türkiye'nin öğretmenlerini, Türkiye'nin sağlık çalışanlarını, Türkiye'nin filyasyon ekiplerinde ter döken emektar insanlarını ve Türkiye'nin halka yardım etmek için cansiparane çalışan vefa gruplarının insanlarını; hepsini bu örnek dayanışma dolayısıyla kutluyorum ve her birinin emekleri unutulmaz emeklerdir."
0 Yorum:
Yorum Bırakın