Yükleniyor
Yükleniyor
İsrail'in Gazze'deki hastaneye düzenlediği ve aralarında çocuk ve kadınlarında bulunduğu 500'den fazla sivilin hayatını kaybettiği saldırının ardından, İsrail'in İstanbul Başkonsolosluğu önünde toplanan vatandaşlar saldırıyı protesto etti. Eylem sırasında Saadet Partisi İstanbul İl Başkan Yardımcısı Nuri Tüfekçi'nin babası Eshabil Tüfekçi kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Tüfekçi'nin cenazesi bugün Sultanbeyli'de bulunan Abdurrahmangazi Camii'nde ikindi namazında kılınan cenaze namazının ardından Abdurrahmangazi Mezarlığı'nda toprağa verildi. Cenaze törenine Sultanbeyli Kaymakamı Kemal Şahin, Saadet Partisi üyeleri ve çok sayıda aile yakını katıldı. Cenaze namazı öncesi Eshabil Tüfekçi'nin oğlu Saadet Partisi İstanbul İl Başkan Yardımcısı Nuri Tüfekçi konuşma yaptı. Tüfekçi konuşmasında, "Hepiniz babamı yakından tanıyorsunuz. Biliyorsunuz baba oğulluk ilişkisi dışında arkadaşlık ilişkisi yaşıyorduk. En son arkadaşlığımız da teşkilat arkadaşlığıydı. Babam dün akşam teşkilat toplantısından çıktıktan sonra ahilerimizin düzenlemiş olduğu protesto eylemine dahildi. İnsani reflekslerle isteyerek geldi. Burada da ruhunu teslim etti" dedi.
İSTANBUL VALİSİ GÜL, AİLEYE TAZİYE ZİYARETİNDE BULUNDU
İstanbul Valisi Davut Gül, mezarlığa gelerek aileye başsağlığı diledi. Gül, "Üzüntümüz büyük. Şimdi cenazeye eşlik ettik. Oğluna, yakınlarına taziyelerde bulunduk. Milletimizin başı sağ olsun. Hem Filistin'de hem de diğer yerlerde çok sayıda insan hayatını kaybetti. İsrail herhalde tarihte eşi benzeri ve görülmemiş bir katliam sergiliyor. Dün de İstanbulumuzda bir gösteri oldu. Buna sivil toplum kuruluşlarımız, bireysel olarak vatandaşlarımız katıldılar. Yaklaşık 80 bin civarında bir katılım oldu. Çok çok önemli bir kısmı kurallara uyan, demokratik tepkisini dile getiren vatandaşlarımızdı. Zaten vatandaşlarımızı oraya davet eden sivil toplum kuruluşlarının birçoğuyla da akşam görüşme şansımız oldu. Onlarla irtibat halindeydik. Çok az bir kesim maalesef polise taş atarak havai fişek atarak bir şekilde taşkınlık çıkararak oradaki binaların camını çerçevesini kırarak orada bir karışıklık çıkartmak istediler. Buna karşı da polislerimiz orantılı bir güç kullandı" dedi.
"DEMOKRATİK TEPKİYİ PROVAKE ETMEK İSTEYEN KİTLEYİ UZAKLAŞTIRMAK İSTEDİK"
Gül, "Sonuç itibariyle bizler yabancı misyonlar başta olmak üzere vatandaşların can ve mal güvenliğini korumak durumundayız. Orada da demokratik tepkinin gösterilmesinde hiçbir sıkıntı yok. Ama bir başkasını yıkmak yakmak istediğinizde, ona zarar vermek istediğinizde devlet olarak bunu engelleme durumundayız. Polislerimiz de o anlamda gaz kullandılar. Vatandaşları provoke etmek isteyen, demokratik tepkiyi provoke etmek isteyen kitleyi bir şekilde uzaklaştırmak istedik.
Onun neticesinde de bu toplantının kenarında bunu izleyen kendi oğlunun dediğine göre amcamızın rahmetli amcamızın. Gösterileri izliyormuş sandalyede oturarak. Kalbi sıkışmış hastaneye sevk etmişler ve vefat etmiş. Türkiye'nin bu anlamda duruşu belli. Sayın Cumhurbaşkanımız, milletimizin vicdanı oldu. Bir çağrıda bulundu. Özetle bütün dünya dedi ki bu vahşeti durdurmak için, bu katliamı durdurmak için herkes tepkisini ortaya koysun. Hem ülkemizde, hem yurt dışında çok sayıda insan da bu vicdani tepkilerini ortaya koymaya başladılar" diye konuştu.
"İSTENMEYEN OLAYLARIN OLMASINI TASVİP ETMİYORUZ"
Gül, "Özetle İstanbul'da demokratik gösterilerle, tepkilerle ilgili dün olan hadiseler anlamında söylüyorum. Hiçbir sorun yok. Vatandaşlarımızın en doğal hakkı. Kurallara uymak şartıyla. Kitlelerin arasına girerek, birilerine saldırıldığında, birilerine zarar verildiğinde orada ister istemez polislerimizle göstericiler karşı karşıya gelme durumunda oluyor. Benim bütün vatandaşlarımıza ricam şu. Demokratik tepkinizi ortaya koyarken dile getirirken lütfen ortamı provoke etmek isteyen kişilere asla prim vermeyin. Bariyerler konuluyorsa, o bariyerlerin geçilme ihtimali yok. Bu bariyerlerin kenarında demokratik tepkilerini koyabilirler. Ama bariyerleri geçip şu binaya zarar vereyim. Şu kişiye zarar vereyim denildiğinde bütün yabancılar bütün insanlar devlete emanet. Dolayısıyla da devlet olmanın gereği olarak da özellikle yabancı misyonlar olmak üzere size emanet edilen bu kişileri ve kurumları korumak durumundasınız. İstenmeyen olayların olmasını asla tasvip etmiyoruz" şeklinde konuştu.
0 Yorum:
Yorum Bırakın