Erdoğan: Milletimiz 73 Yıl Sonra Aynı Gün 'Yeter Söz Milletin' Diyecektir

'NE YAPARSANIZ YAPIN, YİNE BAŞARAMAYACAKSINIZ'


403 Görüntüleme

Erdoğan, önümüzdeki seçimde muhalefetin yine kazanamayacağını belirterek, "Ne diyorlar; yoksa bu 6'lı masadaki birilerini buraya Erdoğan mı gönderdi?' Ya işim, gücüm yok sizlerle mi uğraşacağım? Bizim işimiz var. Ama böyle düşünmelerinden dolayı da yine ben kendilerine teşekkür ediyorum. Şaka bir yana, karşımızda gerçekten ibretlik bir tablo var. İşin özünde ise çok eskilere giden bir hesaplaşma yatıyor. Sizlerin de yakından bildiği gibi Cumhuriyetin ilk asrı boyunca birileri Türkiye'yi kendi çıkarlarının yörüngesinde tutabilmek için her yolu denediler. Toplum mühendisliğiyle başaramadılar, siyaset mühendisliğiyle başaramadılar, darbeyle başaramadılar, terörle başaramadılar, çok uğraşmalarına rağmen ekonomik tetikçilikle de başaramadılar. Şimdi umutlarını 2023 seçimlerine bağlamış görünüyorlar. İşte buradan, milli iradenin en yüksek makamı olan Meclis'imizden meydan okuyorum; ne yaparsanız yapın yine başaramayacaksınız. Benim milletim artık tüm oyunlarınızı çözdü. Bu millet, karşısına hangi kılığa büründürerek çıkartırsanız çıkartın, sizin numaralarınızı da sizin aparatlarınızı da sizin etki elemanlarınızı da anında tanıyor. Şayet aksi olsaydı, 2007'de bizi Cumhurbaşkanı seçtirmek istemediğinizde başarılı olurdunuz" dedi.

'MİLLETİN TEPESİNE ÇÖKMENİN DIŞINDA BİR PROJESİ YOK'

Kimsenin inayetiyle değil, Allah'ın yardımıyla, milletin desteğiyle, mazlumların duasıyla bugünlere geldiklerini ve yarınlara yürüdüklerini söyleyen Erdoğan, "Tek dertleri karınlarında gezen 40 tilkinin kuyruğunu birbirine dolaştırmamak olanların aksine biz gerektiğinde 7 düveli karşımıza alma pahasına ülkemize eser kazandırıyor, milletimize hizmet ediyoruz. Partimizi kurduğumuzdan beri bizim gündemimizde hep ülkemize kazandırdığımız ve kazandıracağımız eserler vardı. Bugün de yine hizmetlerimizle konuşuyoruz. Bugün de şu acı gerçeği de hatırlatmayı tarihe karşı sorumluluğumuzun bir gereği olarak görüyoruz. Ülkemizde bir kesim var ki attığımız her adımda, başlattığımız her projede, giriştiğimiz her mücadelede karşımızda oldu. Yanlış anlaşılmasın. Burada meşru siyasi rekabetin tabii sonucu olan bir durumdan bahsetmiyorum. Tam tersine böyle bir rekabet bizi de canlı tutan, kendimizi sürekli yenilemeye, çıtamızı sürekli yükseltmeye yönelten hayırlı bir mücadeledir. Şikayetimiz; attığımız her adıma, doğruluğuna yanlışlığına bakmadan çelme takan habis zihniyetedir. Şikayetimiz; ülkeye ve millete kazandırdığımız her hizmeti hayrına şerrine bakmadan engellemeye çalışan azgın husumettendir. Bu 6 başlı hilkat garibesinin ise bir karabasan gibi milletin tepesine çökmenin dışında hiçbir projesi yok. Üstelik bunlar kendi vizyonsuzluklarını örtmek için ülkenin ve milletin tüm değerlerini, tüm kazanımlarını tehlikeye atmaktan da çekinmiyorlar" diye konuştu.

'SAVUNMA SANAYİMİZE KARŞI HAZIMSIZLIK'

Erdoğan, kendilerinin havalimanı, köprü, yol, baraj inşa ederken; yatırımcılara, 'ülkeye gelmeyin' çağrısı yapanları gayet iyi hatırladıklarını vurgulayarak, "Kahraman ordumuz ve onun şerefli komutanları ile savunma sanayimiz ise bu hedefler arasındaki özel yerini daima korumuştur. Tabii insan bir ülkenin ordusu, komutanları, savunma sanayi şirketleri, savunma sanayi ürünleri, kimler tarafından, ne için, hangi gayeyle hedef alınır diye düşünmeden edemiyor. Bizim bildiğimiz bir ülkenin ordusuna ve savunma sanayisine ancak bunları kendine tehdit olarak görenler saldırır. Mesela Yunanistan'ın bu konudaki feveranlarını yersiz bulmakla birlikte anlayabiliyoruz. Aynı şekilde PKK'nın bu konudaki feryatlarının sebebi yerindedir. Onu da anlıyoruz. Anlamakta zorlandığımız ve üzüldüğümüz husus, bu ülkenin bir partisinin, parti liderinin, parti mensuplarının ordumuza ve savunma sanayimize karşı sergilediği hazımsızlıktır. Gerçi darbe yapan orduyu alkışlayanların, terör örgütlerinin başını ezen hak ve menfaatlerimizi aslanlar gibi savunan orduya düşmanlıkları gayet tabiidir. Yine de kendi milletine silah doğrultanlara övgüler dizip silahını ülkenin düşmanlarını çevirenlere yerden yere vuranlara bakınca 'Bu işte bir terslik var' demekten kendimizi alamıyoruz. İşte bu habis zihniyetin son hedefi, geliştirdiği insansız hava araçlarıyla ülkemizin savunmasına büyük katkı veren, küresel bir marka haline dönüşerek milletimizi gururlandıran Baykar Şirketi oldu. Aslında Baykar'ın nezdinde tüm şirketleri, ürünleri, çalışanları ve başarılarıyla savunma sanayimizin tamamı hedef alınıyor. Kendi akıllarında bizimle olan akrabalık ilişkisi üzerinden Baykar'ı daha kolay hırpalayabileceklerini, böylece sinsi niyetlerini gizleyebileceklerini düşünüyorlar" ifadelerini kullandı.

'ANAYASAYA GÖRE BAŞKOMUTAN KONUŞUYOR'

Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun TSK'nın komuta kademesine ilişkin sözlerine de tepki göstererek, şunları söyledi:

"En son Arifiye'deki olay. Arifiye'de biz fırtına obüslerinin teslim törenine gittik. Kimle beraber gittik; savunma bakanımız, kuvvet komutanlarımız ve milletvekillerimiz ile orada olduk. Düşünebiliyor musunuz; muhalefetin başındaki adam 'Siz siyasetçi değilsiniz' diyor. Tamam da neyi alkışlıyorlar? Neden alkışlıyorlar? Alkışladıkları şey dünyayı titreten bu fırtına obüslerinin teslim töreni. Peki konuşan kim? Bay Kemal; Anayasamızın amir hükmüne göre başkomutan konuşuyor. Ve sen ne savunma bakanımıza ne kuvvet komutanlarımıza hakaret edecek çapta değilsin. Önce haddini bil. Çünkü bu bir cibilliyet meselesidir. Bu noktada karakter zaafı olan bir insan olarak burada kalkıp bizim şanlı ordumuzun komutanlarına bu şekilde saldırmak öyle herkesin karı değildir. Ve bütün bunlarla ilgili işin tabi ki hukuki boyutu devam ediyor, devam edecek. Hukuk karşısında da bunun hesabını verecekler."

'SEN GİT ÇOCUK BEZİ SATMAYA DEVAM ET'

Konuşmasının devamında muhalefete yönelik eleştirilerine devam eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bu ahlaksız çıkmış hala, yanında tabii başka ahlaksızlar da var. Ne diyorlar; yok bilmem işte geleceklermiş de geldikleri zaman bunların hesabını soracaklarmış. İşte bu işin rekabetinin oluşması lazımmış. Ya sen rekabet nedir bilir misin? Sen git çocuk bezi satmaya devam et. Senin işin değil bu. Senin işin değil. Üzgünüm. 15 sene yanımda bulundu, demek ki benden bir şey alamadı. 15 sene. Yanında bir tanesi daha var, aynen o da öyle. Bizden üniversite istediler. Ve ben başbakanım. Bunların vakfına üniversite tahsisi yaptık. Biz bu tahsisi yaptık. Kendisi ne zaman ki başbakanlık koltuğuna oturdu. Ne yaptı biliyor musunuz; o tahsis yapılan yeri bilabedel vakfına mülk edildi. Türkiye'de bunun bir başka örneği yok. Bunu sen kalk milletimize bir anlat bakalım. Bir tane örneği yok. Bilabedel mülk edinme hakkı bizim vakıf yasalarına göre yok, ama bunlar bunu yaptı. Ve şimdi ben kullanmıyorum o ifadeyi tabii, Devlet Bey gayet güzel kullanıyor; malum ona 'Serok Ahmet' diyor. Bu tür işler yapıyor. Helalinden ne yaptın? Ve kurduğumuz üniversite ile başarı grafiğin ne? Yok. Şimdi biz de bu üniversiteyi bunların bu yolsuzlukları sebebiyle aldık. Devletimize mal ettik. Bu şehir üniversitesi şimdi devletimizin Marmara Üniversitesi'nin mülkü olarak hizmete devam ediyor."

Yazar

ertehaber.com

0 Yorum:

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *