Yükleniyor
Yükleniyor
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan, "Türkiye, 14 Mayıs 1950'den sonra 14 Mayıs 2023'te tam da Cumhuriyet'in kuruluşunun ilk asrını tamamlarken, bir kez daha demokrasimizin gücünü tüm dünyaya göstermiştir. Bu seçimlerde milli iradenin üstünlüğü anlayışından taviz vermeden mücadelemizi yürüttüğümüzde; vesayetin de, darbelerin de, iç ve dış kumpasların da üstesinden gelebileceğimizi ispatladık. Cumhur İttifakı'nın bu süreçte sergilediği sağlam ve ilkeli duruş tarihe altın harflerle nakşolunmuştur. Bu vesileyle MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli başta olmak üzere Cumhur İttifakı'ndaki tüm ortaklarımıza bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. İnşallah Türkiye Yüzyılı destanını, Cumhur İttifakı destanını beraberce yazacak ve gelecek nesillere armağan edeceğiz. Ülkesinin ve milletinin bekası, istiklali, istikbali uğrunda verdiğimiz mücadeleye katılmak isteyen herkese, Cumhur İttifakı'nın kapısının, tabii ortaklarımızın da rızası, şartıyla açık olduğunu belirtmek isterim" dedi.
'MİLLETE SAYGISI OLMAYAN, SAYGIYI HAK ETMEZ'
Özellikle deprem bölgesindeki vatandaşların sırf sandıktaki tercihlerinden dolayı maruz kaldıkları alçakça hakaretler karşısında sergilediği vakur tavrı asla unutmayacaklarını söyleyen Erdoğan, "Kendilerinden başka kimseye tahammülü olmayan faşist zihniyet, bu son hezeyanının bedelini mayıs seçimlerinde olduğu gibi inşallah 2024 Mart Mahalli İdareler Seçimleri'nde de ödeyecektir. Anadolu insanının ferasetinden ve basiretinden nasibini almamış olanlar, suçu kendilerinde aramak yerine hala millete yüklemeye kalkıyor. Meclis çatısı altında niçin yer bulamadıklarını sorgulamak yerine milli iradenin temsilcisi olan gazi Meclis'imize hürmetsizlik ediyorlar. Tercihini ülkesinin ve kendinin geleceği için en doğrusundan yana yapma iradesini gösteren milletin asil evlatlarını aşağılayarak iktidara geleceğini sananlar, bir kez daha hüsrana uğramıştır. Kimse hiçbir partiye ve adaya tıpış tıpış oy vermek mecburiyetinde olmadığını göstermiştir. Millete saygısı olmayan, kendisi de saygıyı hak etmez" ifadelerini kullandı.
'AK PARTİ'NİN GÜCÜ, MİLLETLE OLAN GÖNÜL BAĞIMIZIN GÜCÜ KADAR'
Seçimden sonra olup bitenleri, verilen koltuk kavgalarını, yapılan kirli pazarlıkları hep birlikte gördüklerini işaret eden Erdoğan, "Allah kimseyi böyle bir duruma düşürmesin' diyoruz. Hep söylediğimiz gibi, biz beşeri planda milletin gücünden daha büyük bir güç görmedik, tanımadık, bilmiyoruz. AK Parti'nin 3 Kasım 2002'den, 14 ve 28 Mayıs 2023'e kadar girdiği her seçimde bu hakikati bizzat yaşadık. Aynı şekilde vesayetle ve terörle mücadelemizden 15 Temmuz şanlı direnişimize kadar maruz kaldığımız her saldırıda bu hakikati tecrübe ettik. Bunun için diyorum ki AK Parti'nin gücü, milletimizle olan gönül bağımızın gücü kadardır. Bu bağ ne kadar kuvvetli tutarsa, sandıkta o derece yenilmez oluruz. Bu bağı zayıflattığımızda ise kendi elimizde kendi hazin akıbetimizi hazırlamış oluruz. Genel merkezimizle, kadın ve gençlik kollarımızla, milletvekillerimizle, belediye başkanlarımızla, üyelerimizle bu gerçeği bir an bile aklımızdan çıkarmadan çalışmalarımızı yürüteceğiz. Aksi takdirde yolunu şaşırıp bizden uzağa düşenlere ve onların sığındığı tek parti faşizminin temsilcisi olan partiye benzeriz" diye konuştu.
'KOLTUKLARINI KORUMAKTAN BAŞKA DERTLERİ YOK'
Erdoğan, yerel seçimlerin yaklaştığına işaret ederek, "Bu süreçteki gerek genel merkez, gerekse milletvekilleri düzeyinde en önemli kriterimizin mart ayında yapılacak belediye başkanlığı seçiminde elde edilen sonuçlar olacağını şimdiden belirtmek istiyorum. Mevcut belediyelerimizi daha güçlü bir şekilde elde tutarken, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere yeni şehirlerle milletimizi gerçek belediyecilikle tanıştırana kadar, bize durmak, duraksamak yok. Sizlerin mayıs seçimlerinin ardından yaz döneminde de köy köy, mahalle mahalle, şehir şehir dolaştığınızı, hem teşkilatımızla hem vatandaşlarımızla kucaklaştığınızı biliyorum. Unutmayınız bizim bıraktığımız her boşluk muhalefetin yalanları ve iftiralarıyla doldurulacaktır. Türkiye'ye 21 yılda asırlık hizmetler kazandırmış, çağ atlatmış bir kadro olarak, bize yakışan neyse onu yapacağız. Muhalefet kadrolarının milletten kopuk, daha çok iç mücadeleye dönük, ülkenin sorunlarına ilkesiz, lakayt, üretken değil çığırtkan tavrı sizleri şaşırtmasın. Bunlar hep böyleydi. Sadece iyi birer tiyatro oyuncusu oldukları için dışarıya karşı farklı bir duruş ve söylem sergiliyorlardı. Bunların gündeminde sadece belediyelerin asansörlerine kimin bineceği vardır. Bugün de koltuklarını, çıkarlarını ve siyasi ikballerini korumaktan başka bir dertleri yok" dedi.
'SİVİLLERE YÖNELİK HİÇBİR EYLEMİ DOĞRU BULMUYORUZ'
Filistinli direniş örgütü Hamas ve İsrail arasında yaşanan çatışmalara değinen Erdoğan, "Bizim hem kendi terörle mücadelemizde hem de bölgemizdeki tüm savaş ve çatışmalardaki tavrımız gayet açıktır. Sivillere yönelik hiçbir eylemi, sivil yerleşim yerleri hedef alan hiçbir saldırıyı doğru bulmuyoruz. Savaşın da bir ahlakı olduğuna, tarafların buna riayet etmesi gerektiğine inanıyoruz. Maalesef İsrail ve Gazze'deki çatışmalarda bu ilke çok ağır bir şekilde ihlal edilmektedir. İsrail topraklarındaki sivillerin öldürülmesine açıkça karşı çıkıyoruz. Aynı şekilde Gazze'deki masumların hiçbir ayrım gözetilmeden sürekli bombardımana maruz bırakılarak katledilmelerini de asla kabul etmiyoruz. Bir şehrin suyunu, elektriğini, giriş çıkışlarını kesip, altyapısını çökerterek, camisinden kilisesine tüm ibadethanelerini, okullarını yıkarak, insanların en temel insani ihtiyaçlarına erişmesini engelleyerek, velhasıl her türlü utanç verici yöntemle yürütülen bir çatışma savaş değil, katliamdır" diye konuştu.
'İSRAİL ÖRGÜT GİBİ MUAMELE GÖRECEĞİNİ UNUTMAMALI'
Gazze'ye yönelik orantısız ve her türlü ahlaki temelden yoksun saldırıların, İsrail'i dünya kamuoyu nezdinde hiç beklemediği ve istenmeyen konuma itebileceğini söyleyen Erdoğan, "Sivil yerleşimleri bombalamak, sivil insanları kasten öldürmek, üstelik bütün bunları maharet gibi sunmaya kalkmak devlet değil ancak örgüt refleksi olabilir. İsrail devlet gibi değil örgüt gibi davranırsa sonunda örgüt gibi muamele görmeye başlayacağını unutmamalıdır. Kelimeleri, kavramları eğip bükerek insanların doğuştan gelen temel hak ve özgürlüklerine fütursuzca saldırarak, verdikleri sözleri çiğneyerek yürütülen bir siyasetin hayırlı sonuçlar doğurması beklenemez. Ne bölgenin ne de dünyanın bölgedeki çatışmaların ve insanlık trajedilerinin sürmesine tahammülü yoktur. Mesele sadece oradaki mazlum ve mağdur insanların sorunu değildir. Gelinen nokta itibarıyla mesele dünyanın tamamının küresel yönetim ve güvenlik düzeninin bu konuda sorumluluk ve yetki sahibi tüm kurumların haysiyet sorunudur" ifadelerini kullandı.
0 Yorum:
Yorum Bırakın