Yükleniyor
Yükleniyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Kabine Toplantısı'na başkanlık etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantının ardından açıklamalarda bulundu. Son yıllarda ramazan aylarının sıkıntılı gündemler eşliğinde buruk geçirildiğini aktaran Erdoğan, dünyanın bir süredir salgınların ve savaşların yol açtığı olağanüstü dönemler yaşadığını, herkesin hayatını etkileyen ekonomik, sosyal, siyasi krizler sebebiyle ortaya çıkan belirsizliklerin giderek arttığını söyledi.
'KÜRESEL KRİZİ FIRSATA DÖNÜŞTÜRECEK ADIMLARI ATIYORUZ'
Yakın coğrafyadaki tüm gelişmeleri takip ettiklerini belirten Erdoğan, "Yaşadığı ülkenin ve mensubu olduğu milletin felaketini siyasi çıkara tahvil etmeye çalışanları, ihtiraslarıyla baş başa bırakıyoruz. Türkiye'nin bu zorlu dönemi aşarak bir an önce hedeflerine ulaşması için ülkenin tüm gücünü, imkanlarını ve potansiyelini, harekete geçirmenin gayreti içindeyiz. Hamdolsun salgın sürecinde bunu başardık. Şimdi de Ukrayna- Rusya savaşı ile yeni boyutlar kazanarak devam eden küresel krizi fırsata dönüştürecek adımları da atıyoruz. Bugün Türkiye, savaşın her iki tarafıyla da yakın ilişkilerini sürdürebilen, tarafları karşılıklı bir araya getirerek sorunun çözümü yolunda somut ilerlemeler sağlanmasını temin edebilen yegane ülkedir" ifadelerini kullandı.
Siyasi ve diplomatik alandaki kazanımları, Türkiye'yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirme hedefinin itici gücü haline dönüştürmek için çalıştıklarını belirten Erdoğan, "Elbette, küresel düzeyde yaşanan sıkıntıların bize de yansımaları oluyor önce ekonomimizin çökertmek için döviz kuru ve faiz tartışmaları üzerinden başlatılan saldırıların, ardından da salgın döneminin yol açtığı küresel krizin ülkemize etkileri hala sürüyor. Enerji ve gıda fiyatları başta olmak üzere küresel ekonomik dengeleri bir kez daha kökünden sarsan Rusya- Ukrayna krizinin sonuçlarını da derinden hissediyoruz. Tabii burada şu gerçeğin unutulmaması gerekiyor. Petrol, doğal gaz ve kimi madenler gibi ülkemizin küresel piyasalardan tedarik ettiği ürünlerin fiyatlarının döviz cinsinden katlanarak artmasını, bizim tek başımıza önleyebilmemiz mümkün değildir. Aynı şekilde, gıda sektörünün kullandığı hammaddelerin fiyatlarındaki artışlar da ithalatımıza da ihracatımıza da olan etkileri sebebiyle bizi yakından ilgilendiriyor" dedi.
'EN PAHALI MAL, ULAŞILMAYAN MAL'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mevsim şartlarının sebze ve meyve fiyatlarının yükselmesindeki etkisinin de göz ardı edilemeyeceğini aktararak, "Esasen Türkiye'nin sorunu, kendi vatandaşlarının ihtiyacı olan buğdayı, unu, yağı, eti, sütü, sebzeyi, meyveyi üretmek değildir. Allah'a şükür, kendi insanımızı asla temel gıda maddelerinden mahrum bırakmayacak üretim kapasitesine ve gerçekleşmesine sahibiz ama küresel sisteme entegre, açık bir ekonomide sadece sizin kendi kendinize yeterli olmanızla iş bitmiyor. Çünkü siz elinizdeki ürünlerin, bir kısmını dışarıya satarken tüketim veya ihracat amacıyla da dışarıdan ürün alıyorsunuz. Küresel düzeyde ürün arzındaki denge bozulduğunda, fiyatlar her yerde fahiş bir şekilde yükseliyor. İşte bugün Amerika'da açıklanan son 40 yılın en yüksek enflasyon rakamları, sorunun ulaştığı sınır tanımaz boyutları göstermektedir. Teknolojik ürünler ve enerji yanında insanlarımızın günlük hayatını yakından ilgilendiren, yağdan şekere, undan ete pek çok konuda böyle bir durum ortaya çıkmıştır. Bizim bu süreçteki önceliğimiz, en pahalı malın, olmayan mal olduğu gerçeğinden hareketle, vatandaşlarımızın temel ihtiyaç maddelerine kesintisiz ve en uygun şartlarda erişimini sağlamaktır" diye konuştu.
'FİYATLARDAKİ BALONUN SÖNECEĞİNİ ÜMİT EDİYORUZ'
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tamahkarlık yaparak, insanların temel maddelerinin fiyatlarını yükselten açgözlü bir kesim de vardır. Kimi zaman yalan haberlerle panik oluşturarak, kimin zaman ellerindeki ürünleri piyasaya vermeyip stoklayarak, hatta imha ederek, kimi zaman aralarında anlaşıp fiyatları artırarak haksız kazanç peşinde koşanları takibe aldık. Kamunun denetim ve yaptırım yetkilerini kullanarak serbest piyasa sistemi içinde bu tamahkarlarla mücadele ediyoruz. Ancak sorun çoğu defa hukuki değil, ahlaki olduğu için maalesef arzu ettiğimiz neticeleri almakta güçlük çekiyoruz. Karşımızda zorlu bir tablo olduğu gerçeğinin farkındayız. Meseleye, üreticilerden tüketicilere, çalışanlardan işverenlere, her kesimi gözeten kazanımlarını korumaya, kayıplarını telafi etmeye yönelik bir anlayışla yaklaşıyoruz. Belirsizliğin yol açtığı tereddütler ortadan kalktıkça hem içeride hem de dışarıda ürün arzının yeniden dengeye oturacağını, tedarik kanallarının işlemeye başlayacağını, fiyatlardaki balonun söneceğini ümit ediyoruz. Bu düzelme yaşanana kadar vatandaşlarımıza her türlü desteği sağlamayı sürdüreceğiz. Gelir artışına yönelik tedbirler yanında, gereksiz paniklerin önüne geçecek, piyasayı sakinleştirecek, tamahkarları dizginleyecek düzenlemelere hız vereceğiz. Sabırla, dirayetle, daha çok çalışarak, daha sıkı mücadele ederek, bu dönemi de inşallah geride bırakacak, ülkemizin mutlaka 2023 hedeflerine ulaşmasını sağlayacağız."
'DEMİR YOLU YATIRIMLARIMIZ ARTIK ÖN PLANA ÇIKMIŞTIR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının bir bölümünü 2053 Ulaştırma ve Lojistik Ana Planı'na ayırdı. Ulaştırma ve Lojistik Ana Planı'nı veriye dayalı, ortak aklı önemseyen, topluma kulak veren bir anlayışla hazırladıklarına değinen Erdoğan, "Öncelikle güncel sosyo- demografik arazi kullanımı, ulaştırma sistemleri, alt yapı ve turizm verilerine göre bir ihtiyaç analizi yaptık. Yük ve yolcu taşımacılığında emisyon salınımını azaltma hedefli çevreci ve akıllı ulaşım sistemlerinin öne çıktığı senaryolar geliştirdik. Sürdürülebilir senaryoda demir yolu yatırımlarımız artık ön plana çıkmıştır. Esasen yıllarca kaderine terk edilmiş demir yollarımızı zaten önemli ölçüde yeniden canlandırmıştık. Mevcutların tamamını yenilediğimiz demir yolu hat uzunluğumuzu 10 bin 959 kilometreden 13 bin 22 kilometreye çıkardık, hedefimiz bu rakamı 2053'te 28 bin 590 kilometreye taşımaktır. Bunun için ulaştırma ve lojistik ana planında demir yollarına özel bir yer verdik. Demir yollarının yolcu taşımacılığındaki payını yüzde 1'den Avrupa ortalamasının da üzeri olan yüzde 6,2'ye çıkartmakta kararlıyız. Bu da halen 19,5 milyon olan demir yolu yolcu sayımızın 2035 yılında 145 milyona, 2053'te ise 270 milyona ulaşması demektir" ifadelerini kaydetti.
Erdoğan, hızlı tren hatlarının yaygınlaştırılarak 2053 yılına kadar bu sistemle birbirine bağlı il sayısının 8'den 52'ye çıkarılacağını açıkladı. Son 20 yılda bölünmüş yol ağını 6 bin 100 kilometreden 28 bin 650 kilometreye, oto yol ağını 1714 kilometreden 3 bin 633 kilometreye çıkardıklarını aktaran Erdoğan, 2053'e gelindiğinde bölünmüş yol ağını 38 bin kilometreye, oto yol ağını ise 8 bin 325 kilometreye yükselteceklerini aktardı.
'BAYRAMDAN HEMEN SONRA RİZE- ARTVİN HAVALİMANI'NIN AÇILIŞINI YAPACAĞIZ'
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Limanlar hem taşımacılık modlarının entegre edilmesi hem de uluslararası ulaşım koridorlarını özellikle birbirine bağlamak bakımından giderek daha da önem kazanmaktadır. Önümüzdeki yıl limanlarımızdan 255 milyon tona yakın yük taşıması yapılacağı öngörülürken bu rakamın, 2053 yılı için yaklaşık 421 milyon ton olması planlanmaktadır. Bu amaçla halen 217 olan liman tesisi sayımız 2053 yılında 255'e çıkartılacaktır. Kanal İstanbul Projesi ise İstanbul Boğazı'nda yaşanan gemi trafiğinin azaltılması ve ülkemizin jeopolitik konumundan kaynaklı gücünün artırılması bakımından kritik ehemmiyete sahiptir. Hava ulaşımında ülkemiz Avrupa, Asya'nın batısı ve Afrika için yolcu ve yük trafiği açısından önemli bir merkezdir. Türkiye hızla büyüyen ekonomisini ve turizmini destekleyen 56 havalimanına sahiptir. Önümüzdeki yıllarda bu sayı 61'e yükselecek. İnşallah hemen bayramın ertesinde Rize- Artvin Havalimanı'nın da açılışını yapıyoruz. Ülkemizin 2053'e kadar olan ihtiyacını karşılayacak seviyeye inşallah kavuşacağız. Halen yıllık 210 milyon olan havayolu yolcusu sayısı 2053 yılında 344 milyona çıkacaktır. Haberleşme alanında ileri teknolojiyle yolumuza devam ederken, ülkemizin dört bir yanını fiber ağlarla öreceğiz. Hedefimiz, 2053 yılında mobil geniş bant abone yoğunluğunu yüzde 100'e ulaştırmak, 5G teknolojisinin de nüfusun yüzde 100'ünü kapsamasını sağlamaktır. Genişleyen uydu filomuz ve uluslararası iş birliklerimiz sayesinde inşallah bu alanda küresel ölçekte hizmet verebilen dünyanın lider ülkelerinden biri haline geleceğiz. Netice itibariyle 5'er yıllık planlamalarla 2053 yılına kadar demiryolu, karayolu, denizyolu, havayolu ve haberleşme için 198 milyar dolar yeni yatırım yapacağız. Sektörün milli gelirimize katkısı 2053 yılına kadar 1 trilyon doları geçerek yatırım bedelinin 5 katından fazlasını ülkemize kazandıracaktır."
'İŞE ALACAKLARI HER İŞÇİNİN 3 VEYA 6 AY BOYUNCA TÜM ÜCRETLERİNİ KARŞILAYACAĞIZ'
Üretim ve tedarik zincirlerindeki aksaklıklar sebebiyle yaşanan küresel krizlerin, ülke içinde de kimi sıkıntılara yol açtığını aktaran Erdoğan, şunları söyledi:
"Dengesiz fiyat artışları, özellikle de dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın refah seviyelerinin geçici olarak bir parça gerilemesine sebebiyet verebilir. Ama emin olun arkasından gelecek güzel günler, bu sıkıntıların hepsine değecektir. Altını bir kez daha çizerek ifade etmek istiyorum. Bizim için aslolan her bir insanımızın çalışacak iş, evine götürecek ekmek, başını sokacak yuva bulabilmesidir. Bunun için fiyatlardaki istisnai sıçramanın yol açtığı belirsizliği, bir an önce ortadan kaldırarak yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme üzerine kurulu ekonomi programımıza çok daha fazlasıyla odaklanacağız. Fabrikaların tam kapasite çalıştığı, yolları mal taşıyan kamyonların, TIR'ların doldurduğu, gümrük kapılarında sıraların oluştuğu Türkiye gerçeğini kimse gözlerden kaçıramaz. Nitekim şubat ayı itibariyle, yıllık sanayi üretim endeksi, yüzde 13,3 oranında artarak üretim temelli büyümenin sürdüğünü göstermektedir. Bu tablonun değerini sanayici, nakliyeci, ihracatçı bilir. İşgücü istatistikleri şubat ayıda da 30 milyonun üzerinde seyreden istihdamın artmaya, işsizliğin azaltmaya devam ettiğine işaret etmektedir. İstihdamı sürekli artırmamızın kıymetini de ancak yıllarca çalışacak iş bulamadığı için çoluğunun çocuğunun karşısında boynu büyük kalanlar bilir. Şimdi istihdamla ilgili yeni bir projeyi daha hayata geçirmeye başladık. İşbaşı Eğitim Programı kapsamında mevcut çalışanlarının üzerine ilave istihdam taahhüt eden firmaların işe alacakları her işçinin 3 veya 6 ay boyunca tüm ücretleri ile Sosyal Destek primlerini Çalışma Bakanlığımız karşılayacak. Böylece bu kapsamda işe giren her bireye bir veya 2 yıllık istihdam garantisi oluşturmuş olacağız. İşverenlerimizi istihdam garantili yeni İşbaşı Eğitim Programımızdan istifade etmeye çağırıyorum. Diğer yandan, vatandaşlarımızla kamunun arasındaki mülkiyet çekişmelerine son vermek için başlattığımız 2B arazilerinin satışı ile ilgili başvuru ve ödeme süresini de şartları dikkate alarak 31 Aralık tarihine kadar uzatma kararı aldık. Aynı şekilde tarım amaçlı kullanılmak üzere çiftçilerimize ecri misil bedelinin yarısına 10 yıl süreyle kiralama imkanı getirdiğimiz hazine taşınmazlarında da başvuru süresini kaldırıyoruz. 2020 yılı başından itibaren 3 yıl süreyle hazine taşınmazını kullanan çiftçilerimize, başka şart aramadan bu araziyi kiralama imkanı getiriyoruz. Süresi bitenler, araziyi yeniden kiralayabilecek. 10 yıllık süreyi dolduranlar da satın alabilecektir. Hazine arazileri üzerindeki tarımsal üretimin devamlılığını sağlamayı amaçlayan bu düzenlemenin çiftçilerimize hayırlı olmasını diliyorum."
'KURULU GÜÇ BAKIMINDAN AVRUPA'DA 6, DÜNYADA 14'ÜNCÜ SIRAYA ÇIKTIK'
Enerji alanındaki çalışmalara değinen Erdoğan, "Milletimizle, kurulu enerji gücünde 100 bin megavat sınırımızı geçtiğimizin müjdesini de artık herhalde paylaşmak hakkımızdır diye düşünüyorum. Böylece kurulu güç bakımından Avrupa'da 6'ncı, dünyada 14'üncü sıraya çıkmış olduk. Ülkemizi bu seviyeye getirmek için son 20 yılda 95 milyar dolarlık yatırım yaptık. Nereye, enerjiye. Biz geldiğimizde hidroelektrik dışında neredeyse hiç olmayan yenilenebilir kaynaklar konusunda da toplam kurulu gücümüzün yüzde 54'üne ulaşarak adeta bir devrim gerçekleştirdik. Milletimize gururla sunduğumuz bir diğer önemli hizmetimiz de Karadeniz'de keşfettiğimiz ve inşallah önümüzdeki yıl kullanıma sunacağımız doğal gaz çalışmasıdır. Geçtiğimiz hafta Yavuz sondaj gemimizi gerekli ekipman ve sistemleri kuyulara yerleştirmek üzere Karadeniz'deki Türkali- 2 kuyusuna gönderdik. İnşallah yeni aldığımız sondaj gemimizin de filomuza katılmasıyla bu çalışmaları daha da hızlandıracağız" değerlendirmesini yaptı.
'FİYATLARDAKİ YÜKSELİŞİN BELİNİ DE AYNI ŞEKİLDE YİNE BİZ KIRACAĞIZ'
Enerjiden gıdaya her alanda sorunların çözümünün ötesinde, geleceğin ihtiyaçlarını karşılayacak projeleri hayata geçirmek için gece gündüz mücadele ettiklerini belirten Erdoğan, "Felaket tellallığının bu ülkenin hiçbir meselesinin çözümüne faydası yoktur. Bugüne kadar ülkemizin her meselesini nasıl hal yoluna koyduysak, inşallah bugünkü sıkıntıları da yine biz çözeceğiz. Terör örgütlerinin başını nasıl ezdiysek, fiyatlardaki yükselişin belini de aynı şekilde yine biz kıracağız. Demokrasi ve milli iradenin üstünlüğünü nasıl kökleştirdiysek ekonomimizi de aynı şekilde biz güçlendireceğiz. Kuru nasıl kontrol altına aldıysak inşallah enflasyonun da üstesinden yine biz geleceğiz. Milletimiz bu vatan topraklarında bin yıldır nice imtihanlardan geçti, nice mücadeleler verdi, nice badireler atlattı, nice zaferler kazandı. Allah'ın izniyle bu imtihanı başarıyla atlatacağımıza inanıyorum" açıklamasında bulundu.
0 Yorum:
Yorum Bırakın