Yükleniyor
Yükleniyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sergi Salonu’nda kadın muhtarlarla bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 yılı aşkın bir süredir devam ettirdikleri muhtarlarla buluşmalarını bu defa neredeyse her şehirden gelen 900’e yakın kadın muhtarla gerçekleştirdiklerini belirterek, "Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, sizlerin nezdinde ülkemizdeki tüm hanımefendilerin 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü tebrik ediyor, her birine selamlarımı saygılarımı gönderiyorum" dedi.
'KADINLARDAN YANA BİZ TARAFIZ'
Türkiye'nin beşeri sermayesinin zenginleşmesinin önündeki tüm engelleri kendilerinin kaldırdığını belirten Erdoğan, "Kadınlarımız arasında, 'başörtülü' ve 'başı açık' ayrımını biz sona erdirdik. Türkiye'yi yasakların ülkesi olmaktan çıkartıp, her alanda fırsat eşitliğinin, adaletin hakim olduğu bir yer haline biz dönüştürdük. Kadınlar lehine pozitif ayrımcılık yapılmasını anayasa kuralı haline biz getirdik. Kadınlar ile erkekler arasındaki eşitsizliği gidermeyi devlete görev olarak biz verdik. Evet kadın hakları konusunda kadınlardan yana biz tarafız. Kadınlara karşı şiddet ve şiddetle mücadele konusunda yine kadınlardan yana tarafız. Bunun için aile içi şiddeti şikayete tabi olmaktan çıkardık, re'sen takip edilen suçlar arasına aldık" ifadelerini kullandı.
'EY HAKİM NASIL SERBEST BIRAKIRSIN'
Tokat'ta eşi tarafından 23 yerinden bıçaklanan Özlem Ağ'ın eşinin tahliye edilmesine tepki gösteren Erdoğan, "Meğerse 3 aydan sonra serbest bırakmışlar adamı. Hemen aradık, araştırdık, hamdolsun tekrar bu adi herifi içeri almışlar. Cumhurbaşkanı olarak ben de bu sürecin peşindeyim. 2,5 yaşında da bir çocuğu var. Neden, çünkü bu millet bize emanettir ve milletimizin bu emanetini bizim ortada bırakmamız mümkün değildir. Düşünün 23 yerden bıçaklıyor. Ey hakim sen nasıl oluyor böyle birisini serbest bırakıyorsun? Hakim böyle bir tasarruf yapıyor. Ondan sonra yargıya hakaret. Ben bu ülkede cumhurbaşkanıysam sen de 23 yerden eşini bıçaklayan böyle bir adamı serbest bırakıyorsan bununla ilgili söylenmesi gereken neyse bunu ben sana söylerim. Sonuna kadar da takip edeceğiz, daha bitmedi işimiz. Çünkü bakanıma da onu söyledim, 'Bunu yakın takibe alacaksın ve bu konu ile ilgili beni de bilgilendireceksin. Atılması gereken adımı da atacaksın.' Hakim olabilir, savcı olabilir, fark etmez. Adalet ortada kalamaz, yerde sürünmez. Onun için de gereğini yapacağız" diye konuştu.
'KILIK KIYAFET İNDİRİM NEDENİ SAYILMAYACAK'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınlara karşı şiddetle mücadelede yeni adımlar attıklarını da hatırlatarak, "Türk Ceza Kanunu'nda düzenlenen takdiri indirim nedenlerini belli konulara münhasır kılıyor ve maddenin uygulama alanını daraltıyoruz. Bu kapsamda faalin pişmanlık içermeyen davranışları takdiri indirim nedeni olarak kabul edilmeyecektir. Faalin sadece indirim almaya yönelik duruşmadaki tutum ve davranışları; kılık kıyafeti, kravat takması, boyun bükmesi takdiri indirim sebebi olarak dikkate alınmayacaktır. Kadına yönelik şiddette daha etkin mücadele edilebilmesi ve caydırıcılığın sağlanması amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve eziyet suçlarının kadına karşı işlenmesini nitelikli hal kapsamına alarak cezaları artırıyoruz. Israrlı şekilde fiziken takip etmek, iletişim araçlarını, üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak fiilleri de artık suç sayılacak. Eşe ya da boşanmış olduğu eşe karşı işlenen suçlar katalog suçları arasına alınacak. Mağdur kadınlara talepleri halinde ücretsiz avukat tayin edilecektir" dedi.
'BİZİM YAĞ SORUNUMUZ YOK'
Erdoğan, son günlerde tartışma konusu olan ay çiçeği yağı stoklarına ilişkin, "Bizim ay çiçeği, zeytinyağı böyle bir sorunumuz yok. Bunu muhalefet ülkemizi darda-zorda göstermek adına böyle bir kampanyayı yürütüyor. Şimdi ben muhtarlarımdan şunu istiyorum; mahallenizdeki, köyümüzdeki marketlerde, bakkallarda gerçekten ay çiçeği yağı var mı yok mu? Ben istiyorum ki gerekirse sizden İçişleri Bakanlığımız adına bunların depolarını bile takip edip, bize ihbar edeceksiniz. Bu stokçulara biz gereğini yapacağız. Buralarda birinci derecede sorumlu kimdir? Validir. Sizler valinin o mahallelerdeki elisiniz, ayağısınız, sizler İçişleri Bakanımın elisiniz, ayağısınız, sizler Cumhurbaşkanının elisiniz, ayağısınız. Bu devleti provoke etmeye çalışanlara gereken dersi vermek bizim boynumuzun borcudur. Bunlar stokçu, bunlar ay çiçeği, zeytin yağını depoluyorlar, utanmadan sıkılmadan rakamları yükseltiyorlar, ‘raflarda ayçiçeği yağı’ yok diyerek bir kampanyayı da yürütüyorlar. Burada bir olacağız, beraber olacağız bu ahlaktan yoksun olanlara da gereken dersi vereceğiz. İçişleri Bakanımla konuştum. Nerede bu tür ahlaksız varsa, stokçu varsa gereğini yapacağız. Çünkü bizim böyle bir sıkıntımız yok ve böyle bir sıkıntımız olmadığı halde bu stokçuluğu yapanlar bunun hesabını verecek. Türkiye'ye diğer yol ve yöntemlerle dize getiremeyeceklerini görenlerin konjonktürel gelişmeleri bahane ederek bu gücümüze saldırmaları tesadüf değil, bilinçli bir eylemdir" diye konuştu.
'VARSIN GİDİYORLARSA GİTSİNLER'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, doktorların özel hastaneleri tercih ettiği söylemleriyle ilgili, "Samimi konuşuyorum; dost acı söyler ama gerçeği söyler. Bu hastaneleri inşa eden biziz, bu doktorları okutan, yetiştiren bu devlet değil mi? Bu devlet sizi okuttu, yetiştirdi en çok maliyeti yüksek olan da sağlık bilimidir. Ama şimdi, 'efendim işte az para veriyormuş.' Sordum en az alan ne alıyordur? 8 bin-9 bin. En yüksek alan ne alıyordur? 25 bin civarında alıyordur. Buna rağmen özel sektör çok daha büyük paralar verdiği için oralara kaçıp gidiyorlarmış. Açık konuşuyorum, açık konuşmayı severim. Varsın gidiyorlarsa gitsinler, bizler de üniversiteleri yeni bitiren doktorlarımızı buralarda istihdam ederiz, bunlarla beraber bu yola devam ederiz. Daha da ileri gidiyorum, gerekirse yurt dışından ülkemize dönmek isteyenleri süratle buraya davet eder ve onları da ülkemizde istihdam ederiz. Buralar boş kalmaz merak etmeyin. Su anda asistan doktorlarımızla biz bu yola devam ederiz. Çünkü buralar boş kalmayacak. Ne gerekiyorsa bunu yapacağız. Doktorluk gibi aziz bir mesleği sadece paraya bina etmek, paraya onu dayamak herhalde pek de insani değildir" ifadelerini kullandı.
'MİLLETİMİZDEN DESTEĞİNİ SÜRDÜRMESİNİ İSTİYORUZ'
Enerji ve gıda fiyatlarında yaşanan gelişmelerin bir kısmının küresel dengesizlikler, bir kısmının ise içerideki hırsların ve manipülasyonların eseri olduğunu kaydeden Erdoğan, "Demokratik hukuk ilkelerinden sapmadan, bu yönde faaliyetler yürüten herkesten bunun hesabı hukuk önünde muhakkak sorulacaktır. Bu vesileyle vatandaşlarımıza söylentilere aldırış etmemeleri, tahriklere gelmemeleri, provokasyonlara karşı daima teyakkuz halinde bulunmaları çağrısında bulunuyor. Kurumlarımız tüm gelişmeleri yakından takip ediyor, tespitler yapıyor. Sorunun kaynağı, üretici, toptancı, perakendeci zincirinin herhangi birindeki aşırı kazanç hırsı veya tüketicilerin paniğe sevk edilmesi olabilir. Hiç fark etmez hepsinin de gereğini yapmak boynumuzun borcudur. Elbette iğneyi karşı tarafa batırırken, çuvaldızı da kendimize yöneltmekten geri durmuyoruz. Denetiminden koordinasyonuna, cezasından teşvikine her konuda bakanlıklarımızla, kurumlarımızla, özel sektörümüzle, sivil toplum kuruluşlarımızla yakın iş birliği halinde çalışıyoruz. Milletimizden devletine güvenmesini, hükumetine desteğini sürdürmesini, sağ duyuyu elden bırakmamasını, sabırlı olmasını istiyoruz" dedi.
‘20'YE YAKIN DEVLET BAŞKANIYLA GÖRÜŞTÜM'
Erdoğan, Ukrayna krizi ile ilgili de, "Vicdan ve izan sahibi herkes bu tablo içinde Türkiye'nin ne kadar farklı ve olumlu bir yerde durduğunu teslim edecektir. Ben bu arada 20'yi aşkın devlet başkanıyla, Rusya-Ukrayna arasındaki bu savaşta görüşmeler yaptım ve görüşmeleri hala devam ettiriyoruz. Yarın İsrail Cumhurbaşkanı gelecek, öbür gün Azerbaycan cumhurbaşkanı gelecek ve bütün hepsiyle bütün bu gelişmeleri sürdürürken Türkiye'nin durduğu yeri hatırlatması bakımından bunun ne kadar önemli olduğunu ifade etmek istiyorum. Bütün bunlara rağmen ülkenin başına kara bulutlar toplamaya çalışan her kimse sıfatı, konumu, mecrası ne olursa olsun art niyetlidir, başka hesaplar içindedir. Halbuki böyle dönemler ülkelerin ve milletlerin tıpkı iki elin parmakları gibi kilitlendiği, tek yumruk, tek yürek haline geldiği dönemler olmalıdır. Biz birbirimizi sevmek zorundayız. Birbirimize çomak takamayız" dedi.
0 Yorum:
Yorum Bırakın