Yükleniyor
Yükleniyor
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Kayseri Üniversitesi’nin Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 'Ermeni Meselesi’ konferansına konuşmacı olarak katıldı. Büyük devletlerin Ermenileri, kendi menfaatleri doğrultusunda kışkırtmaları neticesinde Ermeni sorununun ortaya çıkardığını ifade eden Bakan Akar, “Meselenin ön yargılardan uzak bir şekilde aydınlatabilmesi için 3’üncü taraf ülkelerin döneme ilişkin arşivleri önemli bir yer tutmaktadır. Fakat biz bu noktada başka bir iddiayı ortaya atıyoruz. Amerikalı müttefiklerime sesleniyorum. Herhangi bir arşivin açılmasına gerek yok. Kendi arşivlerine baksınlar. Çünkü kendi arşivlerinde tamamen bizim ortaya attığımız iddiaları destekler mahiyette bilgi, doküman ve raporlar var. Osmanlı topraklarında faaliyet gösteren batılı misyonerler, sıkı ilişki içerisinde oldukları ve bağımsızlığa teşvik ettikleri radikal Ermeni gruplarını kendileri için yararlı bir araç olarak görmüşlerdir. Diğer taraftan Osmanlı idaresinde milleti sadıka olarak yaşayan Ermenilerin başlangıçta bu girişimleri desteklemedikleri de bir gerçektir. Ermenilerinde hakkını vermek lazım. Ermeni nüfusunun büyük bir çoğunluğu tahriklere, teşviklere rağmen terör örgütlerinin yaptıkları girişimleri desteklemediler. Özellikle ABD, İngiltere, Fransa, Rusya gibi büyük devletlerin Ermenileri, kendi menfaatleri doğrultusunda kışkırtmaları Ermeni sorununu ortaya çıkarmıştır. Aynı zamanda Ermeni çetelerin gerçekleştirdikleri terör faaliyetlerine rağmen masum ve mazlum olarak gösterilmiş, yaşanan olaylar Ermenilerin propagandaları sonucu batı kamuoyunda sözde Ermeni katliamı olarak çarpıtılmıştır. Ermenilerin tek taraflı propagandalarının etkisiyle Osmanlı Devleti hakkında olumsuz porte çizerken Ermenilerin Türklere yönelik katliamları ise daima göz ardı edilmiştir. Türkiye’deki bazı Amerikalı görevliler dürüst davranıp olayları olduğu gibi yansıtıyor. Morgenthau isimli bir Amerikalı var. Bu Amerikalı gelen raporlara sadık kalmaksızın Amerika’ya Türklerin, Ermenilere karşı zulüm, işkence yaptığı şeklinde raporları değiştirip gönderiyor. Amiral Bristol var. O, doğrusunu, rapor neyse onu söylüyor. Amerika’daki basın Bristol raporlarını bir kenara bırakıyor, Morgenthau’nun raporlarını kullanıyor. Ve bu basında yayılıyor. Bunun üzerine Büyükelçimiz Ahmet Rüstem Bey bunların gerçek olmadığını söyleyerek karşı bir görüş ortaya koyuyor” ifadelerini kullandı.
‘ERMENİLERİN DEVLET KURMAK İÇİN BELİRLENEN BÖLGELERİN HİÇBİRİNDE NÜFUS ÇOĞUNLUĞU OLUŞTURMAMASIYDI’
Osmanlı Devleti 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondoros Antlaşmasıyla Birinci Dünya Savaşı’ndan mağlup ayrıldığını dile getiren Akar, “Daha savaş bitmeden Osmanlı toprakları gizlice paylaşılmıştır. Paylaşım sırası esnasında Ermenistan’a verilecek topraklar ve Ermenistan mandasını hangi ülkenin üstleneceği meselesi de gündeme gelmiş olup bu konu da ABD’nin ismi öne çıkmıştır. 1919’daki raporda Ermeni mandasının kabul edilmesi önerilse de Türk tezleri açısından en önemli çıkarım Ermenilerin devlet kurmak için belirlenen bölgelerin hiçbirinde nüfus çoğunluğu oluşturmamasıydı. Nüfus yok, yalan buradan belli” şeklinde konuştu.
‘ERMENİLERİN BİRÇOK BÖLGEDE MASUM, SİVİL, MÜSLÜMAN TÜRK HALKINI KATLETTİĞİ ÇOK AÇIK VE NET’
Harvard’ın nihai raporunda ise Türkler ve Ermeniler’in yüzyıllardır birlikte yaşadığı ve dış müdahalelerin olmaması halinde de huzur içinde yaşayacaklarının devam edeceğini söyleyen Akar, “Raporlar doğrultusunda Türklerin değil asıl kendilerinin katliam yaptıkları ortaya çıkmıştır. Ayrıca 1603 sayfalık raporda soykırım kelimesi veya muadili kelime asla kullanılmamıştır. Harvard raporu Emeni meselesinin asılsız ve yalan olduğunu tespit etmesine rağmen Ermeni lobisinin çabalarıyla kamuoyuna olduğu gibi açıklanmamıştır. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı, Osmanlı Arşivi belgeleriyle ilgili devletlerin bütün arşiv kayıtları da iddia edildiği gibi bir soykırım olmadığını aksine Ermenilerin birçok bölgede masum, sivil, Müslüman Türk halkını katlettiğini çok açık ve net bir şekilde ortaya koymaktadır. Ermeniler sevk ve ıskan uygulamasının sözde soykırım olarak tanınması ve bu amaç için yoğun gayret göstermiş bu kapsamda 24 Nisan bütün dünyada soykırım günü ilan ederek sunni bir tahrif oluşturmak istemişler. Ermeni vatandaşların zorunlu göçlerini sözde soykırım olarak birçok ülkeye resmen kabul ettirmişlerdir. Burada yeniden bir tarih yazmaya çalışıyorlar. Konuya dair bir başka şuursuz ve rezil açıklama ise sözde 1 buçuk milyon Ermeni’nin tehcir, katil ve ölüme sürüklendiğine yöneliktir. Yalanın artık dibi. Osmanlı Devleti’nde tüm ermeni nüfusunun 1,3 milyon olduğu ve sadece 413 bin civarında Ermeni’nin göçe tabii olduğu halde 1 buçuk milyon Ermeni’nin katledildiğini iddia etmek büyük bir hezeyandır, alçaklıktır. Kabul edilemez” diye konuştu.
‘SADECE TÜRKİYE'DE DEĞİL, DÜNYADA KAMUOYUNU YANILTMAYA ÇALIŞABİLİYORLAR’
KAYÜ Rektörü Kurtuluş Karamustafa ise, “Terör olayları başta olmak üzere, Ermeni meselesi, sözde Ermeni meselesi gibi konuları kaşıyıp Türkiye aleyhine kamuoyu oluşturmaya çalışıyorlar. Tabii ben bugün sabahleyin üniversitelerde bu konuyla ilgili, Ermeni meselesi ile ilgili Ermeni, Ermenistan, Ermenia, kavramlarını tez başlıklarında içeren çalışmaları sayfasında YÖK sayfasında taradım. Yaklaşık 650 kadar 89’u İngilizce yazılmış yüksek lisans ve doktora tezi gördüm. Bunun 66 kadar 70’e yakını 2000 öncesinde, yaklaşık 580 civarında da 2000 sonrasında günümüze kadar yazılan tezler bunların 550 civarı aşağı yukarı yüksek lisans, 120 küsur, 130'u da doktora tezleri, dolayısıyla ülkemizdeki bilimsel çalışmaların artmasıyla akademik çalışmaların kuvvetlenmesiyle. Üniversite kültürün artmasıyla bir taraftan bizim bakış açımızda realite ile bilimsel çalışmalarla ortaya konulmakta. 2005 yılında Sayın Bakanımızın Boğaziçi Üniversitesinde yazmış olduğu doktora tezi de bu çalışmalardan bir tanesi. Dolayısıyla biz bilimsel ve objektif bakış açısıyla bu çalışmaları yaptığımızda bugüne kadar kimsenin diliyle, diniyle, ırkıyla uğraşmamış, onlara merhamet olmuş, şefkat kucağını açmış büyük Türk milletinin böyle zaman zaman işte Nisan ayında bazı ülkeler tarafından kaşınıp, sözde dile getirilen olayların meselelerin daha iyi anlaşılmasına, özellikle bu tezlerden 89 tanesi İngilizce yazılmış ve bunlar da dünyaya bizim kendimizi, derdimizi, kendimizi anlatmamız açısından son derece önemli olduğunu düşünüyorum. Tezlerin dışında da 1900’den Google akademiye girdiğiniz zaman 1900’ün başından 2000’e kadar yine aynı kavramlarla Ermeni, Ermenistan, Armenia, kavramlarıyla 3620 tane çalışma yapılmış. Akademik çalışma, haberler, raporlar, vs. hariç, Google akademide bulabilirsiniz. Yine bunların 22 bin 600 küsürü 2000 sonrasında yapılan çalışmalar bir kısmı İngilizce, bir kısmı Türkçe. Bu tür çalışmaları biz de yaparak daha da kuvvetlendirerek, dünyada kendimizin bu konuda ki durumumuzu anlatmalıyız. Sahayı boş bırakmamalıyız sahayı boş bıraktığımız zaman, başkaları yanılt, yalan söyle, yanılt ve inandır sloganlarıyla kamuoyunu sadece Türkiye'de değil, dünyada kamuoyunu yanıltmaya çalışabiliyorlar” ifadelerini kullandı.
0 Yorum:
Yorum Bırakın