Yükleniyor
Yükleniyor
Narlıdere'de 1987 yılında kurulan Özmavikent Konut Yapı Kooperatifi, aynı yıl yaptıkları anlaşma gereği İrfan Sağlam'a ait arsa üzerine 6 katlı 5 blok halinde 140 daire inşa etti. Yine anlaşma gereği kooperatif, dairelerden 42'sini Sağlam'a teslim etmek istedi. Ancak arsa sahibi, inşaatta hatalar olduğu iddiasıyla daireleri teslim almadı. Bunun sonucunda da taraflar arasında 35 yıldır süren hukuk mücadelesi başladı. Uyuşmazlık defalarca farklı mahkemelere taşındı. Mahkemeler de pek çok farklı kararlara imza attı. Temyiz edilen kararları, Yargıtay, imar barışı sürecinin devam etmesi nedeniyle iade etti. Gelişmeler devam ederken; arsa sahibi İrfan Sağlam, aynı zamanda avukat olan oğlu Yusuf Çağlar Sağlam aracılığı ile başvurduğu Narlıdere Belediyesi'nden, önceki mahkeme kararlarına dayanarak yıkım izni aldı. Gerekçe olarak da ruhsatsız olarak yapıldığı belirtilen 20 metrelik istinat duvarı gösterildi.
'SÖZLEŞMENİN GERİ FESHİNE KARAR VERİLDİ'
İmar barışından yararlanacaklarını söyleyen apartman sakinleri, harekete geçen belediye ekiplerini geri gönderdi. Daha sonra imar barışından faydalanan kooperatif, 1 milyon 350 bin TL para ödeyerek evlerin yapı kayıt belgelerini aldı. Ancak arsa sahibi, 'Kooperatif üçüncü şahıstır, imar barışından faydalanma hakkı yoktur' şeklinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na itirazda bulundu. Ancak bakanlık bu itirazı reddetti. Ayrıca belediye tarafından yapılar için yıkım kararı da alındı. Bunun üzerine Sağlam, konuyu İzmir 4'üncü İdare Mahkemesi'ne taşıdı. Mahkeme, verdiği kararla evlerin yapı kayıt belgelerini iptal etti. İzmir 2'nci Asliye Ticaret Mahkemesi ise 'sözleşmenin geriye etkili feshine' karar verdi. Bu kararın ardından Sağlam, üyelere haksız işgalci oldukları iddiasıyla tek tek 'el atmanın önlenmesi' davası açtı. İzmir 17'nci Asliye Hukuk Mahkemesi, 4 davalı hakkında kararını verdi.
HEM PARA VERİP HEM DE ÇIKACAKLAR
Sözleşmenin geriye etkili olarak feshine karar verildiğini belirten mahkeme, sözleşmenin ortadan kalkması nedeniyle yüklenici konumundaki kooperatifin üyesi olan ya da kooperatif üyesinden üyeliği devralan davalıların, dava konusu taşınmaz üzerinde hiçbir yasal haklarının kalmadığına kanaat getirdi. Mahkeme, davalıların mülkiyete ilişkin hiçbir yasal hakları bulunmadığına karar verdi. Mahkeme, 4 kişinin avukatlık ücretleri ve harçlarla birlikte yaklaşık 243 bin lira ödemesine ve yapıların tahliyesine de hükmetti.
'ADALET İSTİYORUZ'
Hem yaklaşık 243 bin lira ödeyip hem de evinden çıkmak zorunda kalan Şafak Kokulu, Anayasa Mahkemesi'nin kararının beklenmesi gerektiğini savundu. Kokulu, "Sözleşmenin geriye dönük fesih kararından sonra doğal olarak el atma davasını da kaybettik. Arsa sahibinin avukat oğlu bizlerden 165 bin lira ücret talep ediyor. Harçlarla birlikte rakam 243 bin liraya kadar çıkıyor. Bu herkesten talep ediliyor. 98 ile çarptığınızda 16,5 milyon lira gibi bizlerden bir alacağı söz konusu. Bu konuyla ilgili önümüzdeki hafta evime 243 bin lira için tahliye, icraya ve hacze gelinecek. Hem evimden oluyorum hem de borçla sokağa atılıyorum. Sadece ben değil; 500 kişi hem borçlanıp hem sokağa atılacak. Ne yazık ki kendi evlerimizde işgalci olarak göründüğümüzden 1,5 yıllık kira bedeli de bizden talep ediliyor. Konuyu Anayasa Mahkemesi'ne taşıdık. Adalete yürekten inanıyoruz. Doğru kararın çıkacağına inanıyoruz. Ancak söz konusu mahkeme kararları, Anayasa Mahkemesi'ndeki kararı beklemiyor. Biz çıktıktan ve evler yıkıldıktan sonra çıkacak karar, hiçbir işimize yaramayacak. Tahliye, haciz ve icralar en azından Anayasa Mahkemesi'nden karar çıkana kadar durdurulmalı. Gerçekten tükendik. Hakkaniyet ve adalet istiyoruz" dedi.
'HERKES ÇOK MAĞDUR'
Yapıların proje müellifi olan site sakinlerinden inşaat mühendisi Hüseyin Yılmaz, "Arsa o dönemde askeri istimlak sınırında olduğundan imar dışındaydı. Bir ay sonra kooperatifle yapılan sözleşmede yüzde 30 kat karşılığı arsa sahibine yüzde 70'i de kooperatifte kalacak şekilde sözleşme imzalanmıştı. Anlaşmaya göre imar aldırma işi, ruhsat ve proje işi kooperatifin olacaktı. İmar alındıktan ve askıdan indirildikten 20 gün sonra 1989'da arsa sahibi sözleşmeyi tek taraflı feshetmiş. Arsa sahibi, arsasına imar aldırdıktan sonra fesih işlemini yapıyor. Burada kötü niyet var. Ardından da hukuk mücadelesi başlıyor. Ruhsat için kooperatifimiz mahkemeden yetki aldıktan sonra ruhsat alıp, inşaatları yaptı. 1995'e arsa sahibinin 42 dairesi bitti. Ancak şartlara uymadığı gerekçesiyle teslim almadı. Gelinen noktada sözleşmenin geriye doğru feshine karar verildi. Bu karar sözleşmeyi hiç yapılmamış saymaktır ve her şeyin ilk haline dönmesi demektir. Bu kararın hukuka aykırı olduğunu düşünüyoruz. Çünkü 3 tane sözleşmenin feshi davası açılıp, reddedilmişti. Buna rağmen İzmir 2'nci Asliye Ticaret Mahkemesi, sözleşmenin geriye doğru feshine karar veriyor. Arsa sahibi de tüm üyelere tahliye davası açtı. Şu anda herkes çok mağdur. Büyük bir hukuksuzluk var. Bunun önlenmesi için hukuki olarak mücadelemize devam ediyoruz" diye konuştu.
'İNSANLARI DA MAĞDUR EDİYORLAR'
Arsa sahibi İrfan Sağlam'ın oğlu ve avukatı Yusuf Çağlar Sağlam, mahkemenin kararlarının kesin olduğunu ve tüm süreçlerin hukuka uygun olduğunu söyledi. Çağlar, "Mahkeme kararını vermiştir. Bu noktadan sonra evleri terk etmemek mahkeme kararına uymamaktır. Oradakiler eğer mahkeme kararlarına zamanında uysalardı; bu söz konusu paraları da ödemek zorunda kalmayacaklardı. Bunun dışında, kendilerine davaları açarken eğer 1 ay içinde daireleri teslim ederlerse yargılama ücretlerini, vekalet ücretlerini ve ecrimisil bedellerini talep etmeyeceğimi bildirdim. Sadece 2 kişi teslim etti. Gelinen noktada mal sahibini mağdur ediyorlar. Mal sahibi taşınmazın vergisini ödüyor ama onlar daireleri üçüncü kişilere kiraya verip, kayıt dışı gelir elde ediyorlar. Binaların kat mülkiyeti veya kat irtifakı yoktur. Binaları mahkemelerin ihtiyati tedbir kararı varken inşa ettiler. Hatta bu yüzden 3 kez hapis cezasına mahkum oldular. Tamamı kaçaktır ve belediyece mühürlüdür. Yıkılmaları yönünde kesinleşmiş mahkeme kararları vardır. Belediye yıkımı geciktirdiği için mal sahibine tazminat ödemektedir. Taşınmazın tapusu müvekkilim üzerinedir. Onlar ise müvekkilimin taşınmazını üçüncü kişilere kiralıyorlar ve hatta satıyorlar. Aslında sattıkları kooperatif hissesidir. Tapusu müvekkilimin olan yeri satamazlar. İnsanları da mağdur ediyorlar. Mağdur olan bize geliyor. Her telefon açana elimizden geldiğince anlatmaya çalışıyoruz. Dairelerdeki 100 kişinin 60'ı kiracıdır. Çoğu orada dahi oturmuyor. Bizim kimseyi mağdur etmek gibi bir amacımız yoktur. Vergisini ödediğimiz tapulu malımızı istiyoruz" dedi.
0 Yorum:
Yorum Bırakın