Seçilmişlerin teröre destek vermeleri demokrasilerde meşru mudur?


382 Görüntüleme

İçişleri Bakanlığı Van, Mardin ve Diyarbakır belediye başkanlarını geçici olarak görevden aldı ve yerlerine kayyum atadı.

Cumhur İttifakı dışındaki tüm muhalefet kanadından bakanlığın bu uygulamasına tepkiler gelirken, CHP'li Muharrem İnce'den Ahmet Türk' e destek ziyareti gerçekleşti.

İnce' nin ziyaretini anlamak güç değil ancak yeni parti oluşumu içerisinde olan Gül ve Davutoğlu'nun demokrasi tandanslı yaptıkları destek açıklamaları da ilginçti.

Her ikisi de bu ülkede bakanlık, başbakanlık ve de biri cumhurbaşkanlığı yapmış isimler.

Diyeceğim o ki, terörün en acımasız olduğu dönemlerde ülkeyi yönetmiş bu iki ismin, o kesimin seçmenine göz kırpma adına yaptıkları bu açıklamalar onlar adına en büyük hataydı.

Zira terör unsurlarını meşrulaştıracak bir siyasi anlayış bu ülkede hep kaybettirmiştir.

Seçimle gelenin seçimle gitmesini her zaman savundum, aksi durumun ise hep karşısında oldum.

Sandıktan çıkan milli iradeye hep saygılı oldum, olmak da gerekir.

Söz konusu terör ve teröre destek olan siyasiler olduğunda durum elbette değişir.

Her üç HDP'li Belediye Başkanları’nın görevlerinden alınmasının gerekçeleri yenilir yutulur cinsten değil.

Aldığımız bilgiler bu üç terör destekçisi belediye başkanının da bir saniye dahi görevlerinde kalmalarının bu ülkeye ve ülke insanına ihanet olduğunu ifade etmeliyiz.

Vatandaş sizi bunları yapın diye mi seçti?

Diyarbakır, Van ve Mardin halkı bunları teröre destek olsunlar diye seçmediler.

Şehirlerine belediyecilik hizmeti versinler diye tercih ettiler.

Peki o zaman bu üç belediye başkanının görevlerinden el çektirilmesinin gerekçeleri nelerdi?

Yetkili makamların bu gerekçeleri kamuoyu ile en ince ayrıntısına kadar açıklamaları gerekir.

Gelen bilgilere göre kayyum atanan belediyelerin yeniden dağa adam göndermeye başladığı yönünde. Diyarbakır, Van ve Mardin’de güvenlik güçleri ve istihbarat örgütlerinin yaptıkları tespitlere göre;

Belediye üzerinden dağa çıkışlar başlıyor. Atanan kayyumlar sonrasında HDP’nin seçimleri yeniden kazanması üzerine Kandil’in belediyelere hâkimiyet kurduğu ve kayyum atanmasıyla kesilen dağa çıkışların bu belediyeler eliyle yeniden organize edilmeye başlandığı söyleniyor.

Diğer bi konu ise, HDP’li belediyelerin seçimden sonra özellikle şehit ailelerinin bulunduğu çok sayıda belediye çalışanını işten çıkarmak oluyor.

Dağa çıkan aile fertlerinden diğerine belediyede kadro veriliyor 

HDP’lilerin işten çıkarılanların yerine KCK tarafından belirlenen isimleri aldıkları söyleniyor. Ayrıca,  aileden bir genç dağa çıkıyorsa o aileden bir kişinin belediyede işe alındığı tespit ediliyor. Güvenlik kuvveti, dağa çıkan birinin yerine diğer aile bireyine belediyede kadro veriliyor.

Belediye başkanının sekreterinin kullandığı oda boşaltılıyor, Belediye başkanı sekreterin odasına geçiyor, başkanın makamına ise 2’si kadın 5 KCK’lı yerleşiyor.

Kayyum atanan yerlerde belediye başkanlarının elektronik imzası KCK tarafından atıldığı iddiaları var.

Bürokrat atamalarına KCK’nın karar verdiği yönünde bilgiler var. Belediye başkanı çalışacağı daire başkanının atamasına karar veriyor, atamanın altına Kandil imza atıyor. 

Bu illerin seçmeni, belediye başkanları bunları yapsınlar diye tercihte bulunmadılar elbette.

İş böyle olunca bu isimlerin seçilmiş olup görevden alınmaları da demokrasiye aykırı bir durum olmuyor, pek tabii.

Daha yeni seçilmişlerdi diyorlar, açıklama yaparak demokrasi vurgusu yapıyorlar.

Böyle bir demokrasi anlayışları varsa olmasın demek gerekir. 

Seçilmeden önce hakkında soruşturma açılmış kişiler halkın oyu ile seçildi diye masum hâle gelmez. Seçilmiş olmak, yargının vereceği kararın üstünde bir sıfat değildir. 

Hakkında soruşturma olan ve Ahmet Türk gibi sağlık durumu gerekçe gösterilerek hapisten salıverilen isimlerin adaylığı, devlete meydan okumaktır.

Terör suçundan soruşturması devam eden kişilerin aday yapılması, hukuk sistemindeki açıkları kullanıp “demokratik haklar kılıfı” ile devletin sabrını taşırmak amacını taşımaktadır. 

Bu yüzden, bu isimlerin neden aday yapıldığı sorusu kendi partilerine, adaylıklarının neden kabul edildiği sorusu da YSK’ya sorulmalıdır.

Zira, seçimlerde aday olan isimlerin adaylıklarını onaylayan makam, İçişleri Bakanlığı değil, Yüksek Seçim Kurulu’dur.

 

Yazar

Erdinç Teğmen

0 Yorum:

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *