Umre yapmak için Beytullah’a yönelmek, gözlerimizi, gönüllerimizi Kâbe’nin gölgesinde dinlendirmek, huzura kavuşmak, hak yolda yenilenip motive olmak umuduyla düştüğümüz mübarek yolculukta Mekke’ye geçmeden önce, âdete icazet almak için Peygamberimiz (s.a.v.)e uğradık.

İslam nurunun ilk yayılmaya başladığı, nice hatıraların yaşandığı, islamın doğuşu ve de bugünlere taşınmasında nice mücadelelerin verildiği meydanların yer aldığı nurlu beldelerden ilki olan Medine’ye.

Medeni şehir Medine. Peygamber şehri Medine. Peygamberine ve ilk Mekke Müslümanlarına bağrını açan, el veren; malını, evini, ekmeğini ve gönlünü sonuna kadar derç eden kutlu mücahitlerin şehri, hicret şehri güzel Medine.

Allah Resulü’nü bağrında bulunduran, Allah Resulü ve islamın şehitleri içerisinde olduğu için de dünya Müslümanlarını adeta cezb eden, sürekli kalabalık ama bir o kadar da sakin bir şehir Medine.

Hicrette Peygamberi ve muhaciri kucaklayan Ensar, bugün de Allah Resul’ünü ziyaret şevki yaşamak için buralara akın eden dünya Müslümanlarına kucak açıyor.

Medine huzur şehri, huzur buluyorsunuz. Medine sakin şehir, sükûnete eriyorsunuz. Medine gönüllerin şehri, duruluyorsunuz. Medine sahabelerinin izlerinin olduğu şehir, iz arıyorsunuz. Medine Uhud Dağı’nın kucağında bir şehir, Hz. Hamza ve 70 Uhud şehidi ile emniyetli bir şehir, emin oluyorsunuz.

Medine Mescid-i Nebevi’yi tam kalbinde taşıyan şehir, öyle bir mescid ki, Resulullah(sav) şöyle buyuruyor, “üç mescit vardır ki, gerçekten onları ziyaret için sefere çıkmaya, yol meşakkatlerine katlanıp onlara ulaşmaya değer: Benim bu mescidim, Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa.”

Bir başka hadiste Resulullah(sav); “ Bu mescidimde kılınan bir namaz, diğer mescidlerde kılınan bin namazdan daha hayırlı, daha faziletlidir. Mescid-i Haram müstesna.”

Medine müjdeler şehri, müjdelere mazhar oluyorsunuz.

Burada Müslümanlar bir rekat daha fazla namaz kılabilmek ve sevaplarını katlayabilmek için koşuyor Allah Resulü’nün (sav) mescidine.

Bu güzel şehir, bu Peygamber şehri, ilk İslami Devlet ve ilk cihad merkezi olduğu gibi, ilk toplu uhuvvetin (kardeşliğin) de merkezi. Her karış toprağında ayrı bir ibadet değeri, ayrı bir hatırası var. O sebeple bu kutlu şehirde bilgileriniz yenileniyor, hatıralar canlanıyor, güzel duygular yeniden yaşanıyor ve tazeleniyor.

Gönülleriniz burada bu manevi havayı teneffüs etmeye ve Allah Resulü’nün yanında bulunmaya, onun ümmeti olma şerefini onun yanında hissetmeye, bir süre onun misafiri, komşusu olmaya o kadar alışıyor ki, kısa bir süre sonra buradan ayrılacak olmanın hüznü başlıyor.

Medine’ye gelenler Allah Resulü’nün misafirleri, Mekke’de de Allah(cc)’ın misafiri oluyorsunuz. Ne güzel iki misafirlik. Medine’de Allah Resulü’nün ikramlarına bol bol maruz kalıyoruz elhamdülillah.

Selam olsun Resulün şehri güzel Medine’den.