2014 ve 2015yıllarını bir yerel, bir cumhurbaşkanlığı ve iki genel seçim etkisinde geçiren sanayici ve esnafın bugünlerde en çok merak ettiği husus, 2016 yılının iş dünyası ve ekonomi açısından nasıl bir seyir izleyeceğidir.

Seçim dönemleri iş dünyası açısından belirsizliklerin fazlaca yaşandığı, yatırımcının tereddütler yaşadığı, önünü göremediği, frene bastığı, kısacası tedbirli ve ürkek davrandığı dönemlerdir. Son iki yıl içerisinde fazlasıyla gergin 4 kritik seçim yaşadığımızı düşünecek olursak, geçmişte bunlardan birisinin dahi ekonomiyi nasıl da krizlere soktuğunu hatırlamamız güç olmaz sanırım.

Ağır etkili 4 seçim yaşasak tamam. Gezi olayları, 17-25 Aralık darbe operasyonları, çözüm sürecinin ardından tırmanan terör olayları, dünyada yaşanan küresel ekonomik krizler, Arap Baharı ile Ortadoğu’da baş gösteren ülkelerin sarsıntıları, ticaretimizin önemli bir oranını gerçekleştirdiğimiz ülkelerde çıkan iç kargaşa ve savaşlar, ekonomileri çöken komşu ülkelerin geldiği nokta. Bunların hepsi yine yoğun seçim atmosferi yaşadığımız zaman dilimi içerisinde gerçekleşen ve ekonomiyi direk ilgilendiren ve etkileyen fevkalade olaylar olarak karşımıza çıkıyor

İşte bütün bu olumsuz hadiselerin baskısı üzerine çöreklenen ülke sanayicisi ve esnafı bu süreçte fazlasıyla bunaldı ve gerildi. Tam da 1 Kasım seçimleri bitti, tek başına ve tecrübeli bir hükümetle istikrar sağlandı, gündemimiz değişecek ve yolumuza bakacağız derken, yine çok önemli bir pazarımız olan Rusya ile uçak düşürme krizi yaşanıyor.

Rahatlayacağız umudu taşıyan iş dünyası yeniden bir belirsizliği yaşıyor. Bu günlerde en çok merak edilen de, Rusya ile yaşanan krizin boyutu ne olur? Bölgede bir savaşın içerisinde kendimizi bulur muyuz? Bir anlaşma sağlanır da normale dönülür mü? Bütün bu belirsizlikler içerisinde daha ne kadar işletmemizi ayakta tutabilirizi soruyor hem kendine hem de en yakınındakine.

Aslına bakılırsa 2016 yılından da çok umutlu değil iş dünyası. Kendisi için önemli bir kayıp olan son iki yılın ardından, devam etmekte olan ülke ve bölge sorunlarından dolayı 2016 yılının da pek parlak geçeceğini düşünmüyor. Suratlarda bir asıklık ve mutsuzluk hakim.

Bunun karşılığında hükümet seçim öncesi bazı kesimleri ve dolayısıyla da piyasaları bir miktar rahatlatacak iyileştirme vaadinde bulunmuştu ve bunları devreye sokmaya hazırlanıyor. Şu var ki, bu kadar olumsuzlukların yaşandığı ortamda ekonomi ve iş dünyasının çok fazla iyimser olması beklenemez. Ancak biliyoruz ki kriz dönemleri de bazen bazı işletmeler için fırsata dönüşebiliyor. Krizi fırsata çevirmenin yolları da biraz kafa yormayı gerektiriyor. Mevcutlar içerisinde fark oluşturmanın en önemli yolu ise daha fazla çalışmak ve cesur adımlar atmaktır. Farklılıkları ve yenilikleri sürekli takip edip uygulamaya koymaktır.

Kararlı ve isabetli tercihler unutmayalım ki bizi ve işletmemizi hep bir adım önde tutar. Şunu unutmamak gerekiyor ki, gerek rekabet ortamının kızıştığı gerekse de global krizlerin çok fazla etkilediği sektörde artık kolay hiçbir şey yok. Şimdiden zora talip olmaya kendimizi alıştırıp ona göre planlamalarımızı yapmamız gerekiyor…