Yükleniyor
Yükleniyor
Baba-oğul arasında bugünlerde sert rüzgarlar esiyor.
Seçim öncesi oğlum dediği Ekrem İmamoğlu’nu bağrına basan Kılçdaroğlu, “değişim” söylemi ile ortaya çıkıp babasını zor durumda bırakınca,
baba oğluna acımadı.
Oğlunun irtibatta olduğu hatta onunla flört eden kendi adamlarını dahi yeni parti yönetimi ve milletvekili yapılanmasında
kadrosuna dahil etmedi.
Önünü kesti.
Değişimi dillendiren ve adaylık sinyali veren İmamoğlu yıllardır kazanmayı ve yönetmeyi unutan CHP için umut ışığı verememektedir.
Aslına bakarsanız oğulun da 12 yıldır kazanamayan ve başarı hikayesi bulunmayan babası gibi bir başarı hikayesi ortaya koyamamış olması bu umutsuzluğu ortaya koymaktadır.
İmamoğlu İstanbul Belediyesini HDP oylarıyla kazandı.
Yani kendi karizması ve söylemleriyle değil.
Kazandı kazanmasına ancak İstanbul’da neredeyse bir çivi çakmadı.
Yani bir başarı değil başarısızlık hikayesi ve örneği yaşadı yaşattı.
Belediye başkanlığından daha çok politikaya hazırlanan ve gözü siyasette olan bir profil ortaya koydu hep.
Seçim kampanyasında ortaya koyduğu vaatlerin hemen hiç birini yapmadı, yapma eğiliminde de olmadı.
Cumhurbaşkanlığı adaylığı ve bugünlerde b planı olarak ortaya çıkan Genel Başkanlık hayali belediye başkanlığı görevinin hep önünde oldu.
Dolayısıyla İstanbul için bir şeyler yapma zamanı da olmadı.
Bunun için bir kabiliyete sahip miydi diye sorulacak olursa da, ta başından beri hep söyledim, yazdım, gündeme getirdim; bilenler takip edenler bilir, “bu adam çapsız ve İstanbul için hiç bir şey yapamaz” dedim.
Yapamadı, yapmadı.
Haklı çıktım vesselam.
Bu süreçte kaybeden İstanbul, İstanbul’lu oldu tabi. Yazık.
Yani diyeceğim o ki, ne babası ne de oğlu CHP’yi kazandıracak karizmaya ve liderliğe sahip değillerdi.
Lider; güçlü, doğru sözlü, öngörülü, karizmatik, birleştirici, cesur ve tutarlı olmalıdır. Sendrom sahibi liderler, muhakkak bu kavramlarından biri veya birkaçında zincirleme kopuş yaşamıştır.
Parçalanmış liderlik sendromu.
Kasetle gelen ve CHP’yi Deniz Baykal sonrası oluşturduğu kadrolar ve çok kimlikli Kılıçdaroğlu anlayışı ki halkta bu çok kimlikli olma anlayışı kabul görmeyen ve partisine bugüne dek hiç bir artı değer katamayan baba Kılıçdaroğlu gibi,
Oğul İmamoğlu’nun da İstanbul’a kattığı bir artı-değer yoktur. Ekranlara yansıyan çeşitli kent sorunları, ortaya çıkan kent olamama görüntüleri, gidilen yemekler ve tatiller veya seçim kampanyaları gezileri derken belediye başkanlığı görevinden ziyade politikaya hazırlanan siyasal aktör olma çabası, hazırlanan tüm siyasal tercih sürecini çökertmiştir.
Meral Akşener’in Rabbi Yessir’li anne desteği ile her daim öne itilen oğul, CHP tabanı tarafından çok kabul de görmüyor.
Başlarda büyük umutlar beslenen ve Kılıçdaroğlu’nun
“ en iyi belediye başkanım” dediği İMAMOĞLU,
‘EVLAT OLSA SEVİLMEZ’ pozisyonuna geriledi.
0 Yorum:
Yorum Bırakın