O Fransız Kayseri’de neyin peşinde?


378 Görüntüleme

Tarih boyunca düşmanın ya da hasım devletlerin niyetlerinin bilinmesi hep önemli olmuş, bunun sonucunda da istihbarat örgütleri kullanılmıştır.

Karşı devletin gücüne, etkinliklerine ve olası hareket yönlerine ilişkin değişik yöntemlerle haber alma ve toplanan bu bilgileri değerlendirme istihbarat işleminin genel adıdır.

Her istihbarat örgütünün amacı, siyasal yöneticilere karar almalarında yardımcı olmak üzere, değerlendirilmiş bilgilerden oluşan raporlar sunmaktır.

Özellikle II. Dünya Savaşı sonrasında, soğuk savaş yıllarında karşıt güçler birbirleriyle ordular yerine, istihbarat örgütleri üzerinden savaştılar.

Bugün istihbaratı güçlü ve etkin olan ülkeler diğer ülkelere üstünlük sağlıyor, yine kendilerine gelebilecek tehlikelerden bu örgütlerinin etkin çalışmaları neticesinde koruyorlar.

Bu bağlamda İngiliz istihbarat örgütü üst düzeydeki gizliliği ve sistematik çalışması ile tanınır.

Savaş zamanındaki eski adlarıyla MI-5 ve MI-6 olarak bilinen güvenlik servisi ve gizli haber alma servisi olarak ikiye ayrılır.

Bu örgütlerin iç işleyişleri hakkında çok az bilgi vardır ve bu gizlilik modeli Fransa ile diğer Avrupa ülkelerindeki istihbarat örgütleri tarafından da benimsenmiştir.

15 Temmuz darbe girişiminin sonrasında bilindiği üzere,  kendi istihbarat zafiyetimizle ilgili oldukça fazla gündem oldu ve olmaya da devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu husustaki ilk açıklaması, “dereyi geçerken at değiştirilmez” olmuştur ancak sonrasında hükümet yetkilileri tarafından yapılan açıklamalarda, istihbarat sistemimiz üzerinde yeni çalışmalar ve değişiklikler yapılacağı gündeme taşınmıştır. Bu yapılacak yeni sistem değişikliğinde de Fransız istihbarat yönteminin örnek teşkil edeceği hususu ağır basmaktadır.

Bunları genel hatlarıyla aktardıktan sonra gelelim esas meselemize!

Geçtiğimiz günlerde bir STK’nın başında olan arkadaşımız beni arayarak, Fransız N.R. isimli bir şahsın, kendisinden randevu talep ettiğini ve görüşmek istediğini, kendisinin de bu talebi kabul ettiğini belirttikten sonra aralarında geçen diyalogdan bahsetti.

Başkana, kendisini güzel bir Türkçe ile tanıtan bu ilginç şahıs, Türkiye ile ilgili doktora çalışması yapmak için Kayseri’de bulunduğunu söyleyip, Kayseri ve Mardin ile ilgili araştırma yaptığını, Paris’te bulunan üniversitesine rapor hazırlayacağından bahsediyor. Başkanı ilk defa görmesine rağmen hakkında epey bir malumat sahibi olan bu Fransız, başlıyor merak ettiği soruları sıralamaya. Sorduğu sorulara cevap ararken, karşı taraftan müsade isteyip cep telefonuyla da bu mülakatı kayıt ediyor.

Bulunduğu STK hakkında sorular soruyor, şehirde bulunan bir oda hakkında malumatlar almak istiyor, o odanın seçim çalışmalarında neler yapıldığını merak ediyor! Paralel yapının işadamları derneği GESİAD hakkında bir şeyler öğrenmek istiyor. 15 Temmuz darbe kalkışmasını ve Türkiye’nin tepkisini soruyor, soruyor, soruyor…

Başkan kendisine bu soruları yönelten kişiye kendisi de sorular yöneltiyor. Neden Kayseri diye soruyor mesela. Nasıl bu kadar güzel Türkçe konuşabildiğini ve Kayseri hakkında nasıl bu kadar malumat sahibi olduğu sorularını yöneltiyor, bir de bu çalışmayı yürütürken bir Kayserili iş adamının mutlak sorması gereken soruyu da ihmal etmiyor. Sen bu çalışmanın maddi yükünü nereden sağlıyorsun? Diyor mesela.

Fransız akademisyen!, Konya ile ilgili bir rapor çalışmasının olduğunu ancak Kayseri ile böyle bir çalışmanın olmadığını söylüyor. 2 yıldır doktora yaptığını, Türkiye’ye sık sık geldiğini ve bunun bütçesini de Fransız endüstrisinin karşıladığını belirtiyor. Fransa da zaman zaman okulda derslere girdiğini ve ailesinden de bir miktar maddi destek gördüğünü iletiyor.

Kayseri terör saldırısı olduktan bir gün sonra Başkan beni arayarak böyle bir şahsın kendisine geldiğini ve Kayseri’de raporlama çalışması yaptığını telefonda söyledikten hemen sonra ben de bir araştırma içerisine girdim ve bu Fransız’ın çok iyi niyetlerle Kayseri’de olmadığı bilgisine ulaştım.

Hep diyoruz ya, gelecekler.. gelmeye devam edecekler.

Malum, milli seferberlik dendi, uyanık olalım, şüpheli ya da terör unsuru bir faaliyet gördüğünüzde hemen gerekli birimlere bildirelim talimatı geldi.

Evet bu bir milli mücadeledir ve uyanık olmak durumundayız. Her bir fert bu hususta üzerine düşeni yapmalı ve gayret göstermelidir.

Ha o Fransız akademik ajan mı? O kontrol altında, asayiş berkemal.. 

Yazar

Erdinç Teğmen

0 Yorum:

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *