Ergenekon ve Akdeniz


441 Görüntüleme

Ergenekon sürecinin nasıl da Türkiye'nin askeri gücünün zayıflatılmasına yönelik bir dış operasyon olduğunu geç anladık.

FETÖ'ye yakın isimlerden oluşan özel savcılar devreye sokularak dalga dalga yürütülen operasyonlar Türk Silahlı Kuvvetleri’nde özellikle ülkenin deniz donanmasındaki önemli isim ve kadrolarına operasyon çekmekteydi.

Sanki birileri silahlı kuvvetlerimizin özellikle Deniz Kuvvetleri''ne operasyon çekmekteydi. 2015 Yılı’nda yapılan bu operasyonlar müthiş bir şüphe uyandırmakla birlikte bir hesabın ve planın işlediğinin habercisiydi.

Sonrasında 15 Temmuz Darbe Kalkışması bu planın devamıydı elbette.

Akdeniz'de bugün 40 ülkenin savaş gemileri ve enerji şirketleri cirit atıyor.

Burada bir kıvılcımla her an savaş çıkma ihtimalini konuşuyoruz.

Türkiye bugün haklı olarak Akdeniz'de aktif halde.

250 milyon varil petrol ve 5 trilyon doları bulan doğalgaz rezervinden payına düşen 3 trilyon doları alabilmek için Akdeniz'de.

3 trilyon dolar Türkiye'yi süper güç yapmaya yeter de artar.

Geçmişi imparatorluk olan bir ülkeye bu imkanı sunmanın doğuracağı sonuçları hesap eden ABD’nin  ve İngiltere’nin Türkiye'yi Akdeniz dışına çıkartma çabasını şimdi daha iyi anlayabiliyor muyuz?

Meselenin özünde tamamen bu gerçek yatmaktadır.

Türkiye S-400 Savunma Sistemini, Akdeniz'de kopmakta olan kıyameti hesap ederek kurmaya çalışmakta.

ABD'nin aldırmama çabasının altında yatan sebepte tam budur.

Geçmişte Ergenekon Operasyonları’nı, 15 Temmuz Darbe Kalkışmalarını, seçimlerde etkin olarak rol almalarını, bugün gelinen noktada yönetemediği AK Parti iktidarından kurtulmak için MHP içerisinden bir parti çıkartmalarını, AK Parti içerisinden yeni partiler çıkartarak iktidardan uzaklaştırma gayretlerini buradan okumakta fayda var.

Ekonomik baskılarla halkın tercihini değiştirme gayretlerinde de bu hesapları yatmaktadır.

Ortadoğu'da YPG'nin desteklenmesi, Suriye'de çıkartılan iç savaş, Rusya ile Türkiye'nin bir araya gelmemesi adına yaptıkları girişimler, Çin ve İran’la yapılan ticari savaşların altında yatan çabalar tam da bu gerekçelerledir.

Akdeniz'in derinliklerinde bulunan gaz ve petrolden paydaşlara pay vermemek uğruna uzun zamandır Türkiye'yi, Rusya'yı İran’ı ve Çin'i denklemin dışında tutmak için birçok yola başvuran ABD, Türkiye açısından bu uygulamayı Ergenekon'da Deniz Kuvvetleri’ne darbeci kisvesiyle yapılan operasyonlarla başlatmıştı.

ABD Türkiye ile Akdeniz'de anlaşmak istemiyor.

Aslan payını Türkiye'nin alacak olmasının rahatsızlığı ABD'yi ciddi manada geriyor.

S 400'leri almakta ve Akdeniz'deki hakkından vazgeçmemekte kararlı olan Türkiye'nin iktidarından da rahatsız olduğunu hissettiriyor.

Kılıçdaroğlu ve yeni Başkan İmamoğlu’nun  S-400'lerle ilgili farklı açıklamaları da anlamlı olsa gerek.

Türkiye hakkı olan Akdeniz rezervlerinden vazgeçmeyecek.

Olası çıkacak bir savaşta saldırılara karşı koyacağı savunma sistemini - 400'lerle yapmakta son derece kararlı.

Bu kararlı adımları sebebiyle de saldırılara ve müdahalelere maruz kalacak olması muhakkak.

Şimdi bu kadar net olan bir dış tehlike orta yerde dururken bizim ülke olarak içeride kenetlememiz gerekmiyor mu?

İçeriden yapabilecekleri ve siyasi ve sosyal hamlelere karşı milli duruş pozisyonumuzu alarak, siyasi kaygı ve hesaplarımızı öteleyip hep bir ağızdan aynı dili kullanmamız gerekiyorken, karşılıklı ağır eleştirilerin zamanının olmadığının farkına varmalıyız.

Bunu söylerken bir kesime değil, tüm taraflara bu milli duruşu ve yapıcı siyaseti önermekteyim.

İçeride gösterilecek bu irade ülkemizin önündeki yüzyılı konsolide edecek çok kritik bir süreçtir.

Geleceğimizi kurtaracak bu tarihi fırsatı hırslarımıza ve kinlerimize ezdirmemeliyiz.

Söylemlerimize, dilimize, duruşumuza millilik katma zamanı tam da bugündür.

Siyasilerin seçim çalışmalarında hep dillerinde olan sarılma, kucaklaşma, kabullenme ve paylaşma en çok da bu kritik süreçte uygulamaya konmalıdır.

Vaatlerde bulunduğunuz vatandaş, ülkesinin daha iyi günlere yürümesi adına bugün samimiyet ve dürüstlük beklemektedir.

Türkiye çakalların rahatlıkla oyun planları kurabilecekleri bir ülke konumundan sizlerin ortaya koyacağınız samimi irade ile sıyrılabilecektir ey siyasi parti yöneticileri.

Samimiyetlerinizi ortaya koyunuz ki tabanlarınız da sizlere bakarak dillerini yumuşak tutsunlar.

Bu ülke hepimizin.

 

 

Yazar

Erdinç Teğmen

0 Yorum:

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *