15 Temmuz darbe girişimi sonrası ülkeyi işgale kalkışan darbecilere karşı yürütülen amansız mücadele, bir taraftan milletimizde sonsuz destek görürken, diğer taraftan da kaygıya sebebiyet veriyor.

Kaygıya kapılanlar FETÖ’cüler değil elbette.

Örgütün üst kademesi, darbe girişimi başarısız olunca daha ilk dakikalarda soluğu ülke sınırları dışında alırken, kullanılan saf alt taban kollarına kelepçe takılıp emniyete, adliyeye ve ceza evlerine götürülürken bile, yaptıklarının ne kadar doğru bir şey olduğu!yüz ifadesini (sırıtarak) çevresindekilere yansıtmanın çabası içerisindeler farkındaysanız.

Hatta Kayseri’de bir örnek var ki! Yalan haber yapıyorsun diye kendisine tepki gösterdiği bir gazetecinin, “FETÖ’ye destek verirken düşünseydiniz” sözüne, pişkin pişkin “hesap gününde görüşeceğiz, biz FETÖ’ye değil fakir-fukaraya destek olduk” diyebiliyor hala bugün.

FETÖ çetesi üzerinden darbe yapmaya kalkışanlar ABD ve İngilizlerdir.

FETÖ, üzerinde ABD etiketi olan İngiliz ürünü bir yapının adıdır. Bunda şek şüphe yok.

O sebeple bu taşeron yapıyla mücadele verirken, resmin bütününü iyi görmek gerekir. Bu kadar çok uluslu bir girişimi çözmeye çalışırken, bu üst akılın bir B planının olacağını iyi kestirmek gerekiyor.

Bunların B planlarında, mücadeleyi sulandırabilecek potansiyelleri ve oyunları olabileceğini bilmemiz gerekiyor.

Şimdi bir operasyonda 120 kişi gözaltı yapıp, 19 kişiyi tutukladık diyelim. Adli kontrolle serbest bırakılan 101 kişiyi biz nasıl gözaltı yaptık? Evlerinde arama yaparak ve kollarına kelepçe takarak. Bu adli kontrolle serbest bırakılanların içerisinde bunlarla hiç alakası olmamış o kadar isim oluyor ki. Suçsuz olup ifade veren birçok insanımızın ben, ifade hatta bilgi verdiklerinden rahatsız olduklarını düşünmüyorum. Bilakis bunlar içerisinde bildiklerimiz tanıdıklarımız var ki, bu durumu görev addettiklerini ifade dahi ediyorlar.

Ancak elleri kelepçeli ve bir suçlu gibi gözaltı yapıldıklarında iş sıkıntı oluşturuyor, onur kırıcı oluyor, ticaretleri ve siyasi gelecekleri akamete uğratılmış olabiliyor.

Bir de azılı paralel olup hala elini kolunu sallayarak gezenler olduğunu görünce bu mağdur edilmiş insanlar, işte o zaman daha da derin bir kırılma yaşayabiliyorlar. Bunların hepsine şahit oluyoruz şu son 2 aylık dönemde.

Hele de darbe gecesi tankın önüne geçen isimlerin gözaltına alınmaları, tutuklanmaları, bazılarının pardon denip salı verilmeleri, şahsi hesaplarını asılsız ihbarlarla görüp mağdur insanları oluşturan fırsatçıları müşahede ediyor olmamız gibi garabet durumlar bu haklı davamızda kendi ayağımıza sıkmak gibi talihsiz bir evreye dönüşebiliyor. O kadar çok örnekleri var ki bu rahatsızlıkların ve mağduriyetlerin.

Hayatında bu yapı ile hiçbir ilişkisi olmamış ama ismi bir derneklerine kayıt edilmiş bir öğretmenin meslekten ihraç edilmesini mi ararsınız.

17-25 Aralık öncesi iş adamları derneğine üye edilmiş ancak bu tarihte istifasını verdiği halde dernek tarafından istifa ettirilmemiş insanların bu gün yaşadığı “ya ben tepkimi koydum ve istifa ettim ancak bu alçaklar işleme koymamış. Bundan dolayı gözaltı yaşar mıyım” korkusu ile her gece yatağına gidip sabah komşusunun bastığı kapı ziliyle irkilen iş adamlarını mı ararsınız.

Militanca yapının önemli kadrolarında olmuş şahısların, eğer ben alınırsam vereceğim ifademde şu şu isimleri de yanımda çekerimdiyerek, bu terör çetesi ile mücadele vermiş isimleri dahi tehdit eden karaktersizlerin yaşadığı bir ortamda mücadele veriliyor.

Darbecilerin hukuk dairesi içerisinde yargılanmaları ve suçluların cezalarını mutlak çekmeleri noktasında kararlı olan temiz ülke insanının yaşadığı sıkıntı ve tereddütler bunlar. Ülkeyi işgale kalkışanların B planları dediğimiz konu da bu işte. Seçim sandıklarında yıkamadıkları AK Parti’ye bu şekilde düşman kitleler oluşturmak gibi bir hedefleri olamaz mı mesela? İşgal girişimleri ile alt edemedikleri bu kahraman milleti bu şekilde huzursuz ve tedirgin ederek bir ders verme gibi bir amacı pekala güdebilirler. FETÖ’nün yeni bir oyun ve planı burada işletilemez diye kimse söylemesin lütfen.

İşte bu sebeplerle diyoruz ki, bir kez daha yanlış yapılmasın. Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın da bunları görerek ifade ettikleri “At izi it izine karışmasın” telkinini iyi okumak gerekir. Suçluyu suçsuzdan ayıracak bir gözaltı ve yargılama yöntemini özenle yürütmeliyiz. Şu denilebilir belki, ‘bu kadar büyük bir mücadelede kurunun içerisinde yaşlar da olacaktır.’ Lakin kötü emelliler bu yaşları bir plan içerisinde bu oyunun içerisine dahil ederlerse sıkıntı çok büyür.

Mücadele ediyorken başka mücadelelerin mağduru olmayalım. Bildiğimiz bu terör örgütü mensuplarının da dışarıda ellerini kollarını sallayarak gezmelerine müsaade etmeyelim. Onlar olacağından aylar öncesinden haberdar olduklarını adım gibi emin olduğum bu işgal girişiminde başarılı olsalardı bizlere bu fırsatı tanırlar mıydı diye sormak istiyorum.

Bu arada yeri gelmişken, FETÖ çetesi ile ülke genelinde en önde mücadele verdiğine inandığım Kayseri Valisini, Emniyet Müdürünü ve ekibini ve savcılarımızı tebrik ve takdir etmeden geçemeyeceğim. Cesur ve kararlı adımlar atıyorlar ve de oldukça başarılı götürüyorlar. Bu başarının hakkını da vermemiz gerekiyor.

Sadece daha da dikkat diyorum. Birilerinin FETÖ ile mücadeleyi sulandırmalarına ve mücadele adı altında başka hesaplar görmelerine fırsat vermeyelim. Birileri başka planlar işletiyor haberimiz ola…