Yeni parti umutları suya düştü, dolar da düşüşe geçti.

Türk halkının önüne ne zaman sandık konsa, muhafazakar aday her daim tercih edilir. Hep de bu böyle olmuştur. Ülke tarihinde ortalama her 15 yılda yapıla gelmiş olan darbe girişimlerinin sebebi de budur.

Halkın kendi iradesi ile seçmiş olduğu yöneticiden memnun kalmayan! bir güç daimi olarak müdahil olmuştur. Ülkeyi değişik algı ve yöntemlerle bir şekilde karıştırırlar, sonrasında asker içerisindeki cunta güçleri ile bir gece ansızın gelirler. Bazen da Allah ayaklarına dolaştırır ve 15 Temmuz’da olduğu gibi planladıkları saati tutturamayıp rezil rüsva olurlar.

Son dönemlerde de bir Abdullah Gül sevgisi aldı başını gider bu iktidar değiştirmeyi sevicilerde!

Seçtiğimiz Cumhurbaşkanı beğenmiyorlar, bir de ayrıca alternatif dayatıyorlar bizlere. Sosyal medyada anketler kurup, şu siyasi şahıs parti kursa oy verir misiniz? diye de sorma nezaketinde! bulunuyorlar.

Dayattıkları isim çoğunlukla Abdullah Gül oluyor. Sevdiklerinden falan değil ha! Halk sandık oylamasında bu taraftan seçiyor, o sebeple..

Abdullah Gül ismi üzerinden yeni bir parti ve yeni oluşum yaygarası koparıldığı geçtiğimiz hafta içerisinde 2 yazı kaleme almıştım. Daha önce de birkaç defa böyle bir düşüncesinin olmadığı açıklamasıyla, birilerinin ellerini boşa çıkartan Gül’ün, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile gelecekleri Kayseri programında bir açıklama yapacağını ve iddiaları yalanlayacağını ve yalanlaması gerektiğini yazdım.

Dediğimiz gibi de oldu ve Sayın Gül öncelikle sosyal medyadan sonra da Kayseri’den bir televizyon programına yaptığı açıklamalarla iddiaları boşa çıkartacak açıklamalarda bulunmuş oldu.

Peki neden parti içerisinden başka birilerinin ismi değil de Sadece Abdullah Gül ismi gündeme getiriliyor?

Abdullah Gül, Milli Görüş hareketinin içerisinden bir başka parti (AK Parti)’nin kurulmasında öncülük eden ve Fazilet Partisi’nde Recai Kutanın karşısına, yenilikçi kanadın adayı olarak çıkan bir isim oldu.

AK Parti’de dışişleri bakanlığı, başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı görevlerinde bulunan Gül, parti tabanının sevgisini kazandı.

MTTB zamanlarında başlayan beraberlik ve birlikte siyaset yaptığı Erdoğan ile zaman zaman yaşamış olduğu üslup ve fikir ayrılıkları.

Parti içerisinde kırgınlık yaşayan bazı siyasilerle irtibatının devam ediyor olması.

Bir de Fazilet Partisi döneminde de ön plana çıkan, Batı ile olan ilişkilerinin iyi düzeyde olması olarak sayabiliriz.

Bunları fırsat bilen birileri Gül ismini bu durumlarda hep ön plana çıkardı, Gül’de her iddia ve söylenti sonrası böyle bir niyetinin olmadığı açıklamasını yaparak, iddiaları yalanlamıştır.

Abdullah Gül müzesi açılış programına Gazeteci-Yazar Yusuf Ziya Cömert ile birlikte gittik. Salona biraz gecikmeli gittiğimiz için Abdullah Gül’ün konuşmasının son bölümüne denk geldik. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının tamamını dinleme fırsatımız oldu.

“Sayın Cumhurbaşkanım, değerli Hanımefendi” hitabı ile ile konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının önemli bir zaman diliminde eskilere dayanan beraberliklerini, mücadelelerini ve de verimli çalışmalarından bahsetti.

Sayın Gül’ün konuşmasının tamamını dinleyen Gazeteci abilerle program çıkışında yaptığımız değerlendirmede, Erdoğan’ın hitaplarında Gül’e göre fark edilir bir şekilde daha cömert ve net olduğu fikrini ortaya koyduk.

Müzeyi Mustafa Karaalioğlu ve Yusuf Ziya Cömert beylerle birlikte gezdik ve müzenin sadece Abdullah Bey’e değil, yakın tarihimize de ışık tuttuğunu gördük. Üstadlarla siyasete ve Kayseri’ye dair uzunca bir süre görüş alışverişinde bulunduk. Onlar bize Kayseri’yi biz de kendilerine siyasetin seyrini sorduk, değerlendirdik.

Yusuf Ziya Cömert Bey, Kayseri Hatırası başlığı ile güzel bir yazı kaleme almış, Kendisine teşekkür ediyoruz.

Yazımı yazarken doların önemli oranda düşüşte olduğu haberini de okuyunca, yeni bir parti ve oluşum algısı oluşturup buradan netice çıkarmaya ve ekonomik krizden nemalanmaya çalışanlara şahsen acıdığımı ifade etmek isterim!