Gezi sürecinden bu tarafa döviz kur artışını bir silah gibi kullanıyorlar. Avrupa parlamentosunun verdiği, “Türkiye ile müzakereler dondurulsun” kararıyla birlikte dolar kurundaki anormal artış Türkiye’ye ekonomik baskı uygulamak.

Bu planlarını da sosyal medya üzerinden ‘ülken için dolar sat, dövizini Türkiye için boz’ kampanyası ile yürütüyorlar. Amaçları bir taraftan da yabancı yatırımcıyı tedirgin etmek.

Yani vazgeçmiyorlar, sürekli geliyorlar, gelmeye de devam edecekler.

O kadar kararlı ve ısrarcılar ki, denedikleri olmayınca hemen yeni bir kart açıyorlar.

O da olmadı ya!

Önce bir afallıyor, sonra gayet soğukkanlı bir biçimde diğer planı devreye sokuyorlar. Hatta deneyip başaramadıkları aynı argümanı destekleyici başka bir planla ikinci, üçüncü defa bir kez daha deniyorlar.

2002 yılında iktidar yaptıktan sonra her sandıkta ortaya çıkan halkın Erdoğan tercihini kırmak için her türlü algı ve düzenbazlığı ortaya koymaktan asla geri durmuyorlar. Bugünlerde FETÖ’nün de içerisinde olduğu sosyal medya algısı o kadar sırıtıyor ki; ‘Erdoğan, AB’ye sürekli dikleşiyor ancak, bu durum ülkenin zararına oluyor’ düşüncesini zihinlerde oluşturmanın ön çalışması yürütülüyor.

Tercihi muhafazakar kesim olan ülke seçmeninin önüne bir dönem Erdoğan’ın karşısına Cumhurbaşkanı adayı olarak Ekmeleddin İhsanoğlu’nu çıkartan bu uyanık zihniyet! zaman zaman da, eşi başörtülü olan birinden Cumhurbaşkanı olmaz diye bir dönem linç etmeye çalıştıkları Abdullah Gül ismini fısıldamışlar ve kampanyalar yürütmüşlerdi.

Ekonomik kriz hesabıyla ülke insanını zor durumda bırakıp, ‘Erdoğan’la olmuyor Gül olsun’ dayatmasını bir kez daha gündemde tutacakları bir sürece giriyor gibiyiz. Sayın Gül, ismi gündeme her getirildiğinde, böyle bir düşüncesinin olmadığını söyleyip kendisini hep geri çektiğini biliyoruz.

‘Olur mu canım, bir kısım partili ile birlikte yeni oluşum için çalışma ofisi açtığını duyduk, niyeti vardı’ dediğinizi de duyar gibiyim.

 O zaman şöyle söyleyelim, buna dair ağızından somut bir söylem çıkmadı ve somut bir hareket de görmedik.

Esas mesele, birileri bu kurguları yapıyorken, alternatif olarak ileri sürdüklerini çok sevdiklerinden falan değil, surda bir delik açmaktır. Erdoğan’ı bertaraf ettikten sonra! Alternatifini de sırası geldiğinde aynı şekilde harcayacak olmalarıdır. Güçlü Türkiye istemiyor olduklarındandır. Yönetebilecekleri kişileri iktidar yapamadıklarından, yönetebilecekleri koalisyon hükümetleri hayallerindendir. Kendi ülkelerinde uygulamakta oldukları Başkanlık sistemine, bizde karşı çıkıyor olmalarının altında yatan da budur. 

Abdullah Gül bu hafta sonu Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte bazı açılışları yapmak için Kayseri’ye geliyor. Duyumuma göre Erdoğan, 15 Temmuz duruşundan dolayı Kayseri halkına da teşekkür edecekmiş. Abdullah Gül 15 Temmuz gecesi televizyon ekranlarından darbecilere çok net bir cevap vermişti. Gül’ün memleketine bu birlikte geliş o sebeple gayet manidar. Eminim ki Sayın Gül, dava arkadaşına bağlılığını bir kez daha burada tekrarlayacaktır. Darbe gecesi verdiği mesaj gibi net ifadelerle birilerinin heveslerini yine kursaklarında bırakacaktır.