27 Mayıs'ın yıl dönümü ve yine müdahale planları kuruluyor, dikkat!


426 Görüntüleme

Önceki gün AK Parti İl Başkanı Şaban Çopuroğlu'nun 27 Mayıs'ın yıl dönümünde partililer ve belediye başkanlarının da beraberinde yaptığı basın açıklaması için Cumhuriyet Meydanı'nda idik.

Adnan Menderes ve arkadaşlarının 11 ay yargılandıktan sonra Yassıada'da idam edildikleri o utanç tarihinin yıl dönümü eş zamanlı olarak tüm illerde il başkanlarının yazılı basın açıklamalarıyla hatırlatılırken, il başkanları, 'Menderes'i astınız Erdoğan'ı yedirmeyizin' manifestosunu yayınladılar. 

Cumhuriyet tarihimizde yaklaşık her 10 yılda bir gerçekleştirilen darbeler milletimize karşı yapılmış utanç tablolarıdır. 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz milletin iradesine yapılmış olan, ülkenin başında olanları bertaraf ederek kendileri yönetebilecek ve kontrol edebilecekleri pozisyona getirmek amacıyla yaptıkları dış müdahelelerdi. 

Şaban Çopuroğlu'nu dinlerken, Menderes'in darağacındaki fotoğrafı, çok küçük yaşlarda olduğum için parça parça hatırladığım 12 Eylül yaşanmışları, hafızalarımızda daha çok taze olan 28 Şubat tiyatroları ve birilerinin tank yürütme şovları, Menderes dönemini anımsatır. Yolsuzluk gerekçeleriyle kalkışılan 17-25 Aralık FETÖ algı senaryoları ve İstanbul'u Anadolu'dan ayırma planı ile güzel ülkemin üzerinden uçurulan savaş uçakları ile kalkışılan ihanet işgal girişimi hafızamda canlandı.

Hani o öncesinde kaos ve kargaşa çıkartılarak zemini hazırlanan algı operasyonlarıyla desteklenen klasik darbe kalkışmaları.

Kaza süsü verilerek ülkenin kritik isimlerini ortadan kaldıran planlı cinayetleri.

Milletin iradesiyle sandıktan çıkan ve söz geçiremedikleri başbakanları asmaları, zehirlemeleri, hastahanelerde ilaçlarla etkisizleştirmeleri.

Sağ sol sokak olayları, zindanlarda tükenen hayatlar, üniversite kapılarından inancından dolayı çevrilen masum öğrenciler. düşürülen uçak ve helikopter içerisinde işlenen cinayetler ve dahası.

Bütün bu olup bitenler çok uluslu güçlerin geçmişine ve aslına dönmek isteyen Türkiye'nin önünü kesmek, iradesini rehin almak, toparlanmasının önüne geçmek, kendi iradelerini yeniden hakim kılmak için yapılmıştır. 

Ne zaman milletimiz güçlenip vatanına, geçmişine ve geleceğine sahip çıkmaya çalışsa o çok uluslu irade harekete geçmiş ve darbe yapmış, 1 asır önce kurdukları vesayet düzenleri ile bu darbeler sağlama alınmıştır. 

Her darbe kalkışması Türkiye'ye bir dış müdahaledir, işgal girişimidir. Siyasette, bürokraside, finansta ve entelektüel alanda yetiştirdikleri içimizdeki kadroları üzerinden yürütmüşlerdir. 

15 Temmuz hain darbe kalkışması da bu çevreleri ve özellikle FETÖ kadroları ile yaptıkları bir kalkışmaydı. Diğer darbe kalkışmalarından farkı 15 Temmuz bir saldırı ve işgal girişimidir. Eski klasik darbe şeklinin dışına çıkılmış, yeni müdahale yöntemi uygulanmıştır.

Bu dış işgalcilerin ellerinde sadece FETÖ yok malumunuz. Sizin FETÖ devre dışı kaldı, darbe dönemi bitti deme şansınız da yok. Bu düşünce, olayı anlayıp kavrayamadığınızı gösterir. Olaylara ve gerçeklere büyük pencereden bakamadığınız anlaşılır.  Kaldı ki FETÖ hala içimizde ve kıpır kıpır. 

Tehlike devam ediyor. Hem dışarıdan hem içeriden müdahaleye devam ediyor. 

Suriye'nin kuzeyinde Türkiye karşıtı cephe kuranlar bugün Akdeniz'e savaş gemilerini yığmışlardır. Romanya ve Bulgaristan'a asker, tank silah yığınağı yapılıyor.

Ege Adaları'na füzeler yerleştiriliyor. Sınırımızın 60 km gerisine Dedeağaç'a silah ve asker sevkiyatları devam ediyor. 

Etrafımızı çevreleyip bir şeylerin hazırlığını yapmaktalar. Savaş gemilerini, füzelerini, tanklarını ve askerlerini kapımıza her geçen gün göndermekteler. Yığınak yapıyorlar, hazırlık içerisindeler. 

İçeride de müdahiller ve çok etkililer. İstanbul seçimlerinde 31 Mart sonrası nasıl da sevinç naraları attılar görmedik mi?

YSK'nın seçim iptali kararına nasıl da hep bir ağızdan tepki koydular duymadınız mı?

Bu her iki süreçte de sokakların nasıl karışacağını dillendirdiler fark etmediniz mi?

İmamoğlu projesi bildiğimiz CHP siyasi anlayışının dışında nasıl yürütülüyor ve kabul gördürülüyor anlamadınız mı?

Ekonomiyi her türlü entrika ve bazı Arap ülke liderlerinin finansörlüğünde seçimler öncesinde bozup kullanmadılar mı?

Tam da bu sırada içeriden baş gösteren hareketlenmeler var hissedilmiyor mu?

Bu güne kadar FETÖ ile mücadele eden az sayıdaki isimler nasıl da itibarsızlaştırılmaya, üzerlerinde baskılar oluşturmaya başladı..

Darbe senaryoları yine sesli bir biçimde dillendirilmeye gayret edilmekte. Yeniden bir dış müdahale olacak algısı hızla yayılmaya çalışılmakta. 

Size bu durumlar çok tanıdık gelmiyor mu?

Her darbe girişimi öncesinde yapılan ve yeni modelleri uygulanmakta olan bir hareketlenme olarak ortada gözükmüyor mu?

Tehdit sınırlarımızda, İstanbul'da, içimizde. Tehdit her yerde. Yeni planlar ortaya konuluyor. Yeni bir müdahale için içeride de ortam oluşturuluyor.

Bunlar büyük bir fırtınanın ön habercisi aslında. Dün geldiler, bugün geliyorlar, yarın da gelmeye devam edecekler.

Türkiye ise öyle basite alınacak bir ülke olmadı, olmayacak. Aslında bunu kendileri de görüyorlar ama yılmadan gelmeye devam ediyorlar. Gelecekler de.

Türkiye tarihinde bu fırtınaları hep gördü. Dindirmesini de hep bildi. Büyük mücadeleler verdik, ülke olarak. Yılmadık, dik durduk, sıkıntılar çektik ama kazanmasını da hep bildik. Asla boyun bükmedi bu ülke insanı. Yine saldırıyorlar yine mücadelesini verecek. 

Tarihinde esareti hiçbir zaman kabul etmedi, yine etmeyecek. Ne yapsalar bunu başaramayacaklar. 

 

Türkiye yürümeye devam edecek. Durduramayacaklar.        

 

Yazar

Erdinç Teğmen

0 Yorum:

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *